Almanlar yaptıysa biz de yaparız

Türkiye’de üretilen böbrek taşı kırma cihazı ESWL’nin hikayesini anlatan Prof. Dr. Remzi Sağlam, “Böbrek taşı kırma cihazı yapmak istediklerini belirten genç elektronik mühendisleri, bunu nasıl yapacaklarını sorduğumda, ‘Almanlar yaptıysa biz de yaparız’ dedi. Her şey bu cümleyle başladı” diye konuştu.

Haberin Devamı

Sevgili okurlar bu hafta konumuz böbrek taşları ve yeni tedavi alternatifleri. Bilindiği üzere böbrek taşı bazen kendiliğinden düşer, çoğunlukla da cerrahi tedavi gerektirir. Cerrahi tedavi yani ameliyat hepimizin korkusudur. Gelişen tıpta tedaviler hep cerrahiden uzaklaşma yönüne gitmiştir. Bunlardan bir tanesi de böbrek taşı tedavisinde kapalı bir yöntem olan robotla tedavi. Konuğumuz ise bu robotu tıp literatürüne sunan bir Türk doktoru, Ankara International Medicana Hastanesi Üroloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Remzi Sağlam. Hafta boyunca sizlerden gelen mailler doğrultusunda derlediğimiz soruları kendisine sorduk. O da yanıtladı.
Hocam bilindiği üzere böbrek taşı tedavisi deyince ameliyat akla gelir.Biraz geçmişe gidip açık ameliyatlar ne zaman terkedilmeye başlandı bahseder misiniz?
1970’li yıllarda böbrek taşları tüm dünyada açık ameliyatla tedavi ediliyordu, ancak bir takım gelişmeler vardı ve böbrek taşları kapalı ameliyatlarla tedavi edilmeye çalışılıyordu. Almanya’da Peter Alken, Avusturya’da Marberger, bir iğne ile böbreğe giriyorlar, yolu genişleterek böbrek taşlarını kırıp çıkarıyorlardı. Bu teknik 1980’li yıllarda tam kabul gördü ve yaygın olarak kullanılmaya başlandı. Biz de 1985 yılında bu tekniği uygulamaya başladık.
Aynı yıllarda İspanya’da Perez Castro üreteroskop denilen aleti icat etmiş ve ureter dediğimiz, böbrek ile idrar kesesi arasındaki kanal içindeki taşları tedavi etmeye başlamışlardı. Biz bu yöntemi de uygulamaya başladık. Böylece daha önce küçücük bir taş için ameliyat ettiğimiz hastalarımızı artık kesmeden kapalı ameliyatlarla tedavi etmeye başladık. Bu konuda öncülerden biri olduk.

Haberin Devamı

TEDAVİDE MUCİZE

Hocam peki biraz da taş kırma cihazı ve taş kırma yönteminden bahseder misiniz?
1980 yılında Almanya’da Christian Choussy ve arkadaşları uzun yıllar süren bir çalışmanın ardından bugün ESWL, böbrek taşı kırma cihazı, dediğimiz cihazı icat ettiler ve sonuçları yayınlamaya başladılar. Bu mucize gibi bir şeydi, böbrek taşı tedavisi değişmişti. Artık hastaların böbreğine veya ureter dediğimiz idrar kanallarına bir aletle girmeye bile ihtiyaç yoktu. Böyle bir cihaz 1986 yılında İstanbul’da, 1988 yılında da Ankara’da kuruldu. Bu yıllarda bir yandan ESWL dediğimiz tedavi yöntemine yoğun ilgi artarken, bir yandan da kapalı böbrek taşı ameliyatında kullanılan cihazlar geliştiriliyordu.
Hocam Türkiye’de üretilen böbrek taşı kırma cihazı ESWL’nin hikayesini anlatır mısınız?
ESWL yöntemiyle böbrek taşları tedavi etmeye başladıktan 8-9 ay sonra bana gelen genç elektronik mühendisleri, “Biz böbrek taşı kırma cihazı yapmak istiyoruz, sorduk soruşturduk, bize sizin yardımcı olabileceğinizi söylediler” diyerek benden yardım istediler. Neden beni tavsiye ettiler diye sorduğumda ise benim amatörce yaptığım bazı tıbbi cihazları, mesela basit bir ürodinami cihazı, basit bir böbrek soğutma cihazını duyduklarını anlattılar. 1990 yılında Türkiye’de 5-6 tane Dornier ESWL cihazı kurulmuştu ve her birinin fiyatı 2 milyon Alman Markı idi. Bu cihazlar çok yüksek bir teknoloji ürünü idi. Açık söylemek gerekirse ben bu genç mühendislerin bu cihazı yapmak istemelerine şaşırdım. “Bu cihaz çok yüksek teknolojili bir cihaz nasıl yapacaksınız dedim. Dediler ki, ”Almanlar yaptıysa biz de yaparız. Biz kendimize güveniyoruz, yapacağımıza inanıyoruz.”
İşte hikayenin başlangıcı ve felsefesi bu cümle idi. Ben kendilerinden bir şeyler yaparak beni yapabileceklerine ikna etmelerini istedim. Peki deyip ayrıldılar, ben konuyu neredeyse unutmuşken bir gün telefonla beni arayıp, bana ESWL prensibini gösterebileclerini söyleyip beni bir fabrikaya davet ettiler.
Beni karşılayıp, büyük bir hangara aldılar, orada benim boyumdan daha yüksek koca bir cihaz vardı, bu cihazdan çıkan kablolar küçük bir silindir kutuda sonlanıyordu. Öğrendim ki, tahtadan bir ellipsoid kalıbı yontturmuşlar, sonra da onu kalıp olarak kullanıp, hurda aliminyumdan bir ellipsoid döktürmüşler.
BİR YILDA TAMAMLADIK

Haberin Devamı

Bu arada Elipsoid taş kırma cihazlarında şok dalgalarını belli bir odakta toplamak için kullanılan çukur kap olarak tarif edilebilir. Elipsin iki odağı olduğunu bu şekilde bir aynanın odaklarından birinde yanan ışığın diğer odakta toplandığını lisede okuyan herkes geometri derslerinden hatırlar. İşte elips yerine çukur bir kap olunca adı ellipsoid oluyor ve bu kabın bir odağındaki bir patlama diğer odakta toplanıp bir enerji olşturuyor. Eğer kabır yarısını keser ve ikinci odağı taşın üzerine gelecek şekilde ayarlarsanız, vücuda giren şok dalgaları taşı kırabiliyor.
Genç mühendisler bana, geri çekilin diyerek cihazı çalıştırdılar. Bu bir yüksek gerilim cihazı idi, kablolardan kıvılcımlar çıkmaya başladı, ortada “Geleceğe Dönüş” filmindekine benzer bir manzara oluştu, ancak beklediğimiz bu değil, taş kırma cihazlarında duymaya alıştığımız tak, tak sesiydi. Birkaç ayarlamadan sonra nihayet o sesi duyduk, tık, tık. Benim istediğim buydu, tatmin olmuştum. Bu genç, inançlı müteşebbisleri destekleyecektim. Teferruata girmeyeceğim ESWL cihazı yapmaya çalışıyorduk, bir yılın sonunda başardık. 1991 yılının sonunda artık Türkiyenin bir ESWL cihazı vardı. Türk mühendisleri başarmıştı. Ben artık kendi cihazımızı kullanıyordum, neticeler mükemmeldi. Ancak bir sorunumuz vardı, Türk hekimlerini ikna etmek. Almanya’dan 2 milyon Mark’a alınan yüksek teknolojili bir cihazı iki üç Türk mühendisi imal etmişti. Çok zor oldu ama ikna ettik. Şimdi Türk Malı ESWL cihazı yaygın olarak kullanılmaktadır.

BOŞLUKLARA ULAŞIYOR

Haberin Devamı

Kendi icadınız olan İbni Sina Robotundan bahseder misiniz?
Böbrekteki taşları tıptaki adıyla “robotik fleksibil üreterorenoskopi” yöntemi ve lazer tekniğiyle kesmeden veya delmeden tedavi imkanı sağlayan Türk robotu nun adı İbn-i Sina (Avicenna). Bu robot tamamen bizim tarafımızdan icat edilmiştir. İbn-i Sina (Avicenna) robotunu kullanarak yapılan ‘robotik lazer ile fleksibil üreterorenoskopi’ yöntemi böbrek taşlarının, hastanın idrar yollarından girilerek, kesmeden ve delmeden tedavisine imkan sağlıyor. Fleksibil, yani ucuna kumanda edilebilme özelliği nedeniyle böbreğin bütün boşluklarına ulaşılabildiği için diğer tedavi yöntemleriyle ulaşılamayan taşlar da tedavi edilebiliyor. Doktor, robotu oturarak, daha ergonomik şartlarda kullandığı için yorulmadan, konsantrasyonu kaybolmadan hastanın taşını Robotik lazer ile çok hassas bir şekilde toz haline getirebiliyor. Bu şekilde ortaya çıkan taş tozlarının dökülme problemi olmuyor, taşların çoğu daha tedavi sırasında idrara karışıp atılıyor. Ameliyat sonrasında ağrı olmuyor. Bu şekilde tedavi edilen hasta sadece bir gece hastanede kalıyor ve ertesi gün evine ve işine dönebiliyor.”

Haberin Devamı

REMZİ SAĞLAM KİMDİR

1970 yılında İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni bitirerek doktor olan Remzi Sağlam, Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde Üroloji İhtisası yaptı ve 1977 yılında üroloji uzmanı, 1985 yılında doçent, 1989 yılında profesör oldu. Kopenhagen Üniversitesi Rigs Haspitalet Üroloji Kliniği, Londra, Institute of Urology ve Stone Clinic, Almanya, Wiesbaden USAF Regional Hospital ve Mainz Üniversitesi Üroloji Kliniği’nde incelemelerde bulundu.

ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA

Sevgili okurlar önümüzdeki hafta konumuz endoskopik nörocerrahi. Deride büyük kesiler yapılmadan, sadece endoskoplar yardımıyla bir kaç ufak delik açmak ve buralardan hedef organı görüntüleyip, müdahale edebilmeyi olanaklı kılan endoskopik yöntemler ve endoskopik nörocerrahi hakkında Ankara TOBB Hastanesi doktorlarından Nöroşiruji Uzmanı Prof. Dr. Engin Gönül ile konuşacağız. Bu konuyla ilgili sorularınızı bana hafta boyunca skalyoncu@hotmail.com adresinden ulaştırabilirsiniz.

Yazarın Tüm Yazıları