Din Şûrası

DİYANET İşleri Başkanlığı geçen pazartesi-çarşamba arasında üç gün süren bir Din Şûrası düzenledi.

Haberin Devamı

Programa göre çarşamba akşama doğru “sonuç bildirgesi”nin yayınlanması gerekiyordu. Fakat taslak metinde
uzlaşma olmadığı için yayınlanmadı. Bu satırlar yazılırken metin üzerine görüşmeler devam ediyordu.
Buna sevindiğimi belirtmeliyim. Farklı görüşlerin olması, üzerinde müzakere yapılması son derece olumludur. Başkan veya şeyh yahut şef emir versin veya herkes aynı ezberi tekrarlasın; tarihteki İslam medeniyetine kezzap dökmüş olan bu zihniyeti elbette çoktan aşmış olmak lazımdı.
Şûra’daki görüş ayrılıkları elbette dinin esasları hakkında değil, yorum ve yöntemle ilgilidir. Şûra’nın konusu bu bakımdan ilginçtir: “Günümüzde Yeni Dini Anlayışlar; Dini Bilgi, Eğitim ve Din Hizmetleri.”
Elbette “yeni dini anlayışlar, bilgi ve eğitim” konuları dindar olsun olmasın herkes için önemlidir. Metinler yayınlandığında bu konularda Diyanet ve ilahiyat camiasındaki görüşleri inceleme imkânımız olacak.

Haberin Devamı


AKIL VE VAHİY


Şûra’nın ilk günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasını TV’ler yayınladı. Dinleyenlere siyasi motivasyon vermeyi amaçlayan bir konuşmaydı. Halbuki İslam dünyasının bilim, yaratıcı düşünce, insan hakları gibi konulara motive edilmesi daha uygun olurdu.
Diyanet İşleri Başkanı Muhterem Mehmet Görmez Hocamızın konuşma metnini okudum. Çok içerikli bir konuşma... Bilhassa Selefi akımları eleştiriyor, bunların “akıl ile vahyi karşı karşıya” koyduklarını söylüyordu. Selefiler gibi bağnaz akımlar için “İslam’ın medeniyet yürüyüşünü sekteye uğratmış, Batı dünyasında İslamofobik korkuların oluşmasına sebep olmuşlardır” diyordu.
Batı’da yaygınlaşan İslamofobik korkularda Selefi Müslümanların sorumluluğunu dile getirmenin ne kadar önemli olduğu açıktır.
Prof. Görmez’in konuşmasında, “dini metinleri bir kanun metni gibi algılayan... Allah’ın insana bahşettiği akıl ve istidatları vahyin karşısına koyarak reddeden” bağnaz dindarlık anlayışlarını eleştirmesi de son derece isabetli ve ufuk açıcıdır.
İslam dünyasının siyasi öfkeye değil, böyle eleştirilere, zihin açıcı vizyonlara ihtiyacı vardır.

Haberin Devamı


METOT SORUNU


Din idrakinin doğru olabilmesi izlenen metodun, usulün doğru olmasına bağlıdır. Bu bakımdan Prof. Mehmet Görmez’in yeni yayınlanan kitabından, metot ya da usule ilişkin bir paragrafı okurlarıma sunmak istiyorum:
“Hz. Peygamber’in dine ilişkin fiil ve davranışları ümmeti bağlayıcı örneklik ifade ederken, salt profan olan, dünya ile ilgili yaptıkları ise bu kategoride değerlendirilmeyecektir. Başka bir ifadeyle namaz, hac zekât gibi konularda yaptığı fiiller bağlayıcı; tıp, ziraat, sanat, ticaret gibi hususlarda yaptıkları bağlayıcı olmayacaktır... Son olarak şunu ifade edelim ki, Hz. Peygamber bize tıp, ziraat, sanat, ticaret gibi şeyler öğretmeye gelmemiştir.” (Sünnet ve Hadisin Anlaşılması ve Yorumlanmasında Metodoloji Sorunu, Otto Yayınları, s. 352-355)
Elbette bu zihniyet sorunlarından başka, ataerkil geleneklerin güçlü olduğu bütün toplumlar gibi İslam toplumlarında da ahlaki yozlaşma, yolsuzluk, kayırmacılık, kadının hazin durumu gibi büyük kanayan yaralar da vardır. İşte Hayrettin Karaman ve Ahmet Taşgetiren gibi İslami çevrelerde saygın isimler de yolsuzluk ve yozlaşma uyarısı yapan yazılar yazma gereğini duyuyorlar.
Emperyalizm, Siyonizm falan da... Müslüman toplumların önce aynaya bakmaları gerekiyor, kendi sorunlarını çözebilmeleri için.

Yazarın Tüm Yazıları