Ağız susar vücut söyler!

Futbolcuların sahadan çıkış halleri, vücut diliyle söyledikleri işin başında ‘zapta, rapta’ alınmalı. Mukavelelerine ‘olmazsa olmaz şartlardan biri olarak’ geçirilmeli. Karşılığı da para cezası olmalı.

Haberin Devamı

Bizdeki teknik direktörlerin işi zor. Hem ‘laf anlamamak için yemin etmiş’ futbolculara bir şey öğretmek için yırtınacaklar.

Hem de hiçbir ciddi sorumluluğu olmayan, cebine giren paraya bakıp kendini ‘yaradılış harikası’ sanan yöneticilerin egosunu idare etmeye çalışacaklar.

Bunlar yetmeyecek. Cebinde harcayacak 100 lira parası olmadığı halde, kulüplerin 5-10 milyon dolarlık transferlerini sorgulayan medya leşgerleri ile uğraşacaklar.

Bunların hepsini becerdiler diyelim. Sırada seyirci var.

Çalışmaya geldi mi “Ne iş olsa yaparım abi” diye boyun büken, iş tuttuğu takıma geldi mi “Kursunu görmedim ama bu işi dünyanın en iyi hocalarından daha iyi bilirim” diye diklenen 90 Ay Kü (IQ) ortalamalı seyirci. ‘Laf anlamaz ormancının’ daha da laf anlamazı.

Haberin Devamı

***

Her maçta değilse bile iki üç maçta bir yaşanan türden bir gerilim var.

Teknik direktör oyuncusunu değiştirmek istiyor.

Tabela kalkıp işaret veriliyor.

Oyundan çıkması istenen futbolcu bir afrayla tafrayla kenara doğru yürüyor.

Lig TV’nin kameramanları işin ilmini kapmış.

Futbolcu sahadan çıkarken, en az iki kamera ona kilitleniyor. Her hareketi görüntülenirken, çıkan futbolcunun ‘vücut dili’ okunmaya çalışıyor.

KÜFÜR EDER GİBİ

Çıkan futbolcunun edep teknesini yalamamış ‘vücut dili’ sahalı terk ederken neler söylemiyor, neler?

“Ben senin gibi teknik direktörün...”

“Senin yöneteceğin takım bu kadar olur...”

“Sen ne anlarsın benim gibi futbolcudan...”

“Şimdi mi aklına geldi adam değiştirmek?”

Vücut diliyle seyirciye verilen mesajı çoğalt, çoğalatabildiğin kadar. Seyircinin algısı o mesajları alırken ikiyle, üçle çarpıyor zaten.

Hele bir de maç istenildiği gibi bitmemişse, işte o zaman yandı teknik direktör namındaki şahsiyet.

Gazetecilik gibi ‘tarafsızlık’ gerektiren işi yapmaya saşlarken, tuttuğu takımı savunmak için yemin etmiş köşe yazarları sırada.

Her biri kamu davası açan savcılar cevvaliyetinde.

Yazdıkları iddianame de onların köşe yazıları oluyor.

‘İmparatore’ gibi sırtını sarayların en akına dayamamaşısan, 800 bin liralık maaşınla meslektaşlarını psikolojik olarak ezememişsen, spor muhabirleri üzerinde her türlü sindirme eylemini uygulayıp, uzmanlık kazanmamışsan dayanamazsın.

Haberin Devamı

Köşe yazısı kılığına girmiş o ‘iddianameleri’ kaldıramazsın. Bir hafta, iki hafta, üç hafta. Eninde sonunda kelleni, IŞİD infazcısı iştahıyla koparırlar.

***

Sahadan çıkan futbolcunun vücut diliyle söylediklerini bu yüzden önemsiyorum.

Sonu infazla biten her türlü şenaatin başı o vücut dilidir.

Futbolcu sahadan çıkarken elini kolunu sallayarak, formasını atarak, su şişesini tekmeler, sarılmak isteyen arkadaşını itekler. Bir şekilde işaretini verip, birilerini tetikler.

NE DUYGUSU BU?

Profesyonel futbolcu kulübüyle bir iş akdi yapıyor ve bunun karşılığında hiçbir sektörde verilmeyen parayı alıyor.

Yani bir çalışandır o.

Teknik direktörü ise amiri, müdürü.

Haberin Devamı

Bankada çalışan biri ‘kafam bozuk’ deyip evrağı amirinin yüzüne atamaz. Müdürüne içerleyen trafik polisi, gelip geçen arabaları tekmeleyip, trip yapamaz.

Sahnedeki oyuncu, rejiye öfkelenip çeketini ön sıradakilerin üstüne fırlatamaz.

Yaparlarsa ‘deli’ derler, ‘dengesiz’ derler.

Hepsinden çok kazanan ve hiçbiri kadar vergi vermeyen futbolcu ise, bunların hipsini birden yapar, akabinde ‘duygusal’ ilan edilir.

“Bizim futbolcumuz duygusaldır!”

Televizyon ekranlarından, gazete sayfalarından yapılan bu safça savunmanın gerçek karşılığı “Bizim futbolcumuz geri zekâlıdır” olarak anlaşılmalıdır.

Amatör sporcu sinirlenebilir, trip yapabilir. Halı sahada top oynayanlar birbirlerine kapris yapabilirler.

Haberin Devamı

Çünkü kendilerini ifade edecek başka bir seçenekleri yoktur.

Senede bir, iki milyon lira veya Euro kazananların böyle bir hakkı olamaz.

Mersin maçında ‘sahadan çıkarılma şovunu’ izlediğimiz Fenerli Diego gibi yılda 8-9 milyon liraya para demeyenler, oyundan alındıklarında trip yapamazlar.

Yapanı mazur göremeyiz.

Yapanı “Bizim futbolcumuz duygusaldır!” diye şapşal sepet savunan çıkarsa, bana da “Olaya böyle bakan spor yazarımız veya televizyon yorumcumuz gerzektir” diye tespit yapma hakkı doğar.

***

Yılda reklam ve sponsorluk geirleriyle birlikte 80-90 milyon Euro kazanan Messi, Ronaldo sahadan çıkarken trip yapmıyor.

Bizdeki cebi yeni para görmüş ‘Norveç köylüsü traşlı’ varoş çocuğu, trip yapabiliyor.

Haberin Devamı

Hocasını ahlaksızca seyircinin ağzına atarken, medyadaki abileri de “Bizim futbolcumuz duygusaldır!” deyip onu savunuyor.

***

Kıssadan hisse: Akıllının ayıp saydığı ile ahmak övünürmüş!

Yazarın Tüm Yazıları