Doğayla özdeş hükümet lazım

ŞUURLU tüketici Sunay Bey’in internet üzerinden gönderdiği mektubu okuyunca ticari haydutluğu nasıl “milli meslek” haline getirdiğimizi daha iyi anladım.

Haberin Devamı

Sunay Bey piyasa gözlemlerini anlatmaya “çakma havyara” rastladığı lüks marketten başlıyor.
Marketin raflarında gözüne ilişen şey, tenekeden yapılma tipik bir Rus havyarı kutusudur. İngilizce “Chaviar” yazılı kapağın üzerinde bir de mersinbalığı resmi vardır.
Resmin altında da İngilizce olarak “Orijinal Rus Ürünü” açıklaması yer almaktadır.


* * *


Sunay Bey’in soruları üzerine tezgâhtar ürün hakkında bilgi verir. Havyar Rusya’dan ithal edilmiştir, komşudan geldiği için bu kadar ucuzdur.
Tezgâhtarın hesap etmediği Sunay Bey’in okuma-yazma bildiği ve okuduğunu anlamasıdır. İthal olduğu iddia edilen havyar kutusunun altındaki etikette şöyle yazmaktadır:
“İçindekiler: Okyanus balık bulyonu (uskumru), Tuz, Zeytinyağı, Pektin E211, Sodyum benzoat. E202, Potasyum Sorbat, Doğal renk E153.”
Etikette yazılan teknik açıklamanın tercümesini de ben yapayım:
“Uskumru balığını aldık, minik parçalara ayırdık. Siyaha boyayıp koruyucu kimyasallarla havyar tanesi gibi parlattık. Görmemişlere havyar niyetine kakalıyoruz. Afiyet olsun!”

Haberin Devamı


DOĞAYLA ÖZDEŞ


Ara başlık niyetine kullandığımız bu iki kelime “milli meslek” haline getirdiğimiz ticari haydutluğun sihirli sözcükleridir. Bir ürün için “Doğayla özdeş” dendi mi akan sular durur.
Aynı markette “zencefilli gazoz” da varmış. Amerikalı çocukların o gazozu çok sevdiğini filmlerden biliriz. Bizimkiler de heveslenip aynı gazozdan üretmişler.
Yapay kimyasalı içine katıp gazoza zencefil tadı ve rengi vermişler. İmalatında sahtecilik var ama açıklaması samimi: “Doğayla özdeş gazoz”.
Sunay Bey gözlemlerini aktarmaya devam ediyor:
“Bizim semtteki çiçekçi serada gül yetiştiriyor. Satışa hazır hale gelenlerin üzerine kimyasal koku sıkıyor. Al sana doğayla özdeş gül.”
Kazıklananlar sadece insan kısmı değil, şair ruhlu bülbül de oyuna getirilmiş oluyor.
“Hazır mantı” şu aralar moda oldu. Güya Kayseri’de bu işin beceriklisi ev hanımlarına yaptırıp İstanbul’a getiriyorlar. Meraklısına korunaklı paketler içinde servis ediyorlar.
Sunay Bey’in bahtına da kapısında “Kaşıkla” tabelası asılı bir yer düşmüş. “Kaşıkla” sözcüğündeki “ş” harfinin aslında “z” diye okunduğunu bilememiş. İki kutu mantıyı alıp eve getirmiş, derin dondurucuya koymuş. Bir ay sonra da akıllarına düşünce çıkarıp yemeye niyetlenmişler. Bakmışlar ki mantı acılaşmış.


* * *

Haberin Devamı


Bozulan mantının içinde olması gereken et değil. Et derin dondurucuda bozulmaz. Bozulan “et niyetine” mantının içine konan “soya kıyması”. Tüketici ne bilsin orijinal Kayseri mantısı diye satılan nesnenin içinde et kullanılmadığını.
Mantıdaki acılık, üzerine sıkılan azot gazından geliyor. “Raf ömrü uzun olsun, Allah bahtına göre müşteri versin” deyip paketleme aşamasında basmışlar azotu mantıya. Kayseri işi olmaktan çıkıp “doğayla özdeş” mantı olmuş.
Bu “azotun” soygun düzenindeki adı “gıda gazı” oluyor. Aklınıza ne gelirse, raf ömrünü uzatmak için basıyorlar.


ERİK GİBİ ÜZÜM


Teee Şili’den getiriyorlar. Ulan bu üzüm plastikten mi de hiç bozulmuyor. Şili’den topla, toptancıya ver, gemilere yükleyip dağıtsın. Türkiye’ye gelsin. Marketlerin buzhanelerinde haftalarca durup tezgâhta dipdiri, kütür kütür görünsün.
“Stokinin” denen nesneyi neye basarsan bas kütür kütür görünür. Rahmetli Aysel Gürel’e sağlığında bassaydın o da kütür kütür görünürdü.
“Stokinin” ne derseniz büyüme hormonu. Bu hormonu yiyen çocuklar daha ergenlik çağında kıllanmaya başlıyor. Anası da kime çekti bu velet diye kara kara düşünüyor.
Adana’da soğutması olmayan tankerlerle süt toplayan kamyoncular, ürününü nasıl bozulmadığını “Abi tankere iki bardak hidrojen peroksit döküyorum. Süte bir şey olmuyor” diye anlatıyor.
Hidrojen peroksit dedikleri, kadınların saç rengini açmak için kullandıkları bir kimyasal. İçine karıştığı sütün bakterilerini öldürüp, onu doğayla özdeş hale getiriyorlar.


* * *

Haberin Devamı


Hükümet kurulmadı diye canınızı sıkmayın. Kurulacaktır. Bu yaratıcılık(!) eninde sonunda siyasete de el atacaktır.
İçine hem “stokinin” hem de “hidrojen peroksit” katılacağından “yeni hükümet” hem parlak duracak hem de raf ömrü Ak Saraylı Büyük Usta’nın istediği kadar uzun olacaktır.
Doğayla özdeş “yeni hükümeti” tüketici heyecanı ile bekliyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları