Diken üstünde yaşamamak için

ORTADOĞU bataklığı sonunda Türkiye’yi de iyice içine çekti. Pazar günü Gaziantep’te daha önce Ankara ve İstanbul’da patlayan bombalar yarın bir gün İzmir’de, Muğla’da, Denizli’de de patlayabilir. İstihbarat raporlarına göre IŞİD’in hedefinde 18 şehir olduğu basında yer aldı.

Haberin Devamı

Hükümet son dönemde Suriye’de politika değişikliğinden söz ederek bataklıktan kurtulma manevralarına başladı. Ama çırpındıkça daha çok batacak mıyız yoksa çıkış umudu doğacak mı zaman gösterecek. Gerçek olan terörle yaşamaya mecbur hale getirilmiş olmamız.

İzmir, “Yaşanılacak şehir”, “Gelecek İzmir’de” sloganlarıyla yeni bir dönemin kapılarını açtı. Uluslararası İzmir Fuarı’nda bile bu yıl panayır görüntüsünden çıkıp eski parlak günlerini hatırlatacağı beklentisi hakim. Ne yazık ki, böylesine güzelliklere hazırlanan İzmir de Türkiye’nin bir çok yeri gibi terör tehdidi altında.
Foça’dan, Çeşme’ye, Urla’dan, Karaburun, Seferihisar, Selçuk Efes’e doğanın ve tarihin tüm cömertliğiyle bütün güzelliklerini bahşettiği İzmir aslında bombalar patlamadan terör kurbanı oldu bile... Önce terör korkusu, sonra darbe girişimi insanların yaşam keyiflerini kaçırdı, morallerini bozdu. Türkiye’ye gelmeyi planlayan turistler de rotalarını başka ülkelere çevirdi. İnsanlar fiyatlar ne olursa olsun tatillerini diken üzerinde geçirmek istemiyor. O nedenle İspanya’ya, Portekiz’e gidiyor.

Haberin Devamı


79 MİLYONU ESİR ALAMAZLAR
Ama artık toplum olarak diken üzerinde yaşamaktan bunaldık. Bunun için de ister FETÖ, ister IŞİD, ister PKK olsun sayıları 79 milyon tükürse boğulacak kadar az olan bu grupların bizi esir almalarına izin vermememiz gerekiyor. Zaman daralıyor. Eğer sivil toplum kuruluşlarıyla, kitle örgütleriyle, siyasi partilerle toplum olarak bir bütün halinde tepki vermekte gecikirsek Ortadoğu’dan beter hale gelebiliriz.
Tepki vermek tabii ki, sadece meydanlara çıkıp bağırmak, çeşitli açıklamalar yapmak şeklinde olmamalı. Kitlelerin mücadeleye katkıları bilimsel yöntemlerle sağlanıp teröristlerin hareket alanı daraltılmalı. Dernekler, meslek kuruluşları gibi sivil toplum kuruluşları aracılığıyla tüm toplumun teröristlerle mücadeleye katkısını sağlayacak yöntemler geliştirilmeli. Şüpheli paketten, şüpheli kişilerin davranışlarında ne yapılması gerektiğine kadar bir çok yol yöntem sivil savunma eğitimi gibi sosyal kuruluşlar ve medya aracılığıyla halka verilmeli.
Sayıları birkaç bin olan teröristlerin 79 milyonu esir alması ancak kitlelerin de desteği sağlanarak önlenebilir. Kurtuluş savaşı veren, 15 Temmuz darbesine dur diyebilen Türkiye’nin Ortadoğu’da sınırları cetvelle çizilmiş ülkelerden en büyük farkı da bu zaten.

Yazarın Tüm Yazıları