Gül ne yapacak?

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ün siyasete dönmesinin engellenmesi, önemli bir siyasi göstergedir.

Haberin Devamı

AK Parti’nin kuruluşundan 2010 yılına kadar devam eden kapsayıcı, ılımlı, reformist ve merkeze yönelik politikalardan daha ideolojik, radikal bir siyasete yönelmenin simgesidir Gül’ün engellenmesi.
İktidar partisinin 2002-2010 arasındaki kapsayıcı ve AB referanslı üslubu ile son yıllardaki sert ve ideolojik üslubunda da bu yönelişi görmek mümkün.
Gül ise siyasete girdiği ilk günden beri, çalıştığı her kademede, daima kapsayıcı ve ılımlı bir dilin ve siyasetin temsilcisi olmuştur.

GÜL NASIL ENGELLENDİ?

Aslında Gül’ü engellemek için ilk adım daha Ocak 2012’de atılmıştı: İktidarın çıkardığı Cumhurbaşkanlığı Seçimi Kanunu’nda “eski cumhurbaşkanlarının aday olamayacağı” hükmü konulmuştu! Amaç tabii Demirel veya Sezer’in değil Gül’ün muhtemel adaylığını engellemekti. Bunun için Çankaya’dan sitemli açıklamalar yapılmıştı.
Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti.
2014’e gelindiğinde beklenen, Gül’ün genel başkan ve ardından başbakan olmasıydı. Kamuoyu araştırmalarına göre, parti tabanı yüzde 80’e yakın bunu istiyordu.
Fakat bu defa da parti kongresi 27 Ağustos’a konularak Gül’ün gelmesi engellendi. Bir gün sonra olsa Gül aday olabilirdi!
Böylece delegelerin serbest iradeleriyle yeni genel başkanlarını seçme hakkı da engellenmiş oldu.
Yeni Genel Başkan ve Başbakan Prof. Ahmet Davutoğlu hakkındaki görüşlerimi ayrıca yazacağım.

Haberin Devamı

GÜL’E SAYGISIZLIK

Gül’ün engellenmesinde şahsi faktörlerin rolü var; “lider” dışında Gül gibi güçlü özgül ağırlığa sahip bir şahsiyet istenmemiştir.
Partide çeşitli görüşlerin bulunmasını “fitne” sayan bir kitle partisidir söz konusu olan.
Bu sertleşme ve radikalleşmenin yarattığı kırıcı davranışlar Gül’e yapılan “saygısızlıklar”da da kendini gösterdi. Zaten kalemşorların gıdası bu sertleşme ve radikalleşme politikalarıdır.

Haberin Devamı

PARLAMeNTER CUMHURBAŞKANI

Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi gibi çalışamaz, zira yasama yetkisi parlamentonundur, cumhurbaşkanının anayasal yargı yetkisi yoktur. Yine de şahsen çok önemsediğim birkaç kanunu, mesela HSYK Kanunu’nu Sayın Gül’ün geri çevirmesini ben de arzu ederdim.
Gül, Cumhurbaşkanlığı döneminde, kamuya açıklamamış olsa da, görüşmeler yoluyla birçok kanunu önceden düzelttirdi. Çankaya’nın hukukçuları, kanunları siyasi amaca uydurmak için değil, hukuka uygun hale getirmek için çalıştılar.
Kutuplaşmanın büyük gerginliklere dönüştüğü dönemlerde Gül ılımlı ve birleştirici açıklamalar yaptı. Yargı başkanları, partiler ve birçok kesim iktidara anlatamadıklarını Gül’e anlattılar. Devlet kapısını herkese açık tutması, ülkede önemli bir istikrar işlevi gördü.
Hukukumuzun büyük isimlerinden merhum Ali Fuat Başgil’in Ocak 1960’ta yayınlanan “Esas Teşkilat Hukuku” kitabında anlattığı “parlamenter sistemde Cumhurbaşkanı” işte böyle bir güven ve istikrar faktörüdür.

Haberin Devamı

BUNDAN SONRA

Gül’ün bundan sonra partinin gidişatına hiçbir müdahalesi olmayacak. İstanbul’da oturup partiyi karıştıran bir görüntüyü “cumhurbaşkanlığı yapmış bir devlet adamında” bulunması gereken olgunluğa yakıştırmıyor.
Bu dönemde Gül yine aktif olacak, fakat içeride ve dışarıda görüşlerine başvurulan bir devlet adamı vasfıyla.
İktidar partisi ise, Çankaya ve hükümet olarak, Gül gibi itidali temsil eden çok önemli bir faktör olmadan, seçtiği yeni yolunda coşkuyla devam edecek. Sayın Erdoğan’ın “kahramanlar” olarak nitelediği “genç, dinamik bir yapıyla geleceğe yürüyecek.”
Yeri geldiğinde yazacağım kaygılarım var, fakat henüz pek başlangıçtayız, inşallah ülke için hayırlı olur diyorum.

Yazarın Tüm Yazıları