Baykal seçilir mi?

Haberin Devamı

ÖNCE Anayasa hükmünü hatırlayalım: İlk üç turda Meclis başkanı seçilemezse, en çok oy alan iki adayla dördüncü tur oylama yapılacak, hangisi daha fazla oy alırsa sayısı ne olursa olsun o seçilecek.
Demek ki dördüncü turda Deniz Baykal ve AK Parti’nin adayı yarışacaklar. MHP oylamaya katılmaz veya boş oy verirse, 258 vekile sahip olan AKP’nin adayı Meclis başkanı seçilir. AKP bunu sağlamaya çalışabilir.
Ancak son tura kadar AKP ile CHP arasında bir koalisyon süreci başlar da Meclis başkanlığı CHP’ye bırakılır mı? Bilmiyoruz.
Böyle bir AKP-CHP yakınlaşması olmazsa, Baykal ancak HDP’nin ve MHP’nin oylarıyla Meclis başkanı seçilebilir.
MHP dördüncü turda Baykal’a oy verir mi, vermeyip AKP’li adayın seçilmesine yol açar mı, bunu da bilmiyoruz.



TÜRKEŞ VE ECEVİT

Haberin Devamı


Bu tablo bana, benim de yönetim kadrosunda bulunduğum 1977 MHP’sinin tavrını hatırlattı. O zaman merhum Alparslan Türkeş’in MHP’si ile merhum Ecevit’in CHP’si arasında çok sert çatışmalar vardı.
1977 seçim sonuçlarına göre hiçbir parti Meclis başkanını seçemiyordu. Bugünkü Anayasa’da olduğu gibi “dördüncü turda iki adayın yarışması” imkânı da yoktu.
Meclis 37. tur oylamada da başkan seçememiş, sistem kilitlenmişti!
Kilidi çözen, merhum Türkeş’in sağduyulu davranışı oldu. Merhum Ecevit’e haber gönderdi: “içimize sinecek ılımlı bir CHP’liye oy verebiliriz”.
Ecevit de bu tür isimlerden bir liste gönderdi. Türkeş içlerinden Cahit Karakaş’ı uygun buldu, MHP yönetimi bunu onayladı. Kriz çözüldü, kamu oyu “oh, hele şükür” diye bir nefes aldı:


Baykal seçilir mi




CHP’li Karakaş Adalet Partisi kökenliydi, MHP’liler kolayca oy vermişti.



KAVGA ZAMANINDA UZLAŞMAK


Elbette bugünkü şartlar aynı değil. Evvela o zaman CHP Meclis’teki en büyük partiydi. MHP’nin Demirel’in partisine oy vermesi Meclis başkanını seçmeye yetmiyordu.
1977’deki Türkeş-Ecevit örneği, demokraside uzlaşmaların ne kadar gerekli olduğunu gösteren bir örnektir. Türkeş’in uzlaşma çağrısı yapması, Ecevit’in de kendi partisinden “ılımlılar” listesi göndererek buna olumlu karşılık vermesi... Bu davranışlar 1970’lerin dehşetli “kavga zamanı”nda çok zordu ama başarılmıştı.
Hatta CHP-MHP koalisyonu için bile görüşmeler olmuş fakat bunu CHP içindeki radikaller engellemişti. Keşke 1980 yılında cumhurbaşkanı seçimi için MHP’nin yaptığı uzlaşma önerisini yine CHP’deki radikaller engellemeseydi...

Haberin Devamı



‘TEK PARTİ’ ZOR


Baykal gibi tecrübeli bir politikacı, seçilebileceğine dair birtakım temaslar yapmadan sadece kâğıt üzerinde rakamları toplayarak mı aday oldu? Yoksa, HDP oy vereceğine göre, Baykal AKP ve MHP’den şu veya bu ölçüde oy alabilecek mi? Bilmiyoruz.
Belli ki ilk üç turda her parti kendi adayına oy verecektir. Önemli olan dördüncü turda başkanın uzlaşmayla seçilmesi ve bu uzlaşmanın olası bir koalisyonu kolaylaştırmasıdır.
AKP iktidarının özellikle 2011’den sonra otoriter tavırlara yönelmesinden tedirgin olarak bu partiden kopan oyların çabucak geri dönmesi beklenemez. Bundan sonra Türkiye’de tek parti iktidarının kolay kolay sandıktan çıkacağını sanmıyorum.
AKP’nin bu gerçeği görmesi ve Meclis’teki diğer bütün partilerin de gelişmiş demokrasilerdeki gibi müzakereci ve uzlaşmacı davranmak zorunda oldukları bir döneme girmiştir Türkiye.
Kısaca, sağduyu ve siyasi olgunluk.

Yazarın Tüm Yazıları