Eğitim deyince

TÜRBAN yine gündemde, ilköğretim çağında serbest bırakılması tartışılıyor.

Haberin Devamı

Eğitimde çok daha önemli sorunlarımız var, bunların başında iktisadi kalkınmamızın tıkanmış olması gelir. Pedagojinin gereği olmayan yasakları kaldırıp eğitimin kalitesini ve kalkınmayla ilişkisini konuşmak zorundayız.
Bu, pek iktidarın işine gelmiyor, çünkü altı yıldır 10 bin doların üzerine çıkamadık. Son yıllarda daha çok borçlanarak ve inşaatı şişirerek büyüdük...
Bu konular muhalefetin de gündeminde yok, çünkü siyasi eleştiri kolay ve heyecan verici.


EĞİTİM NEYE YARAR?!

Türkiye 1 kilo sanayi malı ihraç ettiğinde 1.5 dolar para kazanıyor; Almanya 4.5 dolar kazanıyor! Niye? Sattığınız ürünlerin değerinden dolayı...
Tekstilin mi, yüksek teknolojili bir ürünün mü değeri yüksek?
Türkiye’de ortalama eğitim beklentisi 12.7 yıl, Almanya’da 16 yıl! Kalite sorunu bir tarafa, bu bile başlı başına muazzam bir farktır!
İyi eğitimli nüfus akıllı telefon yapıyor, bilgisayar, tıbbi cihaz, uzay araçları yapıyor ve çok kazanıyor... Eğitimi iyi olmayan nüfus ise daha ziyade tekstil yapıyor, betonarme binalar dikiyor! Ve işte 10 bin dolara gelip orada duraklıyor!
Türkiye geçen on yıl içinde “G-20” ye girmesini sağlayan ekonomik bir başarı gösterdi. Fakat ihracatımızın içinde teknoloji ürünlerinin payı yüzde 3.3’ten ibarettir. Halbuki Müslüman Endonezya gibi bir ülkenin bile ihracat içinde teknoloji ürünlerinin pay yüzde 7.3’tür! Bu oran Meksika’da yüzde 16.3’tür.
Bu yüzden çok çalışıp, çok satıp, az kazanıyoruz ve artık tıkandık.


EN ÖNEMLİ SORUN

Türkiye’nin bundan önemli davası olamaz. Ülke bütünlüğü, milli onur, aktif dış politika... Ve hele de demokrasinin kalitesi diyorsanız... Bütün bunlar eğitimin hem yaygınlığına hem kalitesine hem sanayi ile ilişkisine bağlı.
Ekonomik kudreti “ortalama” olan bir ülkenin gücü de “orta boy” olur.
Kalitesiz bir “özgür eğitim” ekonomide bir işe yaramayacağı gibi, Sovyetlerin muazzam bilimsel birikimi de akademilerde kalıp ekonomiye intikal etmediği için bir işe yaramamıştı!
Eğitim konusunda tartışmamızın odağında bu hayati meselenin bulunması gerekirken, ideolojik ve siyasi kavga her zaman daha cazip geliyor.
Değerler kavgası ve siyaset maalesef bizim tarihimize her zaman hükmetti. Bu yüzden hem ekonomik hem siyasi rasyonelleşmemiz yavaş gelişti.


‘YENİ TÜRKİYE’

Tarihimizde ve bugün temel siyasi metinlere, siyasi konuşmalara bakın, daima siyasi polemik ve hamaset iktisadi rasyonalizmin önündedir, iktisadi konuları bile siyasi hamasete bulandırarak konuşuruz.
2023’e dokuz yıl kaldı... PISA sınavlarında öğrencilerini 42. sırada bırakan eğitim kalitesiyle ve ihracatında teknoloji payı yüzde 3.3 olan ekonomik yapıyla dokuz yıl içinde Almanyaların yanına ulaşabilir miyiz?!
Bunu söyleyen de yok, soran da!
Ama siyasi laf çok...
Türban tartışmasını da bir türlü bırakamıyoruz; Evren’in 1982’de Anayasa Mahkemesi’nden yasak kararı çıkarmasından bu yana!
İlköğretimde çocukları hakkında velilerinin karar vermesi bir insani haktır. Türban meselesi yine bir kutuplaşma ve siyasi kavga konusu yapılmazsa, çocuklar kendi aralarında kaynaşırlar, sorun olmaz.
Konuşmamız gereken çok önemli sorunlarımız var: Eğitim ve demokrasimizdeki düşük kalite sorunu, sanayimizde düşük teknoloji sorunu... BM İnsani Gelişme İndeksi’nde Uruguay 51, Malezya 64. sırada iken Türkiye’nin 90. sırada olması, bu utanılası sorun...

Yazarın Tüm Yazıları