Öğreten babaya veda!

LATİF Mutlu hayata veda ettiğinde 92 yaşındaydı.

Haberin Devamı

Gençliğimizde bize heybetli gelen, kocaman, kalıplı bir vücuttan geriye zamanın ufaladığı “avuç içi” kadar bir gövde kalmıştı.

Yaşlanan gövde, kendini ecele karşı korumak için küçülürken, beyin eskisinden daha dolu, daha yoğun çalışıyordu.
İsmet Berkan, ihtimal pek çok insanın şöyle bir bakıp “bilimsel olduğunu gördükten sonra” atladığı dünkü nefis makalesinde “kütle çekim dalgalarını” anlatıyordu ki onun da konusuydu.


* * *


Son yıllarında evrensel dâhilerden Isaac Newton ve Albert Einstein’ı de yakından ilgilendiren “kütle çekim dalgaları” konusuna kafasını takmıştı.
Yerçekiminden enerji üretilebileceğini ispatlamak için çalışıyordu.
Çalışmalarını başkalarına kaptırmamak için buna dair fikirlerinin patent haklarını da almıştı. Elinde avucunda ne varsa bu konuda yaptığı, kendi tasarımı olan dev cihazlara harcıyordu.

 

Haberin Devamı

PARA EL KİRİYDİ

 

Latif Amca için para hiçbir zaman “öncelikli bir şey” olmamıştı. Marmara dağlarında maden ararken bazen İstanbul’a ineceği tutuyor, bir kamyonun kasasında cebinde beş lirayla gelip evine kapağı atıyordu.
Dağda yaşayacak enerjiyi toparladığında yine en ucuz ulaşım imkânları ile kendini dağlara vuruyordu.
“Sıkıştırılmış karbon”u bütün dünyanın mal ettiği rakamın sekizde birine üretmeyi başardı. Dev sanayiciler, büyük işadamları kapısına koştu.
Türkiye’nin en büyük çimento fabrikalarından birinin sahibi olan aile “Gel beraber üretelim, fabrikayı dönüştürelim, yüzde elliye elli ortak olalım” teklifini yaptığında cebinde elli lirası yoktu.
İşini daha bitirdiğini düşünmüyordu. Parayı reddetti.
Her yüksek akıl gibi o da hayalperestti. Ancak hayalleri bilime dayalıydı. Bilimin dışında hiçbir şeye inanmazdı.
Ben onun kimseye benzemeyen bir insan olduğunu yirmili yaşlarımda keşfetmiştim. Oğluna gönderdiği kitap gibi mektupları gördüğüm zaman.
Enteresan, insanın ufkunda yeni bir parantez açabilecek kitap okuduğunda oturur o kitabı özetlerdi. Elyazısıysa kimi zaman yirmi, kimi zaman otuz sayfalık özetlerdi bunlar.
İşin özünü zaman kaybetmeden öğrenmesi için o mektupları büyük oğluna yollardı. “Yakın arkadaşlık” imtiyazı sayesinde o mektuplardan bazılarını ben de okudum. Gözlem ve sentez yeteneği müthişti.
Oğulları şanslıydı, kimsenin böyle bir babası olamazdı.


* * *

Haberin Devamı


Video yeni çıkmıştı ve oğluyla aynı gün, çalıştığımız gazetenin kampanyasından kendimize birer tane almıştık. Sinemayı evimize sokmanın keyfiyle o gün birkaç adet de kaset film kiralayıp evlerimize gittik.
Ertesi gün aleti sevip sevmediğini sordum, arkadaşım bana o gece video seyretmediğini söyledi. Çünkü Latif Amca evinde misafirdi.
Cihazı görür görmez önüne almış, en küçük parçasına kadar sökmüş. Nasıl çalıştığını, her türlü aparatını keşfettikten sonra kusursuz biçimde monte etmişti. Bilime endeksli kafa buydu.

 

YÜZ AKLARIMIZ

 

Tepeden tırnağa eğitimciydi. Bugünün Türkiye’sinde, uluslararası listelere giren, girmeyen ne kadar özel üniversite varsa hepsinin önünü o açtı.
Ülkemizde yıllar öncesine kadar etkisini sürdüren ağır bürokrasi ile başa çıkıp “özel üniversite” kurabilmenin yolu yoktu. Latif Amca “Özel televizyonlar nasıl kurulduysa...” deyip kolları sıvayana kadar.
Bürokrasinin ek yerini keşfetti, tutucu yasaları oradan deldi ve eğitimin önünü açtı. Bugün Türkiye’de onlarca özel üniversite var. Bazıları da uluslararası bilim arenasındaki yüz aklarımız.
Delikanlı çağımda tanıdığım Latif Amca’dan biraz çekinirdim. Oğullarının bile hayat boyu “siz” diye hitap ettiği babanın, yumuşacık bir otoritesi vardı. Kuralları katıydı, kızamazdınız çünkü bilime endeksliydi.
Sigaradan nefret ederdi. Haydi, sıkıysa üzerine sinen nikotinin kokusu ile yayına yaklaş. Kesinlikle sözlü olarak eleştirmez, kınamazdı ama sigaradan dolayı “küçümseneceğini” düşünmek, kabir azabı gibi gelirdi.
Spora da hoş bakmazdı. Öğrenmenin süresini kısaltan her şey onun için zararlı faaliyetti ve zaman kaybıydı.
Bize göre 92 yaş erken ölümdü. Belki biraz spor yapabilseydi...
Cenazesinde onu tanıyan herkesin aklından “Bu kadar bilgi ve birikimin sonu toprak mı olacaktı?” sorusu geçmiştir.
Seni özleyeceğiz Latif Amca!

Yazarın Tüm Yazıları