Hazır ol vaktine estetik cerrahı

DOKTOR kardeşlerimizin “14 Mart Tıp Bayramı”nı idrak ettiği bu şifalı günde ters bir haber verip, neş’elerini kaçırmak istemiyorum ama konu beni adeta kaşıyor.

Haberin Devamı

Eğer Bedrettin Dalan’ın “kelliğe çare bulduk” diye gündeme zıplayan hastanesi haklı çıkarsa, sağlık piyasasında “Arap Baharı” yaşayan özel hastanelerimiz, özellikle de estetik cerrahimiz ağır darbe yiyecek.

 

* * *

 

Resmi rakamlara göre İstanbul’da 650 bin Suriyeli yaşıyor. Bunun yarıdan biraz fazlası kayıtlı. Geriye kalanı “kafasına göre takılma” modunda. Bana sorsalar “Tövbe inanmam” derim.
Fikrimce, ister sağdan say ister soldan saymaya başla, İstanbul’daki Suriyeli nüfusu bir milyondan fazladır. Toplam Arap nüfusunu sorarsanız o da bir buçuk milyondan aşağı değildir.
Bunların beşte üçü şunun bunun zulmünden kaçmışsa beşte ikisi de kendisine şekil yaptırmak için buradadır.

 

 

Haberin Devamı

SAÇ EKTİRMEYE GELİYORLAR

 

 

Ayının bildiği kırk türkü vardır, kırkı da ahlat üzerine derler. Bizim bölgenin erkeklerinin de iki büyük derdi varsa ikisi de uzatma üzerinedir.
Birincisi saç uzatma. İkincisinin ayrıntılarını ise bir vakitler aynı gazetede çalıştığımız Dr. Haydar Dümen’den dinlemiştim lakin bugün bizi ilgilendiren o değil.
Gayrettepe’den başlayıp Pera’da biten mutat yürüyüşlerim sırasında kaç Arap erkeğine rastlamışsam çoğunun kafası işlem görmüş oluyor.
Cerrahlarımızın hassas aletleri ile enseden toplanan sağlıklı saçlar, tepeye dikiliyor. Bu da belli aralıklarla yapıldığından, tepedeki manzara, fidanları yeni dikilmiş “hatıra ormanını” andırıyor.
İşlemin dikimden sonraki devamı da var.
Tepesine işlem yapılan şahsın ensede kelleşen bölgesini özel bir yama ile kapatıp, onu da başa geçirilen bir bantla sabitliyorlar. Hani şu tenisçilerin kullandığı bantlar bu iş için tercih ediliyor.
O zaman da saç ektiren şahıs, tepesindeki bandajla, üniversiteye okumaya giderken tüylerini annesine emanet eden Kızılderili çocuğu gibi görünüyor.

 


* * *

 

Haberin Devamı


Nedense Arap erkeklerinde bir saç takıntısı var. Hani her şeyleri dört dörtlükmüş de bir saçları eksikmiş duygusundalar. Bu da bizim hastanelere avuçla para kazandırıyor.
İşte Bedrettin Dalan Bey’in hastanesindeki doktorların “kelliğe son veren” buluşu ile sonu getirilecek sektör bu.
Rus jeti nasıl ki Antalya’daki seraların üzerine düştü, domates 35 kuruştan müşteri bulamaz oldu. Saç ekimi yapan özel hastanelerin başına da böyle bir jet düşmüş gibi olacak.

 


KADINLARDA DAHA BAŞARILI

 


İlacı önce test etmişler. Benim sevgili yeğenim Şafak Sezer gönüllü olmuş. Oğlanın kafası daha yirmili yaşlarda Gümüşhane’deki Maden Dağı’na dönmüştü.
Belli etmiyordu ama demek ki içten içe dertleniyormuş.
“Kellik ilacının keşfini” duyar duymaz hastaneye koşmuş. “Aman diyeyim önce bende deneyin” demiş.
“Başa sürülecek katranın olsun, keli teee Selanik’ten gelir” derler. Şafak’ın koşturması da o hesap. İşe bakın ki ilaç fayda etmiş. Şafak’ın tamamen çıplak olan kafası tüylenmiş.
İlacı bulanlar adına yüzde yüzlük başarı. Sayın Dalan’ın ifadesine göre ilaç kadınlarda daha başarılı oluyormuş.
Eh! Kadında saç dökülmesi o kadar sık yaşanan bir şey değil. Ben o yüzden gözümü erkek deneklere dikmiş durumdayım.

 

* * *

 

Haberin Devamı

Bizim insanımız şifa niyetine üretilen ilaçları, amaçlarından farklı olarak kullanmaya meraklıdır. Temsil, hemoroid merhemini alır, “gözaltı torbalarını indiriyor” deyip yüzüne sürer.
Kelliğe çare olarak piyasaya sürülecek olan ilaç pomat türündeyse çekeceğimiz var demektir.
Doğum kontrolü için devletin bedava dağıttığı prezervatifi hap niyetine yutan yiğitlerimiz, bunu da ekmek üzerine sürüp yiyebilir. Her durumda olan estetik cerrahlara olur. Bu da İstanbul’a çöreklenmiş Arap nüfusunu değiştirmez. Savaşlar biter, erkeğin kellik derdi bitmez.
Saç ekimi veya Dalan’ın ilacı bahanedir. Her halükârda İstanbul’a üşüşürler.

Yazarın Tüm Yazıları