Fetih on gün aceleye geldi!

AK Saraylı Büyük Usta’ya göre Yenikapı’daki mitingde İstanbul’un fethinin 562’nci yıldönümü kutlandı. Meslek hayatında hâlâ çıraklığını yaşayan ben Selahattin Duman’a göre de fetih yıldönümü kutlanmadı.

Haberin Devamı

Tarafsız cumhurbaşkanı riyasetinde parti mitingi yapıldı.

Bu tespitimi “birilerine siyaseten laf sokuşturmak için” yazmıyorum. Takvime dayalı bir gerçeğin altını çizmek için yazıyorum.

İstanbul’un fethedildiği gün 29 Mayıs değil 7 Haziran’dır.

***

Ezberimiz bozuldu ya! İkinci el pazarında 0 kilometredekiler kadar para eden yıpranmamış beyinlerimizi “fabrika ayarlarına” döndürmek için durumu resetleyelim.

İstanbul, bugün kullandığımız ve adına “Miladi” dediğimiz Gregoryen takvime göre 7 Haziran 1453’te fethedildi.

Ne var ki o zamanlar Jülyen takvimi kullanıldığından, dünyanın bundan hiç haberi olmadı. İstanbul uleması ise ancak 1950’li yıllarda Kutb-ül Tarih diye bildiğimiz Halil İnalcık’tan duydu. Onlar da inanmadı.

Haberin Devamı

İŞİN ÖNCÜSÜ MENDERES

İstanbul’un fethinden siyaseten sebeplenme işini Ak Saraylı Büyük Usta’dan önce 1950’de iktidara gelen Menderes keşfetmiştir. Zaten kutlama işi onun devr-i iktidarında moda oldu.
O zaman Halil İnalcık başbakana koştu. İşin aslını anlattı:
“Biz İstanbul’un fethini yanlış tarihte kutluyoruz. 29 Mayıs diye bildiğimiz tarih eskinin Jülyen takvimine göreydi. Fetihten otuz sene sonra, yani 1582’de dünya Gregoryen takvimi kabul etti.
Jülyen takviminin her 128 yılda bir gün hata yaptığı anlaşıldı. Bunun için de yeni takvime geçilirken eskisine on gün ilave edildi. Buna göre İstanbul’un fetih günü 7 Haziran’dır.”

***

Halil İnalcık Hoca ihtimal ki bunları anlatırken, Başbakan Menderes içinden bir sonraki parti toplantısında neler konuşacağını planlıyordu ve hocayı dinler gibi yapıyordu.
Adnan Menderes’in hocayı nasıl atlattığını bilmiyoruz. Ancak konuyla hiç ilgilenmediği kesindir.
Siyasi iktidar sallamadığı için de 1926’den beri Gregoryen takvimle işleyen bu ülkede İstanbul’un fetih günü, beş yüz sene önce kullanımdan kalkan Jülyen takvimine göre kutlanmaya devam etti.

OKUL MÜSAMERESİ GİBİ

Haberin Devamı

Fetih gününü “siyasi fırsata” dönüştürme gayreti içindeki iktidarlar da geleneği devam ettiriyor.
Her yıl 7 Haziran yerine 29 Mayıs’ta celallenip, makam araçlarını surlara doğru sürüyor. (Attan düştüğümüzden beri motorlu araçları tercih ediyoruz.)
Bu sene daha bir itina etmişler. Şekle abanıp, olayı kostümlü baloya çevirmişler. Allah, Ampul Partili kullarına sanat ve estetiği haram kıldığından iş “tarihi canlandırma” yerine ortaokul müsameresine dönmüştü.
Görüntülere şöyle bir baktım. Ak Saraylı Büyük Usta’ya esas duruş gösteren yeniçerilerin bıyıkları çakmaydı ve düştü düşecek gibi duruyordu. Kafalarında ise “barata” denen yeniçeri başlıkları vardı.
Bu başlık Hacı Bektaş geleneğinden ve ocağından doğmuştur. Bu keçe başlığın ön kısmına “börk” arkadan sarkan kısmına “yatırma” denir.
Bizimkilerin Kırmızı Beyaz çizgileriyle Antalyaspor formasını andıran börkü modacı Nur Yerlitaş tarafından tasarlanmış gibiydi. Ya eskinin yeniçerileri koca kafalıydı veya yeni nesil yeniçerilerin kafası küçüktü. Çünkü o börkler bol gelmiş, çocukların burunlarına kadar inmişti.
Müsamere bıyıklı yeniçeriler önlerinden geçeni görebilmek için başlarını arkaya yatırıyorlardı. O börklerin önüne birer göz deliği açmadıklarına da şükrettik.

***

Haberin Devamı

Herkese börk yetmediğinden, arka sıradaki Osmanlı askerlerinin başına kırmızı külah geçirilmişti. Kenarları pamuğa benzeyen beyaz konturla çevrilmişti.
Böylece yeni nesil yeniçerilerine “İstanbul’un fethedilirken sponsorumuz Noel Baba’ydı” havası verilmişti.
Yenikapı mitingindeki “tarihi canlandırmalar” gerçeğine uymasa da sinemacı diliyle “komedi dalında” büyük başarı kazanılmıştı.
Bir de tarihi tutturabilseydik... Törende bir tane resmi bile kullanılmayan Fatih Sultan Mehmet’in bile hoşuna gidecekti.

Yazarın Tüm Yazıları