Canlı bomba

KANDİL’de KCK yöneticilerinden Murat Karayılan örgüte yakın bir TV kanalına yaptığı açıklamada Ankara’daki canlı bomba eylemi hakkında şöyle diyor:

Haberin Devamı

“24 yaşındaki üniversite öğrencisi Seher Çağla Demir neden bu eylemi yaptı? Kürtlerin iradesine yönelik saldırılara bir tepki olarak anlamak lazım.”

Peki, Diyarbakır’da, Suruç’ta ve Ankara Tren Garı önünde IŞİD’in gerçekleştirdiği canlı bomba eylemlerini nasıl “anlamak lazım” acaba?!
Karayılan’ın bu sözlerini son derece önemsememin sebebi, kör ideolojik bağnazlığın insani ve ahlaki değerleri nasıl yok ettiğini çok ‘veciz’ şekilde göstermesidir.
Bu sadece Karayılan’ın zihniyeti değil. HDP’nin tavrında da aynı çarpık zihniyeti ve gayriinsani davranışı görüyoruz: Diyarbakır, Suruç ve Ankara Garı önünde IŞİD’in yaptığı caniyane eylemlere şiddetle karşı çıktılar, günlerce kınadılar...
Fakat aynı caniyane eylemleri PKK’lılar yaptığında ya sustular ya buz üzerine yazı yazar gibi birkaç laf edip geçiştirdiler.

 

Haberin Devamı


ÖLÜMSEVERLİK HASTALIĞI

 


Sorun siyaset bilimi ve sosyolojiden çok psikolojinin alanına girer. Düşünür ve psikolog Erich Fromm eserlerinde bu hastalıklı psikolojiyi anlatıyor. Bu psikolojik hastalığa “nekrofili” diyor. Fromm’un kullandığı bağlamda “ölümseverlik” demektir. Fromm, faşist Franco’nun bir generalinin içsavaştaki sloganını örnek veriyor:
“Yaşaşın ölüm!”
Bu hem düşman bildiği hedeflerdeki kişileri “öldürmek” hem bir dava ya da devrim uğruna kendini feda ederek “ölmek” anlamındadır. İntihar eylemcisi, bu hastalıklı psikolojiyle hem başkalarını “öldürmeye” hem bir şeyler uğruna kendisi “ölmeye” şartlandırılmıştır; katmerli bir nekrofili örneğidir.
Erich Fromm’un daha çok Naziliği anlattığı “Hürriyetten Kaçış” adlı kitabını önemle ve ısrarla bu açıdan herkese tavsiye ederim.

 


HÜR VE BAĞIMSIZ BİREY

 


Fromm “Führer uğruna” coşkuyla kendini feda eden Alman gençlerini, “Yaşasın Stalin” diye bağırarak can veren Rus gençlerini örnek verir. Onlar her öldüğünde Hitler ve Stalin kendilerini güçlü hissederek sadistçe bir haz duyuyorlardı.
Kandil’dekiler de böyle; ölüme sürdükleri her Kürt genci veya onların hedeflerindeki asker, polis ve sivil insanlar öldükçe kendilerini güçlü hissederek sadistçe bir haz duyuyorlar.
Onun için “yaşasın ölüm”dür bu hastalıklı psikolojinin sloganı.
Bunlar için hukuk ve savaş zamanlarında savaş hukuku bile söz konusu değildir.
Fromm’a göre, psikolojik problemin temelinde “hür ve bağımsız birey”in reddi vardır. Militan “hür ve bağımsız birey” değildir, totaliter makinenin kişiliksiz bir vidası haline getirilmiştir. Örgüt onları maddeten ve ruhen sımsıkı kuşatmıştır.
“Onlara her şeyi verebilir; bir tek şey hariç her şeyi: Hür ve bağımsız olma hakkını!”
Sorun bu hastalıklı psikolojidir; masum insanların kanını döker. Onun için ideolojisi ne olursa olsun bütün intihar eylemcileri katildir, canidir.

 

 

Haberin Devamı

İNSANİ GÖREV

 


Hele de demokrasi ve hukuk yolları varken ister intihar eylemi, ister diğer türlü olsun hiçbir terör davranışı asla mazur gösterilemez.
Terörü, hele de caniyane intihar eylemlerini “dava” ya da “devrim” diye aklamaya çalışmak “yaşasın ölüm” cinnetinin bir dışavurumudur.
Sosyolojik olarak geleneksel değerlerin çözülmekte olduğu, modern değerlerin ise olgunlaşmadığı bir “anomi” (kuralsızlık) sürecinden geçiyoruz.
Böyle dönemler “nekrofili” hastalığı için elverişlidir. 19. yüzyıl Avrupası böyleydi.
Albert Camus, “Başkaldıran İnsan” adlı muhteşem eserinde çok güzel anlatır o terör fırtınalarını...
Ölüme karşı hayatın, teröre karşı demokrasinin yanında yer almak insani ve ahlaki bir görevdir.
HDP’lilere sormak isterdim, ne diyorsunuz?

Yazarın Tüm Yazıları