Hayalini yitiren ülkeden girişimci çıkar mı?

Türkiye’de bir hayal kıtlığı yaşanıyor. Çocuklarımızın yarısı, yetişkinlerimizin ise yalnızca % 14’ü hayal kuruyor! Hayalini yitiren bir ülkenin yeni ekonomide rekabet etmesi mümkün değil. Ne yapmalı?

Haberin Devamı

Uber, 15 THY ediyor!

Türkiye’nin eski ekonomiyle buradan ileriye gidemeyeceği artık herkesin ortak kabulü. Basit bir yazılım olarak kurulan araç temin servisi Uber’in 10 THY satın alabildiği gerçeği herkesi harekete geçirmiş durumda. O nedenle bakanlıklar, STK'lar, üniversiteler bu yeni ekonomide rekabet edebilecek yetenekleri aramaya koyulmuş durumda.

 

Kaynak ya da uzmanlık sorunu yok!

Devlet girişimci yetiştirmek için hatırı sayılır bir kaynak ve teşvik sistemi kurmuş durumda. TÜSİAD ve TOBB gibi etkin sivil toplum kuruluşları bu konuya ağırlık veriyor, yarışmalar yapıyor. Başında Sina Afra’nın bulunduğu Girişimcilik Vakfı dünyada örnek gösterilen bir yeni girişimci destek ağı kurmuş durumda. Prof. Dr. Erhan Erkut gibi bu işe kendini adamış akademisyenler gençleri girişimciliğe davet ediyor. Boğaziçi, Bahçeşehir, İTÜ ve Özyeğin gibi pek çok üniversitesi girişimci eko sistemi kurmuş durumdalar. Ama bütün bunlar yetmiyor. Çünkü Türkiye’nin yeni ekonomide rekabet edebilmesinin önündeki en büyük engel tahayyül noktanlığıdır. "Önce tahayyül" dememin nedeni tam da bu.

 

Haberin Devamı

Hayalini yitiren ülkeden girişimci çıkmaz!

Geçen hafta İntel ve Bright Future, 10 şehirde 8-55 yaş arası 2 bin kişi ile görüşerek Türkiye’nin hayal haritasını çıkarttı.  Sonuçlar ürkütücü. Çocukların yarısı hayal kurmuyor. Yetişkinlerde hayal kuranların oranı sadece % 14. Bekarlar evlilerden, kadınlar erkeklerden, gençler yaşlılardan, taşrada yaşayanlar büyük kentlerde yaşayanlardan daha çok hayal kuruyor. Ve maalesef kurulan hayallerin önemli bir kısmı bir mesleğe sahip olma hayalı. Katılanların neredeyse yüzde 80’i girişim yapmayı bir hayal olarak dahi aklından geçirmemiş. Az da olsa girişimcilik hayali kuranların 3’te 1’i ise bu hayalini kimseyle paylaşmamış.

 

İtiraz etmeden hayal kuramazsınız!

Intel araştırması çok ciddi bir boşluğu doldurdu ancak ilk defa yapıldığı için teknik bakımdan eksikleri çok. 10 şehir ve 15 üniversite ile Türkiye’yi temsil etmek, harita çıkartacak kadar temsil etmek zor. Araştırmanın bence en büyük eksiği bu değil: kuramsal yaklaşımı! Keşke bu araştırma hayalin yanına itirazı yani eleştirel düşünebilme yeteneğini koysaydı. Çünkü hayal kurmak bir sonuçtur. İtiraz etmeden hayal kurulmaz. Varolanla yetinmeyen, varolanı eleştirenler ancak yeni bir arayışa, hayale kapılırlar. Biat ederek, statükoyu kutsayarak ancak taklit edersiniz, hayal kuramazsınız.

 

Haberin Devamı

İtiraz kabiliyetinde dünyada neredeyiz?

Bu noktada İntel verilerini bir anlamda tamamlayan başka bir veriyi hatırlatayım. OECD’nin bizde de gerçekleştirdiği PİSA Eleştirel Düşünme ve Problem Çözme araştırmasından söz ediyorum. Daha evvel yazdığım gibi 15 yaşındaki gençlerde ileri derecede eleştirel düşünme, yani itiraz edebilme becerisine sahip gençlerimizin oranı sadece %2.2. Bu oran mesela Güney Kore’de %28. OECD ortalaması ise %11’in üzerinde. Yani hayal kuramıyoruz çünkü eleştirel düşünceye sahip değiliz. 

 

Önce tahayyül! Önce itiraz!

Eğer dünya ile rekabet etmek istiyorsak bu yarışa fonlarla, teşviklerle, girişimcilik nutuklarıyla hazırlanamayız. Bu yarışa tabiri caizse "eşek gibi çalışarak" hazırlanıp dünyaya marabalık yapmaktan öteye geçemeyiz. O nedenle hayal kurmayı, itiraz etmeyi başta eğitim sistemi olmak kaydıyla hayatın her alanında teşvik etmekten başka çaremiz yok. Çünkü Can Yücel’in fevkalede güzel bir şekilde ifade ettiği gibi “Düşünde bile göremez işler, düşlerin gördüğü işleri.” 

Yazarın Tüm Yazıları