Babacan ne diyor?

TÜRKİYE’de ağırbaşlı, güvenilir ve teknik bilgiyle konuşan çok az sayıdaki politikacılardan biri Ali Babacan’dır.

Haberin Devamı

Bağırıp çağırmaz, sakin ve rasyonel konuşur.
Onun için sözleri önemsenir ve güvenilir bulunur.
Tabii ben de onun konuşmalarını önemserim. Dünkü konuşmasında da iki hayati konuya değindi: Biri yargının itibar kaybı, öbürü siyasette sakin ve rasyonel davranış ihtiyacı.


‘YARGI İTİBAR KAYBETTİ’


Başbakan Yardımcısı Sayın Babacan şöyle diyor: “Maalesef bu 12.5 yıllık dönemde Türkiye birçok alanda ilerledi ama ilerlemediği hatta itibar kaybettiği bir alan var, o da maalesef yargı. Kurumların güven anketlerine ve kamuoyu çalışmalarına bakıldığında güven noktasında yargımız maalesef alt sıralarda çıkıyor. Yine halkımızın memnuniyetini ölçen araştırmalarda da memnuniyet seviyesinin hızla düştüğü bir alan.”
Yargıya güven eskiden beri sorunludur fakat güvenin “hızla düştüğü” gerçeği de gösteriyor ki bu güvensizliği körükleyen yeni faktörler oldu.
Bunlardan biri cemaatin yargıdaki davranışlarıdır, öbürü iktidarın yargıyı “benim yargım” haline getirmesidir.
İktidar yargıya Adalet Bakanlığı eliyle müdahale ederek, HSYK’yı “yürütmeyle uyumlu” hale getirerek, yüksek yargıya “otobüsler dolusu” atamalar yaparak, “yapboz” kanunları çıkararak yargıyı etkisi altına aldı. Yolsuzluk dosyaları böyle kapattırıldı. Bu gerçek, “2014 AB İlerleme Raporu”nda da sayfalarca anlatılmıştır.

Haberin Devamı


ASIL SORUN NEREDE?


Sayın Babacan, Başbakan Davutoğlu’nun 17 Nisan’da açıkladığı “Yargı Reform Paketi”ne referans yapıyor.
Paketin özü yargılamanın hızlandırılması, bilirkişilik kurumunun ıslahı gibi konulardı. Halbuki yargıda itibar kaybının en önemli sebebi bağımsız ve tarafsız olduğuna güvenilmemesidir.
Suç tanımını siyasi iktidarın yapması, ardından yargının iktidar diliyle iddianame yazması maalesef siyasetin yargıyı nasıl yönlendirmekte olduğunu gösteren adli belgelerdir!
Çarşı Grubu darbeye teşebbüsten, hâkimler terör örgütü üyeliğinden yargılanıyor bu ülkede!
HSYK’da seçim sistemi yerine kademeli liyakat sistemini getirmedikçe, Adalet Bakanlığı’nın savcılar kanalıyla mahkeme üzerinde kurduğu baskıyı kaldırmadıkça, hâkim ve savcı alımlarını objektif kriterlere bağlamadıkça, hukuk öğretiminin ve meslek eğitiminin kalitesini yükseltmedikçe yargıya güven sağlanabilir mi, sanmıyorum.

Haberin Devamı


SAKİN VE RASYONEL


Yüksek ve ortaöğretimle ilgili bir reform hazırladıklarını söyleyen Sayın Babacan’ın sözleri şöyle:
“Fakat ideolojik ve siyasi tartışmaların bir bakıma kurbanı olabilir diye bu konuyu kenarda tuttuk, açıklamadık... Sakin bir ortamda, seçim sonrası ve rasyonel bir iklimin hâkim olduğu bir ortamda bunları kamuoyunun gündemine getirip hayata geçirmek istiyoruz.”
Görüyor musunuz, siyasette yüksek tansiyon ve aşırı kutuplaşma ülkeye nasıl zarar veriyor.
İktisatta “kötü paranın iyi parayı kovması” gibi, siyasette de gerilim ve kutuplaşma da “sakin ve rasyonel” yaklaşımları gündemden böyle kovuyor.
Seçimlerden sonra “sakin ve rasyonel” bir siyasi ortam oluşur mu? İnşallah...
Şu maddi olguyu herkes görmelidir: AKP’nin reformist ve başarılı olduğu yıllar, dilinin sakin, tavırlarının kapsayıcı olduğu yıllardı. Kutuplaşma ve öfke dili oy tabanını konsolide etti ama “sakin ve rasyonel iklim” ortadan kalktı. Başta büyüme olmak üzere hemen bütün göstergeler ve dış itibarımız da geriledi...
“Sakin ve rasyonel” kavramının altını kırmızı kalemle bin defa çiziyorum; her iyi gelişme ona bağlıdır.

Yazarın Tüm Yazıları