Hangi İslam?

DİYANET İşleri Başkanı Sayın Mehmet Görmez’in hac mevsiminde Mekke’de gördüğü pasaklılığa isyanını çok önemli buluyorum.

Haberin Devamı

Büyük bir az gelişmişlik sorunudur bu! Müslüman olup olmamak ve dünyanın herhangi bir yerindeki varoşla “Mekke-i Mükerreme”de olmak da fark etmiyor!
İslam dünyasının en önemli sorunu, emperyalist ajanlar falan değil, bu az gelişmişlik sorunudur!
İnsan kafasının bir başarısı olmayan petrol servetini hariç tutun, BM İnsani Gelişme İndeksleri’yle, gelişmiş ve az gelişmiş ülkeler sıralaması aşağı yukarı aynıdır.

ASYA’DAN, AFRİKA’DAN

Prof. Görmez, “İslam dünyasının zenginleri hacca gelmiyor. Gelenler orta halli insanlar ve fakir fukara. Lüks otellerde kalan hacı sayısı 50 bin” diyor.
Bunun sınıfsal bir analiz olduğu açıktır ve doğrudur.
Hz. Peygamber Veda Haccı’nda 120 bin kişiye hitap etmişti. Bugün Müslümanların nüfusu kabaca 1.5 milyar. Her yıl en az 2 milyon kişi hacca gidiyor. Pek çoğu tabii Asya ve Afrika’dan...
Bu coğrafyanın hacca yansımasını Prof. Görmez’in şu sözlerinde de görebiliriz:
“Dünyadaki sosyal bilimcilerin, İslam dünyasını tahlil için kutsal topraklara gelip hacılarla konuşup değerlendirme yapması gerekir. Burası, hem iyiliklerimizi hem kusurlarımızı hem de İslam dünyasının içine düştüğü sefaletin her çeşidini görebileceğimiz bir yer.”
Öncelikle İslamcıların, niye böyle diye düşünmesi gerekmez mi?

NİYE BÖYLE?

Haberin Devamı

Gerçekten, abdeste, gusüle, diş ve ağız temizliğine büyük önem veren, din kitaplarında “taharet” (temizlik) adıyla özel bölüm açan, “temizlik imandandır” diyen bir dinin mensupları Mekke gibi bir mekânda niye böylesine pasaklı?!
Sorun iman zaafı olamaz, işte hacca gelmişler... Hepsi abdest ve gusül almış, çok büyük ihtimalle dişlerini fırçalamıştır.
Fakat hayat kalitesi anlamında beden ve çevre temizliği başka bir şey ve yeni bir şey.
Mekke’deki hazin tablo, temeldeki az gelişme sorununun bir dışavurumudur.
İslamcı aydınların bütün zihin enerjilerini bu soruna yöneltmesi gerekirken, ideolojik ve siyasi kavgalara kapılmış olması hakikaten hazindir.
İslam’ı siyasallaştırmak, Müslümanlara temel sorunlarını unutturup bütün beşeri enerjiyi siyasi kavgalara yöneltmekle İslam’a büyük kötülük yapmıştır.

AVAM VE HAVAS

Haberin Devamı

Bütün dinlerin ve kültürlerinde tarihinde “havas” denilen yüksek kültürlü ve varlıklı sınıflarla, “avam” denilen ahali sınıfları vardır. İslam’da böyledir. Büyük sosyolog İbn Haldun “bedeviler”le, “hadari” dediği şehirlilerin din ve kültür anlayışlarının, hayat tarzlarının ne kadar farklı olduğu anlatır.
Naîma’nın ünlü tarihindeki giriş kısmında “havas”ın “avam”a nasıl tepeden baktığını görürsünüz.
Dindarlık düzeyi değil, sosyal düzey sorunu.
Günümüzde kırsal hayat tarzında bir Müslümanlık, varoş Müslümanlığı ve yeni yeni kendini hissettiren “kent Müslümanlığı” gibi kavramlardan bahsetmiyor muyuz?
Sosyal gelişmesinin bir aşaması olarak bugün İslam dünyası “varoş” aşamasındadır.
Mekke’yi işgal eden pasaklılığı Çin’deki varoşlarda da görebilirsiniz.

Haberin Devamı

TÜRKİYE’NİN YERİ

Sadece Türkiye’de, modernleşmenin yüz elli yıllık tarihi, demokrasi ve piyasa ekonomisi gibi faktörler sayesinde “şehir Müslümanlığı” teşekkül halindedir ve bu, kendi içinde belirli sekülerleşmeyi de içermektedir!
İslam bütün tarihinde ilk defa Türkiye’de modern eğitim, demokrasi, piyasa ekonomisi gibi süreçlerden geçiyor. Bu alanda yapılmış ciddi sosyolojik araştırmalar vardır.
Herhalde Müslümanların çağımızdaki esas davası, “varoş” dünyasından “şehir” dünyasına ulaşmak olmalıdır.

Yazarın Tüm Yazıları