Enginarın kararmaması için

Meğer büyük şehirlerin kalabalığından kaçmaya, camları açılamayan yüksek binaların suni havasından çıkıp derin nefes almaya, şık ambalajlar içindeki yiyecekler yerine doğal tatlar almaya insanların ne çok ihtiyacı varmış. Önce Alaçatı Ot Festivali, geçen hafta da Urla Enginar Festivali’ne gösterilen bu olağanüstü ilgi başka türlü izah edilemez.

İzmirliler bir yana, İstanbul’un kalabalığından, trafiğinden kaçanlar da buradaydı, Türkiye’nin dört bir yanından turlarla gelenler de. Urla’ya, Alaçatı’ya gelenlerin bir bölümü aşırı kalabalık nedeniyle hayal kırkılığına uğramış olabilir. Ama festival bu, adı üzerinde biraz kalabalık olacak elbet. Ama tadı kaçmaması şartıyla...

Turizm istatistiklerine göre bir kişinin bir yerden övgü ile bahsetmesi en az 6 yeni turist getiriyor. Son bir kaç gündür Ertuğrul Özkök gibi Türkiye’nin en çok okunan yazar ve yöneticilerinin festival için geldikleri Urla üzerine yazıp çizdikleri, milyonlarca dolarlık tanıtım bütçesine bedel. O nedenle daha birkaç yıl öncesine kadar tarlada kaldı denilen enginardan festival yaratmayı akıl edenlerle, bu organizasyonu başarıyla gerçekleştirenleri kutlamak gerek.
Yazılıp çizilenlerin katkısıyla Urla’ya gösterilecek ilgi, Bağbozumu gibi yeni etkinliklerde fazlasıyla artacak. Urla’nın artık hızla markalaşan bir yerleşim birim olacağını yaşayarak göreceğiz.

Sıkışıklığa çare gerek
Ancak yeni etkinlikler öncesi eksiklerin gözden geçirilip çözüm bulmak gerek. Öncelikle artık adına Sanat Sokağı diyebileceğimiz Zafer Caddesi’nde ziyaretçilerin yürümesine bile imkan vermeyen yoğunluğa mutlaka çare bulunmalı. Yolun iki tarafına açılan tezgahlar nedeniyle ziyaretçiler sadece iki sıra halinde gelip gidebiliyor. Bir tezgahta gördüğünüz bir şeyi incelemeniz, arkadan gelenlere yol vermek gerektiğinden mümkün değil. Ne müşteri istediği alabiliyor ne de satış yapılabiliyor.

Festival sadece alışveriş değildir. İnsanlar eğlenmek için de buralara geliyor. Bunun için pek çok köşede müzik gruplarının kurulması iyi fikir. Ama örneğin Sanat Sokağı’nda çok güzel parçalar çalan grubu durup dinlemek mümkün değil, çünkü alan çok dar. O zaman da eğlence de, satış da eksik oluyor.

Otopark ayrı sorun
Otopark konusu bir başka büyük sorun. Özellikle Alaçatı’da Ot Festivali’nde arabalarının içinde trafikten sıkışıp kalanlar bir daha gelme kararlarını gözlerinden geçirebilirler. Urla için de aynı tehlike geçerli. Belki her iki ilçenin dışında otopark alanları yaratılarak buralardan minibüslerle düzenlenecek ücretsiz ring seferleriyle böyle sorunlar aşılabilir.
Alaçatı ‘Ot’la, Urla ‘Enginar’la müthiş bir tanıtım fırsatı yakaladı. Artık her geçen yıl ziyaretçi sayıları katlanarak artacak. İki yıl sonra İzmir- İstanbul otoyolu tamamlandığında ziyaretçi sayısının bugünkünün kat be kat üstüne çıkması hiç sürpriz olmayacak. O nedenle gelenlerin tadı damağında kalarak, her yıl gelmek isteyecekleri, keşmekeşten uzak, festivali taşıyabilecek, gelişmiş bir alt yapı için hızla kolların sıvanması gerekiyor.
Unutmayalım enginar narin bir bitkidir. Kesildikten iki gün sonra kararıp gider. Festivale de aynı özeni gösterip kararma bir yana yeni lezzetler yaratması için gerekeni yapmak gerekiyor.