CHP nereye?

CHP’nin dünkü olağanüstü kurultayında yenilik sayıp dikkat kesileceğimiz ne vardı?

Haberin Devamı

Her partinin kongre veya kurultaylarında hamasi nutuklar atılır, partililer coşar, bazen itişip kakışmalar da olur.
CHP kurultayında Muharrem İnce’nin kaybedeceği, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanacağı da belliydi. Medeni bir kurultay oldu, sportmence bir yarış yapıldı.
Kurultayda benim yenilik olarak gördüğüm husus, Kılıçdaroğlu’nun konuşmasındaki ekonomi vurgusuydu. “60 yıldır gelişmekte olan ülkeyiz” diye konuştu. “Bir kamyon domates gönderiyoruz, bir bilgisayar alıyoruz” diyerek ekonomide çağımıza damgasını vuran “yüksek katma değer” kavramının önemini vurguladı. Tarihten örnekler verdi, mukayeseler yaptı.
Bu söylem, CHP için “yeni”dir gerçekten.
Eğer geçmişte örneklerini gördüğümüz gibi kurultay salonunda veya teknik bir raporda kalıp sonradan unutulmayacaksa... Eğer gerçekten bir zihniyet yenilenmesinin dışavurumuysa, muhakkak önemsemek lazım.


İDEOLOJİ GELENEĞİ

CHP, tarihi sebeplerle ideolojik kavramlara çok önem verir. İşte uzun yıllardan beri yürüttüğü laiklik, Cumhuriyet değerleri, çağdaş yaşam, Altı Ok ilkeleri gibi kavgalar...
Sağ partiler ise, kendi ideolojilerinin yanında daima halkın günlük hayatındaki sıkıntılara, ekonomiye, istihdama, yatırıma, kamu hizmetlerinin geliştirilmesine büyük önem verirler.
“Gelişmekte olan” bütün ülkeler gibi, bizde de halk için birinci öncelik elbette ekonomidir. Buna bir de muhafazakâr değerleri eklediğimizde sağın seçim zaferleri hazırdır!
Bu sadece benim tespitim değil. Deniz Baykal’ın 1970 tarihli doktora tezi olan “Siyasal Katılma” adlı kitabında da aynen bunlar anlatılır.
Sağ, seçimler kazanıp yoluna devam ederken, CHP’de de ideolojik kavgalar devam edip gider.


CHP’DE ATATÜRK TARTIŞMASI

1946-60 arasında CHP’deki çalkantıları saymıyorum. Yıl 1962, Atatürk’ün yakın çevresinden yazar Yakup Kadri Karaosmanoğlu, “İnönü, Atatürk ilkelerinden taviz veriyor” diye açıklama yaparak 14 Ekim günü CHP’den istifa etti. Yine Atatürk’ün yakın çevresinden yazar Falih Rıfkı Atay, “Atatürk’e ihanet edildi” diyerek ve protesto ederek, 10 Aralık’ta CHP’den istifa etti.
1965’ten itibaren “Ortanın Solu” ortaya çıktığında, buna karşı olan CHP’liler Ecevit’i “Atatürk düşmanı” diye suçladılar. Ecevit 1971’de “Atatürk ve Devrimcilik” kitabını yayınlayarak Tek Parti zihniyetini eleştirdi. Hâlâ değerini koruyan bir kitaptır.
Baykal, İstanbul’da çarşaflı kadınlara Altı Ok rozeti taktığında da Necla Arat’lar Baykal’ı “Atatürk mirasını reddediyor” diye suçladı... Bu hikâyeler bitmez.


YENİ POLİTİKALAR

Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir belediye başkan adayı olduğunda türban serbestisini savunan konuşmalar yapmıştı. CNN Türk’te kendisini konuk ettiğimde, “CHP ile kitleler arasında kültürel kalıpların engelleri var, bunu aşmaya çalışıyoruz” demişti.
Ben de onun bu çabasını destekleyen bir yazı yazmıştım. (Milliyet, 11 Mart 2009)
Kılıçdaroğlu genel başkan seçildikten sonra bu politikayı netleştirdi, türban yasağının kalkmasında pozitif katkısı oldu. Sağdan isimler alması da bu politikanın bir uygulamasıdır.
Öteden beri kamuoyunda CHP’nin muhafazakâr değerlere düşman olduğu ve ekonomiden de anlamadığı şeklinde ikili bir imaj vardır. Bunu değiştirmesi gerektiği açık...
Bu açılardan, Kılıçdaroğlu’nun kurultay konuşması, klasik CHP ölçülerine göre gerçekten “yeni”yi yansıtıyor.
CHP “ideoloji konuşan” bir parti yerine, “özgürlükçü” ve “ekonomi konuşan” sosyal demokrat bir parti haline gelirse, bu, demokrasimizin dengeye kavuşması bakımından da yararlı olur.
Kılıçdaroğlu’nun politikası doğrudur; başarısı ise çabaya ve kitleleri inandırmaya bağlı.

Yazarın Tüm Yazıları