Ahalinin fikri başka yerlerde

Haberin Devamı

KÖŞE yazarı esnafından biri olarak en rahat ettiğim günler, siyaset yazdığım günlerdir. Bu mesleğe girdiğimden beri yazarım, söylerim.
Yazarlığın daha kolay bir dalı yoktur.
Ne yazarsan yaz, gider. Sedat Ergin ruhsat verse, siyasi konular üzerine elli-altmış tane risaleyi bir gecede yazar, yazıişlerine bırakırım. Bir risalede “A” dediğime öbüründe “B” derim, yazıişleri duruma uyanı kullanır ben de günlerce kaytarırım.


* * *


Sabah akşam siyaset yazan köşe yazarından daha sefili de televizyonda “siyaset üzerine” program yapma işidir.
Her iki taraf da habercilerden beslenir. Yük muhabirlerdedir, yağmacıların olur. Misal bizim Ankara bürodan Deniz Zeyrek arkadaşımız bir haber patlatır. Konuyu ilginç bulan kırk köşe yazarı aynı anda haberin üzerine atlar. Her birisinin elinden iki endaze makale çıkar.
Köşecilerden sonra sıra televizyonculara gelir. “Aha günün konusunu bulduk” deyip kimi buldularsa ekrana çıkarırlar.

BELGESEL GİBİ

Haberin Devamı

Hazır habere köşe yazarı ile televizyoncunun işbirliği “hayvan belgeseli” tadındadır. Aslanların bir zebrayı kıstırıp hakladıklarını düşünün. Onlar karnını doyurunca sıra kenarda bekleyen sırtlanlara, akbabalara gelir. Kimi kalan eti yer, kimi derisini kapar, kimi kemiğini alıp götürür.
Karıncası, b..böceği, tırtılı bile gelip leşten hakkını alır. Bir bakmışsınız ki bir tonluk zebradan bir kıymık kalmamış. Muhabir milletinin bin bir emekle çıkardığı haberin akıbeti de budur. Köşecisi, televizyoncusu üzerine üşüştüğünde geriye kıymık kalmaz.
Siyaset yazma işini “kolay” bulmam bu sebepten. Niyet siyaset yazmak olunca, üzerine binecek bir leş muhakkak bulunur. Peki, siyasi yazıyı ahali ne kadar sallıyor acaba? “Koalisyon kurulacak mı?” sorusunu kendine veya bir başkasına sorduktan sonra, konuya altmış saniye odaklanacak beyinlerin oranı yüzde elliyi geçer mi?
Bu sorunun cevabını ararken önce dönmeli, her akşam birkaç kanalda birden yayınlanan, iftar sonrası programlara bakmalı. Ahalinin nabzını hocalardan hangileri, Nihat Hoca mı, Mustafa Hoca mı, Fatih Hoca mı tutuyor, ekrandan öğrenmeli.


* * *

Haberin Devamı


Benim köşecilerim koalisyon ihtimalini didikleye dursun, vatandaş canlı yayında “ulemadan bellediği” hocaya soruyor:
“Sevdiğime kavuşmak için rabbime dua ediyorum. Benimle ilgilenmeyen erkek de kendi sevdiğine kavuşmak için dua ediyor, kimin duası kabul edilir?”
Nihat Hatipoğlu bu sorudan nasıl bir cevapla kurtuldu bilmiyorum ama bir başkası daha beterini dayıyor:
“İki evlilik yapan ve eşleri eceli ile ölen biri ahirette hangi eşiyle birlikte olacak?”
Buyur buradan yak. Sorunun özünde, medeni kanun sorgulanıyor. Çokeşliliğe izin vermeyen medeni kanunun öte dünyada geçip geçmediği merak ediliyor.

KURBAN FİYATI

Show TV’de milleti imana getirmek için gayret eden Mustafa Hoca’ya gelen soru hepsinden karmaşık.
Kadıncağız kendini her gece döven hayırsız kocasının ölmesi için dua ediyormuş. Hatta, ölürse kurban keseceğim sözü bile vermiş. Adam da ölüvermesin mi? Şimdi kadıncağız derin merak içinde.
“Bu durumda kurban kesmeli miyim?” diye soruyor.
Hoca “Kesmelisin” dese Allah’ın mesuliyeti ağır meleği Azrail, kiralık katil durumuna düşecek. “Kesme” dese dua müessesinin ağırlığı kalmayacak.
Benzer bir soru da öldürülen babanın intikamına dair. “Babamızı vuranı vurdursak, bunun babamıza zararı olur mu?” denmiş. Yani öte yakada babamıza “cinayet azmettiricisi” muamelesi yapılır mı demeye getiriyor.
Siyah-beyaz keskinlikteki dini kuralların “gri alanlarını” arayanlar da var. Adam hayatında hiç namaz kılmamış olan seksen yaşındaki babasının raporunu veriyor.
Babası gidip imama “Sana para vereyim, benim yerime namaz kıl” demiş. Acaba uygun olur muymuş?


* * *

Haberin Devamı


Vatandaşın ilgilendiği gündem bu. Haydi bakalım, gözünüz yiyorsa bunlar üzerine de yazı yazıp tartışma açın.

Yazarın Tüm Yazıları