Adam olmayacak çocukların listesi

Baştan altını çizeyim. Söyleyeceklerim, futbolu seven ve yıllardır onunla yatıp kalkan bir meraklının bireysel gözlemidir ve hiçbir şekilde “uzmanlık iddiası” yoktur. Ne mi söyleyeceğim? Futbolun “bana göre” umutsuz vak’alarından bahsedeceğim.

Haberin Devamı

Çocuk yaşta “süper yetenek” diye mercek altına alıp, yirmi dokuz yaşına kadar “ha oldu ha olacak” diye beklediğimiz garip traşlı yiğitlerden bahsetmiyorum.

 

Bir Mehmet Güven için on küsur senemizi yedik. Taraftar olarak iyi gün görmedik.

 

Beşiktaş’ın elinden çıkma Muhammed’i hatırlıyor musunuz? Türkiye’de keşfedilen Maradona diye takdim edilmişti.

 

TV kameramanları çocuğun başına dikildi, oğlan ayağında omuzunda top sektirirken görüntülerini alıp, seyredenlere “maşallah” dedirttiler.

 

***

 

Oğlan güdüktü, ailesinde bir elli beşi geçen erkek yoktu.

 

Haberin Devamı

“Varsın olsun, Messi de güdük değil mi?” diye omuz salladık.

 

Doktorlar bastılar iğneyi oğlana, tıbbın gayreti ile boyunu bir altmışa getirdiler.

 

Hayrını gören olmadı, Muhammed geçen haftaya kadar Belçika’nın bir ikinci lig takımında kiralıktı ve on bire bile giremiyor.

 

Küme düşmemeye oynayan takım Muhammed’i geçen hafta kovdu.

 

ERNESTO SOSA

 

Elimizde yerli futbolculardan “umutsuz vak’a” olarak bir Emre Çolak kaldı.

 

Her sezon, her ay hatta her hafta ondan patlama bekliyoruz ama çocuk “bana güvenmeyin” deyip direniyor.

 

Hamza Hoca’dan boşalan yere Mustafa Denizli’nin geleceği söyleniyor.

 

Doğru çıkarsa bu Emre’nin hakkından o gelir.

 

Benim bildiğim Mustafa Denizli bodur futbolcudan hiç haz etmez.

 

Haberin Devamı

Maradona olsa, takımdan göndermenin yollarını arar.

 

Ben Emre’nin yerinde olsam sabah akşam namaza durur “Mustafa Hoca olmasın da kim olursa olsun Allahım” diye dua ederim.

 

Olmayacağı baştan belli futbolcular seyirciye çok çektirdi.

 

Bir de yabancı diyarlardan transfer edilip getirilen ve bir gıdım ileriye gidemeyenler var.

 

Ben bunlardan kendime göre bir liste düzdüm, en başına da Beşiktaşlı Sosa’yı koydum.

 

Bu Jose Ernesto Sosa’da tuhaf bir şey var.

 

İnanılmaz yetenekli, kapasitesi yüksek, futbola yatkın bir oyuncu.

 

Arjantin milli takımına kadar da yükselmiş ama maç içinde hep bir yanı eksik kalıyor.

 

Hiçbir kritik hareketi “yüzde yüz doğrulukta” yapmıyor. Hep bir “tık” aşağıda veya yukarıda.

 

***

 

Haberin Devamı

Diyelim ki Sosa gol pozisyo-nuna adam sokacak, onun içinde ayağa isabetli pas atması lazım.

 

Sosa o topu ya bir iki metre öne atıp, arkadaşı ile rakip futbolcuyu “kafa kafaya” getiriyor.

 

Yahut o top arkadaşının yarım metre, bir metre gerisine düşüyor.

 

Oğlan dönene kadar bir saniye kaybediyor, dolayısı ile pozisyon bozuluyor.

 

Kaleye şut atarken de öyle. Ya erken vuruyor ya gecikiyor.

 

Bu farklar da belki yarım saniyeden kısa ama “bir tık” dediğimiz etkiyi yaratıyor.

 

Son Sivas maçından sonra tümden umudumu kestim, bu Sosa bundan fazla olamaz.

 

DIEGO DA ÖYLE

 

Fener’in Diegosu’ndan söz ediyorum.

 

Diego da hep bir “tık” aşağıda veya yukarıda, tarifine girenlerden.

 

Haberin Devamı

Küçücük bir zaman ayarı yüzünden alkışla ıslık arasında gidip geliyor.

 

Fener’in takıma sonradan kattığı Milan Mitroviç de benim bünyede benzer bir etki yaptı.

 

Koşuyor, Ferrari gibi adam geçiyor, sonra ne oluyorsa artık, kendi düzenini kendi bozuyor.

 

“Zaten sonuna kadar gidebilseler” diye gireceksiniz lafa.

 

“O zaman da bizim ligde işleri ne?”

 

Son zamanlarda Beşiktaşlı Olcay’ı da listeme almak için ciddi ciddi düşünmeye başladım. Bana göre onun problemi başka.

 

Belki satrançta dünya şampiyonluğuna oynayabilecek zekâsı vardır ama “futbol zekâsının” 80 IQ civarında olduğu kesin.

 

Elinin altında 20 IQ daha olsa Olcay Avrupa’nın her takımında oynardı.

 

***

 

Haberin Devamı

Galatasaraylı Burak’ı tartışmak bile istemiyorum.

 

Çünkü ne dersem diyeyim çocuğun kalbi kırılacak.

 

Allah sağlık, mutluluk versin.

 

Onun futbolu bırakmasını beklemekten başka çarem yok.

 

Öte yandan Beşiktaşlı İsmail’i keyifle seyrediyorum.

 

O ağır sakatlıklardan sonra böyle dönebilmesi futbol mucizesi.

 

Beşiktaş’ın sol kanadında gizemli bir şey var galiba.

 

İbrahim Üzmez de iki kez dizlerini dağıtıp, futbola geri döndü, o sol kanatta mucizeler yarattı.

 

Belki de umut veren çocukları “Beşiktaş’ın o sihirli sol kanadına” staj için göndermek lazım.

Yazarın Tüm Yazıları