Bill Gates’in hikayesi bildiğiniz gibi değil!

Popüler başarı hikayeleri başarıyı ya tesadüflere ya da doğuştan gelme faktörlere bağlıyor. Böyle olunca da ya doğuştan bir dahilik piyangosu vuracak ya da hayat size umulmadık bir kapı açacak. Oysa hikaye hiç de bildiğiniz gibi değil.

Haberin Devamı

Apple, Microsoft ve Facebook’u dünyanın en önemli markası yapan dahilerin üniversite terk olmaları da eğitimin onların başarılarında bir payı olmadığına delil olarak sunuluyor.

Peki gerçekten de eğitimin, çabanın, hayal gücünün bu başarılarda rolü nedir?

İsterseniz hepimizin bildiği bir başarı hikayesiyle bu soruya birlikte yanıt arayalım.

Malchom Gladwell bence herkesin okuması gereken Outliers (Çizgi Dışındakiler) adlı kitabında başarının sırrını anlatırken Bill Gates’in hikyasini de anlatır.

Gates’in Harvard’ı bırakıp Microsoft’u kurarak hemencecik milyarder olduğunu çok iyi biliyoruz ama bu hikayenin başlangıcı meğer gayet sıradanmış.

Haberin Devamı

HARVARD’A GİRMESİ TESADÜF DEĞİL.

Bir kere Gates ilkokuldan itibaren çok iyi eğitim kurumlarında hayatını geçirmiş başarılı (siz buna ‘inek’ deyin’) bir öğrenci.

Daha da önemlisi kimsenin evinde bilgisayar olmadığı bir zamanda bu yeni oyuncağa epey meraklı bir babanın oğlu Gates.

Evinde bilgisayar var.

Ama bu yetmiyor asıl avantaj gittiği seçkin okullardan ve lise eğitiminden geliyor.

Gates’in gittiği lise o yıllarda, bir meraklı velinin girişimi sonucu, dünyanın en ileri bilgiyasar labaratuvarlarından birine sahip.

Nitekim o okuldan mezun pek çok başarılı başka girişimci de çıkııyor.

PEKİ NEDEN O OKULDAN BİR TEK GATES ÇIKTI?

Bu sorunun yanıtı Gates’in hayallerinde ve bu hayalleri gerçekleştirmek için ortaya koyduğu çabada.

Haberin Devamı

Başarılı olmak için değil ama alanınızda fark yaratmak için iyi bir ev ortamı, iyi bir eğitim ortamı yetmiyor.

Evvela sizin henüz olmayanı hayal etmeniz ve bu hayal uğruna pek çok şeyi kaybetmeyi göze almanız gerekiyor.

Şimdilerde vizyon denilen, olmayanı olur eden düşgücü her dehanın oluşum sürecindeki en temel motif.

Herkesin olmaz, olamaz dediğini yaptıkları için hikayelerinin sonuna bakarak başarılı diyoruz onlara.

Ama hayal kurak da tek başına yetmiyor bu hayal uğruna çalışmak da gerekiyor.

Peki ne kadar çalışmak derseniz Gladwell bir rakam veriyor: 10 Bin saat!

Bıkmadan usanmadan bir hayal uğruna 10 bin saat emek harcamak gerekiyor fark yaratan bir başarıya imza atmak için.

Haberin Devamı

İşte Gates ‘dehası’ da böyle oluşuyor. Liseden itibaren daha pratik bilgisayar çözümleri hayal ederek geçiyor hayatı.

Herkesin okuldan kaçtığı bir dönemde o kaçak olarak okulun labaratuvarına girip çalışıyor.

Gates şimdi de yoksulluğun olmadığı bir dünya hayal ediyor.

Microsoft’u bu hayali için bırakıp siyasetin girdabına kendini atıyor.

10 bin saat çalıştı mı bilmiyorum.

Başarılı olur mu hiç bilmiyorum. Ama hayali var.

Çalışıyor. Yani hiç bir başarı sadece hayal etmekle olmuyor o hayal uğruna büyük bir emek de gerekiyor.

Gates Harvard’ı bıraktı Microsoft’la voleyi vurdu derken hikayenin bu arka planını ıskalıyoruz.

BAŞARI NE DOĞUŞTAN NE DE ÇEVREDEN BİZE SUNULAN BİR MUCİZE!

Haberin Devamı

Salt doğuştan bir takım özelliklere sahip olduğunuz ya da salt çok iyi koşullar size sunulduğu için ortaya çıkmıyor başarı.

Çalışmak ve çok çalışmak bir kere şart ama tek başına çalışmak da yetmiyor zira bu bizi en fazla başkalarının (hayallerinin) neferi yapar.

Bizim başarımız için kendi hayallerimizin ne olduğu üzerine bolca kafa yormak ve ondan sonra da bize sunulan koşulları olduğu gibi kabul etmek yerine o koşulları da zorlayarak çalışmak ama çok çalışmak gerekiyor.

Biraz araştırdığımızda göreceğiz ki her buluşun, her keşifin her başarı hikayesinin ardında çalışkan bir hayal perest var.

Bu hayal perestlerin çok çalıştıkları halde bulamayışları ve keşfedemeyişleri var.

Yazarın Tüm Yazıları