Çözüm süreci?

ÇÖZÜM sürecinde ciddi sorunlar var, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın deyişiyle süreç “türbülans”a kapılmış durumda...

Haberin Devamı

PKK’nın kötü niyetli davrandığı, “verilen sözleri yerine getirmediği”, 6-7 Ekim olaylarında barbarca ve vandalca eylemlerle “kamu düzenini” altüst ettiği doğrudur. Fakat...
Hükümetin hiç mi hatası yok?!
Çözüm süreci elbette prensipte doğrudur. Bu tür hareketlerde silah bırakma karşılığında siyasi kanallar açılır... Fakat uygulamada hükümetin ciddi hataları oldu.
Mesele öyle kritik bir noktaya gelmiştir ki, parti gözlüklerini çıkararak “Nerede hata yaptık?” diye bakmak gerekiyor.


DEVLET BOŞ BIRAKINCA

Evet, süreç öncesinde olduğu gibi çok şükür her gün şehit cenazeleri gelmiyor. Fakat PKK’nın hem bölgedeki hem çevredeki gücü arttı. Yol kontrolleri artık basit kaldı, KCK bölgede “paralel devlet” olarak faaliyet halinde. Yargı teşkilatı bile kurduğunu artık hükümet yetkilileri de söylüyor.
Vahim tabloyu uzun boylu anlatmaktansa, AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu gibi ciddi ve dürüst bir tanığın şu sözlerini aktarmak yeterli olacaktır:
“Çözüm süreci devam ederken, devletin alanı boşaltması ve örgütün bunu istismar ederek, bu alanları doldurarak haraç toplaması, yol kesmesi, faili meçhul cinayetler işlemesi, paralel yapılar oluşturması kabul edilebilir bir şey değil. Hiçbir devlet ortak kabul etmez.”
İşte gelinen vahim nokta budur! Devletin “boş” bıraktığı alanı KCK dolduruyor!


KCK YAPILANMASI

Çözüm süreci hatırına, PKK’nın silahlı unsurları bile görmezlikten gelindi. Terör niteliğinde olmayan güç gösterilerine ve yapılanmalara ses çıkarılmadı. Bunu hükümet yetkilileri de açıkladı, “Biz sözümüzü tuttuk, onlar tutmadı!” üslubuyla.
Böylece oluşan “boşluğu” KCK doldurdu; daha 2005 yılında tüzüğüne yazıp ilan ettiği “halk savunma kuvvetleri, alan merkezleri, yargı kurulları” gibi yapılarla... Bu yapıları yerleştirince yol kesme, adam kaçırma, okul ve şantiye yakma gibi eylemleri başlattı. 6-7 Ekim hadiselerini yaptı. Son zamanlarda artık KCK mahkemeleri herkesin ağzında!
Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı gibi, militanlar 2013 Mayıs ayından en geç Eylül’e kadar “silahlarını bırakıp gitmeleri” gerekiyordu, fakat “Silahlarını bırakmadılar, çekilmediler”.
Keşke AK Parti iktidarı, 6-7 Ekim vandalizminden sonra değil, daha önce böyle konuşsaydı...
Maalesef devletin “boş” bıraktığı zamanı PKK iyi kullandı!


TEMMUZ 2013

Bugün geriye bakarak bunları yazmak kolay! Fakat o zaman da günün rehavetine ve seçim hesaplarına kapılmadan, PKK’nın neler yapabileceğini öngörmek mümkündü.
O dönemde, KCK tüzüğünden alıntılar yaparak şunları yazmıştım:
“Çözüm süreci bozulmasın diye devletin bir ölçüde hareketsiz kaldığı bugünkü ortamda, evet çok şükür şehit cenazeleri gelmiyor ama PKK’nın da daha büyük bir tehdit haline gelmeye yöneldiğini gözden kaçırmamak gerekir...
Kanlı eylemler durmuştur fakat bu eylemsizlik aşamasında, demokrasiye geçiş değil, tersine ayaklanma ve ‘aktif savunma’ eylemleriyle daha büyük bir tehdidin hazırlanması gibi ciddi bir sorun oluşmaktadır.”
(Hürriyet 15 Temmuz 2013)
Yaşadığımız bu değil mi?! Ya daha ilerisi... Allah korusun.
Davutoğlu hükümetinin gecikmiş de olsa, “kamu düzeni ön şart, silahlı unsurlar çekilmeli, silah bırakma tarihi tespit edilmeli” şeklinde politikalar geliştirmesi doğrudur. Fakat uygulama nasıl olacak, göreceğiz.
Çözüm süreci başarılı örneklerinde nasıl yürütüldüyse bizde de öyle yürütülmeli: Örgüt silah bırakmaya giderken, devlet siyaset kanalını açar.

Yazarın Tüm Yazıları