Faiz gensorusu

YAŞADIĞIMIZ faiz ve döviz sorunlarında hakkında hiç gensoru verilmeyecek bir isim varsa o da Ali Babacan’dır.

Haberin Devamı

Çünkü krizin sorumlusu olmadığı gibi, onun kabinede bulunması bile bir güven faktörüdür.
İşte Başbakan Davutoğlu ABD’ye giderken yanına onu aldı; ekonomi yönetimine güvenin masajını vermek için.
Yine de HDP’nin Babacan hakkında verdiği gensorunun bir faydası olacak. Meclis’te bu konular tartışılacak, muhalefetin eleştirilerini dinleyeceğiz. İktidar adına kim konuşur bilmiyorum ama konuşması en fazla ciddiye alınacak ismin Babacan olduğu kesin.
Keşke Babacan konuşsa da tarihe notlar düşse, piyasaların ateşini alsa.

SİSTEM SORUNU

Gensoru, soru, Meclis araştırması, Meclis soruşturması, genel görüşme gibi usuller, parlamenter sistemde yürütmeyi denetleme araçlarıdır.
Cumhurbaşkanı hakkında bu yollara başvurulamaz, çünkü sorumsuz ve bu sebeple yetkisizdir. Parlamenter sistemin odağı başbakandır, kabinedir. Gensoru, soru, Meclis araştırması gibi yollarla denetlenirler. İktidar oylarıyla reddedilse bile kamuoyu önünde eleştiriler yapılır.
Başkanlık sisteminde bu denetim yolları yoktur! Amerika’daki “impeachment” denilen soruşturma yolu çok istisnaidir. Bu yüzden ‘Başkan’a verilen yetkiler de sınırlıdır.
Hem geniş yetkiler verilip hem denetim yollarının kısıtlı olması demokrasiyle bağdaşmaz.

Haberin Devamı

FAİZ TARTIŞMASI

Faiz meselesi dogmatik ve kategorik değil, pratik bir konudur. Amerika kriz döneminde faizi sıfırladı, dahası 4 trilyon dolar basıp piyasaya sürdü. Fakat toparlanan Amerika şimdi faizi yükseltecek. Hem Amerikan ekonomisine güven arttığı için hem dolar almak faiz getireceği için dolara hücum var. Dünyada doların değeri artıyor.
Demek ki, her şart altında doğru bir faiz politikası yok; şartlara göre değişiyor.
Böyle bir dönemde Türkiye’nin doların kıymetlenmesini frenleyecek politikalar geliştirmesi gerekirken, maalesef Merkez Bankası “faizi indir” baskılarına maruz kaldı. TL’nin getirisinin azalacağı düşüncesi, dolara hücumu büsbütün artırdı.
Türkiye, dolar karşısında milli parası en çok değer kaybeden iki ülkeden biri oldu. Brezilya petrol geliri düştüğü için, Türkiye Merkez Bankası’na güven zedelendiği için.
Nitekim “Garanti Yatırım”ın raporuna göre, Merkez Bankası üzerinde bu “siyasi tartışmalar olmasaydı”, dış sebeplerle dolar 2.41’e çıkacaktı. Halbuki “siyasi tartışmalar” da eklenince 2.56’yı vurdu!

Haberin Devamı

TARİHİN DERSİ

1856 Kırım Harbi’nden itibaren Osmanlı, Avrupa piyasalarından yüzde 12-15 faizle krediler aldı; korkunç yüksek. O zaman Avrupa’nın içinde ortalama faiz yüzde 4-7 idi.
Osmanlı’nın banka sistemi yoktu, Merkez Bankası yoktu, modern maliye teşkilatı olmadığı için etkin vergi toplayamıyordu. Aldığı borcu ödeyebileceğine güven zayıf olduğu için faiz böylesine yüksekti. Sonuçta devlet iflas etti.
Abdülhamid 1881’de “Düyunu Umumiye” denilen ‘Kamu Borçları İdaresi’ni kurdu. Osmanlı’nın toplayamadığı bazı vergileri, yabancı maliyecilerin yönettiği bu kurum etkin olarak topladı. Gelirler artınca borçların da ödeneceğine dair güven de arttı. Abdülhamid’in ve şeyhülislamın imzasıyla 1888 yılında yayınlanan “Murabaha Nizamnamesi”nde faiz yüzde 7 olarak tespit edildi... Yüzde 12’den yüzde 7’ye.
Merak edenler geçmişten Cevdet Paşa’yı, zamanımızdan iktisat tarihçileri Şevket Pamuk ve Haydar Kazgan’la hukuk tarihçisi Ekrem Buğra Ekinci’yi okumalıdır.
Netice: Faiz pratik bir konudur. Modern devlette her kurum kendi görevini yapar, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ekonominin temel direklerinden biridir.

Yazarın Tüm Yazıları