Bize sıkı bir görsel yönetmen lazım!

ÜNİVERSİTELİ Özgecan’ın öldürülmesiyle Türkiye’nin gündemine oturan “kadına şiddet” ülkeyi bir haftadan fazla diken üstünde tuttu. Ahaliden @MuzaChe rumuzlu bir vatandaş o günleri üç cümlede özetlemişti:

Haberin Devamı

- Rezilin biri ceylan gözlü kıza tecavüz edip öldürdü.
- Biri buna kızıp “Katil yönetici, hırsız yönetici” diye bağırırken tutuklandı.
- Savcı tutuklanan adama “Cinlere inanmıyor musun?” diye sordu.

* * *

Biz tam “cin bahsinde” derinleşmek için Google’da mesai yapıyorduk ki Süleyman Şah Türbesi, hükümet adamlarına ağır gelen gündemi değiştirdi.
Kürt örgütü YPG’nin gündemin değişeceğinden iki gün önce haberi oldu, örgütün basın sorumlusu “Sizin hükümet buralarda yine bir işler karıştırıyor” deyip üstüne vazife olmayan bir tweet attı.
Fuat Avni’yi bir türlü bulamadıkları için Uzun Boylu Sevgi İnsanı’nın gözünden düşen maaşlı Ak Troller, bu tweet sayesinde kendilerini affettirme fırsatını ele geçirdiler.

HESAPLAR TUTMADI

Ak Troller, iddia sahibine “Şerefsiz” sözcüğü ile başlayan hakaret cümleleri saydırırken, bizim tanklar sınırdan içeri girmeye çoktan başlamıştı. F-16 takviyeli konvoyun hedefi, otuz kilometre içerideki Süleyman Şah Türbesi’ydi.
Necdet Özel Paşa ve Davutoğlu ise harekâtı uydudan izliyorlardı. Paşalar yanlarına oturmuştu. Kurmay albaylar, arkalarında esas duruş gösteriyordu.
Genelkurmay Başkanı, üniformasının üzerine haki renkli “anne örgüsü” bir süveter giymişti. Şapka yerine bir de yün örgüsü başlık taksa “operasyon kıyafeti” dört dörtlük olacaktı.
Kendisine “Gölbaşı’na balık tutmaya gidecekmiş süsü vereceğinden” başkentteki yabancı ajanların aklına o gece Suriye’ye dalacağımız gelmeyecekti.
Başbakan ise takım elbiseliydi. “Operasyonu iyi yönetemedi” demesinler diye gözünü haritadan ayırmıyor, adeta stratejik derinliği harita üzerinden hesaplamaya çalışıyordu.
Arada bir paşalara “Türk bayrağının dikileceği yeri” soruyordu.

* * *

Haberin Devamı

Bayrak çok önemliydi. Amerikalı askerlerin İwo Jima Adası’nda yaptıklarını bizim çocuklar da yapacaktı. İwo Jima okyanusun ortasında yirmi bir kilometrekarelik küçük, volkanik bir adaydı ve burada 21 bin Japon askeri vardı.
Amerika 110 bin askerle adaya saldırdı. 6 bin 821 ölü verdi. Buna karşılık 21 bin Japon’dan sadece 216’sı esir olup kurtuldu, gerisi siperlerinde ölmüştü.
Çatışmalardan sonra bir savaş muhabirinin isteği üzerine beş Amerikan askeri bir tepeye bayrak dikmeye çalışıyorlardı.

Haberin Devamı

İWO JİMA’DAKİ GİBİ

Çalışıyorlardı, diyorum çünkü savaş muhabiri çekilen resimleri bir türlü beğenmediği için aynı işlemi defalarca tekrarlattırıyordu.
Sonunda savaş muhabiri tatmin oldu ve o kanlı İwo Jima savaşlarını temsil eden “bayrak dikme fotoğrafı” tarihe geçti.
Fotoğrafı yaratan reji o kadar mükemmeldi ki Hollywood, o karenin belleklerde bıraktığı derin iz sayesinde İwo Jima filmlerine doyamadı.
İşte Süleyman Şah Türbesi Operasyonu’nda kısmet olsaydı, İwo Jima’daki bayrak dikme olayı tekrarlanacaktı.
Lakin çekilen fotoğraf İwo Jima’daki hissiyatı vermedi. Bırakın hissiyatı, fotoğraf olarak bile başarılı değildi. Bir kere Suriye toprağı tabak gibi düz olduğundan, tırmanılıp bayrak dikilecek bir tepe yoktu.
Ayak altında yatan yüzlerce düşman ölüsü hiç yoktu.
Çekilen fotoğraf da haliyle “kadastro çalışması yapılacakmış da bayrak o sebepten dikiliyormuş” gibi çıktı.
O kadar emek, fedakârlık, algı çalışması heba olup gitti.

* * *

Haberin Devamı

Süleyman Şah Vakası göstermiştir ki hem ordunun hem Ampul Partisi’nin iyi fotoğrafçılara ve görsel yönetmenlere ihtiyacı var.
Aklıma Ampul Partisi’nden adaylığını koyan İbrahim Tatlıses geliyor. Eğer Tatlıses siyasete kazandırılırsa, bizim de İwo Jima filmi çeken bir Clint Eastwood ayarında yönetmenimiz olur.
Neresinden bakarsan bak, K.O.Z. filminden daha iyi bir koz!

Yazarın Tüm Yazıları