Başkanlık sistemi

ÖNCE bir yanlışı düzeltmeliyim: Gelişmiş ülkelerde yaygın olan sistem, başkanlık değil, parlamenter sistemdir.

Haberin Devamı

Bu konuda benim elimdeki son tarihli kaynak, Jose Antonio Cheibub’un Cambridge Üniversitesi tarafından yayınlanan kitabıdır. Yazar seçimler yapılan ülkelerdeki sistemlerin dökümünü çıkarıyor, sonra gelişmişlik düzeylerine bakıyor. Bulduğu sonuç şöyle:
“Parlamenter demokrasilerde fert başına gelir, başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerden 1.5 kat daha fazla. Parlamenter demokrasiyle yönetilen ülkelerin ortalama büyüme hızı da yaklaşık 1.5 puan daha yüksektir.” (Presidentialism, Parlamentarism and Democracy, 2009, s. 137)
Yazıyı rakama boğmamak için diğer bulguları buraya almıyorum.
Başkanlık sisteminin uygulandığı ve başarılı olduğu tek gelişmiş ülke Amerika’dır. Bunun tarihi ve kültürel sebepleri önemlidir: Ayrı devletlerin birleşmesiyle kurulduğu için, Amerikan sisteminde ve Amerikan kültüründe eyaletlerin federe yetkileri ve yargının bağımsızlığı son derece önemlidir ve yüreklere işlemiştir. Bu sayede başkanlık demokrasisi düzgün işlemekte, krizler çabuk çözülebilmektedir.

Haberin Devamı

TARİH VE KÜLTÜR

Türkiye’de ise tarihen oturmuş ve kültürü yerleşmiş sistem, parlamenter demokrasidir. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da “Türkiye’de parlamenter demokrasi oturmuştur” şeklinde beyanları vardır. (3 Haziran 2013)
Evet, yüzyıllarca yaşadığımız tecrübe ve siyasi kültür sayesinde...
Padişah ve sadrazam, Meşrutiyet’te sembolik padişah ve sorumlu sadrazam.
Milli Mücadele ve Lozan döneminde devlet başkanı mevkiinde “Meclis Reisi” ve başbakan mevkiinde “Başvekil”.
Cumhuriyet’te sorumsuz cumhurbaşkanı ve sorumlu başbakan.
Cevdet Paşa sorumsuz hükümdarla sorumlu sadrazam sisteminin önemini ve gerekliliğini sayfalarca yazmıştı. Anayasa hukukumuzun büyük isimlerinden Prof. Ali Fuat Başgil de sorumsuz ve partiler üstü cumhurbaşkanı ile sorumlu ve partili başbakan sisteminin ne kadar gerekli olduğunu yine sayfalarca yazmıştır.

SİSTEM DEĞİŞTİRMEK!

Haberin Devamı

Siyaset bilimi ve sosyoloji gözüyle bakıldığında, “sistem değiştirmek” çok ağır bir ameliyattır. Oturmuş, kültürü ve teamülleri teşekkül etmiş bir sistemi kaldırıp, bambaşka bir sistemi “siyasi irade” ile uygulamaya kalkmak, hem toplumda hem yeni sistemin işleyişinde çelişkiler, uyumsuzluklar, tereddüt ve belirsizlikler ortaya çıkarır.
Türkiye başkanlık sistemine geçerse bütün bakanlıkların, bütün genel müdürlüklerin, BDDK gibi bütün düzenleme ve denetleme kurumlarının, il idaresinin, belediyelerin ve yargı kurumlarının kuruluş kanunlarını değiştirmek gerekecektir!
Meclis İçtüzüğü’nü, seçim ve partiler kanunlarını, yüzlerce yönetmeliği de değiştirmek gerekecektir!
Nasıl kaotik bir süreçten geçileceğini bir düşünün!

Haberin Devamı

‘SİYASİ AMELİYAT’

Dünyada sistem değişiklikleri ancak ağır krizlerle mevcut sistem çöktüğünde yapılmıştır. 1958’de içharbin eşiğine gelen Fransa’nın zorunlu bir siyasi ameliyatla yarı başkanlık sistemine geçmesi gibi. Niye başkanlığa geçmediler?!
Türkiye’de parlamenter sistemin işlerliğini geliştirmek için reform yapılması gereken yönler elbette vardır. Fakat siyasi kültürümüze ve kurumsal reflekslerimize aykırı başkanlık sistemine geçmek için çok şükür ülkemizde bir siyasi ameliyat sebebi, bir sistem krizi yoktur.
Hatta Sayın Ali Babacan’ın “Altı yıldır 10 bin dolardan 11 bin dolara çıkamıyoruz” sözünün ardındaki kurumsal sorunları dikkate alarak, Türkiye’yi bir de “sistem arayan ülke” görüntüsünden sakınmak gerekir.

Yazarın Tüm Yazıları