Kendine kral süsü vermek

Acemi bir futbol yazarı olarak iki konu arasında kararsız kaldım. Kafama takılanlardan biri; cebindeki Eurolara güvenip ekonomiye ayar vermeye çalışan Arda Turan’ın densizliğiydi. Diğeri de içindeki “küstah çocuğu” dışa vuran Reza Zarrab’ın pişkinliğiydi.

Haberin Devamı

İKTİDAR zengini Acun Abisi tarafından ayağı Ak Saray’a alıştırılan, Kabadayı Futbolcular Dergâhı’nın şeyhi Emre Bey tarafından el veri-len Arda Turan, durduk yerde “Ekonomi çok iyi gidiyor” beyanatını patlattı.

Hangi akılla? Hangi bilgiyle?

“Ekonomi benim için çok iyi gidiyor” deseydi anlardık.

Kırıta kırıta futbol oynayıp, gol atamayanın dayak yediği İspanyol La Ligası’nda sezonu üç dört gol ortalaması ile bitirip, üç buçuk milyon Euro’yu cebine koyan herkes için ekonomi iyidir.

AKLINA MI ESTİ?

İçerde ekonomi sallanıyor. Dolar, 2014 Ağustosu’ndan bugüne yüzde 28 değer kaybetmiş. Yani Arda Bey ile Emre Bey’i seyretmek için boğazından kesip, bilet alanların cebindeki yüz liranın yirmi sekiz lirası buhar olmuş.

İstikrarsızlıktan ve hukuksuzluktan dolayı malını satıp, parasını kaçıranların sayısı belli değil.

Haberin Devamı

Saçı jöleli oğlun dolara vurdukça, piyasa iki adım geri atıyor.

Geçen yaz kilosu 90 kuruşa zor satılan domates sıradan marketlerde beş liradan, Arda gibilerin takılmaktan hoşlandığı lüks marketlerde on üç liradan satılıyor.

Arda Bey, oturduğu yerden “Seçimlerden önce şöyle bir konuşayım da lafımın vitamini Ak Saraylı Büyük Usta’ya yarasın” deyip, ayarımızı veriyor:

“Ekonomi çok iyi gidiyor.”

***

Bilim adamlarının ağzını açmaya cesaret edemediği toplumlarda “söz hakkının” haddini bilmezlere kalması tesadüf değildir.

Adaletsiz, hukuksuz toplumların hangisini otopsi masasına yatırırsanız yatırın; iç organlarından böyle “kendi kendine nevşi nema bulmuş” bir sosyal asalak mutlaka çıkar.

Bedenin öldüğü hallerde bile bağırsak kurtları günlerce yaşar. O ölü bedenle karınlarını doyurdukları için mutludurlar da.

ZARRAB VAK’ASI

Adını, tarih olmuş bir bakanın koluna taktığı 750 bin liralık saat ile duyduk. Sonra erkek sesli assolistimiz Ebru Gündeş’in kocası olduğunu fark ettik. Derken, terekesinden içi “hayır parası” dolu ayakkabılar çıktı.

Çarşı, daha Beşiktaş kulübünden özel loca istemeden karışmıştı.

Bereket versin, Bakan Bey bir kâğıt peçetenin üzerine “Aha! Bu da o saatin makbuzu” diye yazıp komisyona teslim etti. Masumiyeti aşikâr oldu. Biz de inandık.

Haberin Devamı

Ebru Gündeş’in koca tercihine ise diyecek lafımız olamazdı. “Gönül bu” diye başlayan tekerlemeyi ağzımıza tıkarlardı.

Ayakkabı kutuları kendi kendilerini akladı. El konan paralar, masum sahiplerine, faizi ile iade edildi.

Yukarıdaki kalemlerden hangisinin başlığını kurcalasak, altından bizim yiğit çıkıyordu. Yanında yöresinde de Acun Ilıcalı.

Reza Zarrab, sosyal hayatta kendine ve çevresine yol açan bir öncüydü. Acun ise yerlere saçılan itibarları toparlayan artçısıydı.

Nitekim ciddi bir popülerlik erozyonuna uğrayan Ebru Gündeş’i düştüğü yerden kaldırıp, televizyonundaki yarışma prog-ramının jürisine konduran odur.

Arda Bey nasıl cebindeki Euroları okşayıp “ekonomi iyidir” diyebiliyorsa; Ebru Hanım da o yarışma üzerinden müzik beğenimize ayar verip, cümlemize üstatlık yapıyor.

Haberin Devamı

BAKIŞI KARTAL

Vukuat, Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın Reza Zarrab’a yeni stadyumdan 1,2 milyon lira karşılığı loca satmasıyla çıktı. Bu alış veriş sosyal krize sebep oldu.

Bizim toplum da bir tuhaftır. Arada bir eroinmanlar gibi krize girer. Uyuşturucu istemez de “Bana ille de etik bulun” diye tutturur.

Hesabı sorulduğunda Fikret Başkan tarihi açıklamasını yaptı. “Gözlerine bir baktım, Beşiktaşlı olduğunu anladım” dedi.

“Gözlerine bir baktım, yaktın ah beni yaktın” diye türküsünü söyleyecek değildi. Çocuğun gözlerindeki “Kartal bakışını” görmüştü, satışını yapmıştı.

Dört bakanı koltuğundan eden, altın yüklü uçakların izini kaybettirdiği söylenen Reza Zarrab elbet kartal gibi bakacaktı. Koyun gibi baksaydı bu performansı gösteremezdi. Burada alkışlayalım.

***

Haberin Devamı

Ben, takımın borç yükü altında inim inim inleyen Fikret Başkanı ne yargılarım, ne de suçlarım. Elini cebine atıp, takım için beş lira vermeyenlerin “etik üzerine niza çıkarmasına” da kulak asmam.

Hak etmeyenleri “Kral” sanan, çapsızlara “İmparator” muamelesi yapan bir toplumda, bunun tartışması olmaz. Yine de “Krallık” söz konusu olduğunda hassasiyetimi gösteririm.

Çünkü “Gerçek bir kral” soytarılık yaptığı zaman bu hemen anlaşılır. Ama “Kral Taklidi” yapan bir soytarı kolay kolay anlaşılmaz.

Başımıza gelen de elifi elifine budur.

Yazarın Tüm Yazıları