Mültecilerin sığındığı bir beldeden insanlık manzaraları

MENENJİTE yakalanmış bir çocuk hiç görmemiştim.

Haberin Devamı

KIZILTEPE/MARDİN

Odanın ucundaki yer döşeğinde kımıldamadan yatıyordu. Bakışları sabit bir şekilde tavana yönelmişti. Gözlerinde hiçbir hareket yoktu. Odada kaldığım on dakikaya yakın süre içinde beni fark edip fark etmediğini anlayamadım.
Mültecilerin sığındığı bir beldeden insanlık manzaralarıÜç yaşındaki Halid, ailesiyle birlikte bir buçuk yıl önce Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinin hemen karşısındaki Serekaniye’den Türkiye’ye göç etmişti kasabanın günlerce bombalanmasının ardından. Annesi, babası ve üç kardeşiyle önce Ceylanpınar’daki mülteci kampına gitmişler, ancak burada Halid’in menenjit (beyin zarı iltihabı) hastalığına yakalandığı ortaya çıkmış. Gönderildikleri Diyarbakır’daki hastanede tedavide sonuç alınamayınca, aile çocuğu alıp Kızıltepe’nin Şenyurt beldesine gelmiş.
Şenyurt, Mardin’in Suriye’ye açılan iki kapısından birinin bulunduğu iki bin nüfuslu küçük bir yerleşim merkezi. Halid’in ailesi, burada sınırdaki demiryolu istasyonunun iki sokak arkasındaki bir köy evinin kiraladıkları küçük bir odasında kalıyor. Bu odaya ayda 100 lira kira ödüyorlar. Göç etmeden önce Suriye’de kasaplık yaparak geçimini sağlayan ailenin reisi Şiar, şimdi Şenyurt’ta günlük işlerde çalışıyor. Günde 20 lira yevmiyeyle çalıştığını ama her zaman iş bulamadığını anlatıyor, “Bazen 10 gün oluyor, iş olmuyor” diye konuşuyor.

***

Şenyurt, Suriyeli mülteciler sorununun boyutlarını mikro ölçekte görmek bakımından önemli bir gözlem noktası. Şenyurt’ta kısa bir tur atmak bile işin ciddiyetini anlamak açısından yeterli.
Sınır kapısına bakan istasyonun arkasındaki parkta Suriye’ye dönüş yapmak üzere bekleyen çocuklu kalabalık bir aile dikkat çekiyor. Geçiş saatini kaçırdıkları için ertesi sabaha kadar burada beklemek zorundalar.
Demiryoluna geldiğimizde karşımıza çıkan askerlerle konuşurken Suriyeli bir küçük çocuk yanımızdan ayrılmıyor. Suriye’den tek başına göç etmiş ve şimdi sınırda tek başına yaşıyor. Adı Ahmet. Babasının hayatta olmadığını, annesini de savaşta kaybettiğini söylüyor. Savaş onu Suriye’den Şenyurt’a sürüklemiş. Çevrede yaşayanlar bakıyor kendisine.
Arka sokaktaki bir evin giriş katında çarpıcı bir insanlık öyküsü bizi bekliyor. Hemşire Nadire Demircan, dört çocuklu bir Suriyeli aileye evinde bakıyor. Evin bir odasını onlara vermiş. Evdeki yaşam alanlarını ayırmak için pratik bir çözüm bulmuş. Konukların kaldığı odayla kendi ailesinin kaldığı bölümü ayıran koridora tahta bir paravan yerleştirmiş. Paravan iki aile arasındaki sınırı çiziyor.
Demircan “Yolda açıkta öyle oturuyorlardı. Üç gün arka arkaya onları orada öyle gördüm, sonunda ‘Gelin burada kalın’ deyip eve aldım onları. Dört biz, altı onlar on kişi olduk. Evde pişen yemeği paylaşıyoruz. Biz onlara kapımızı değil, gönlümüzü açtık” diye konuşuyor. Konuk Muhammed sorularımızı yanıtlarken, eşi Leyla da kendisini dinliyor. Muhammed, “Açlıktan buraya geldik. Çok akrabamız öldürüldü” diye konuşuyor. Kürtçeden çeviriyi Nadire Demircan yapıyor.
Koridordaki paravan aileler arasındaki sınırı çiziyor ama iki ailenin çocukları arasında sınırlar çoktan aşılmış. Yine de tek tük sorunlar çıkmıyor değil. Demircan, “Bizimkiler oyuncaklarını vermek istemiyorlar” diyor.

***

Savaş nedeniyle yerinden yurdundan olmuş bu insanlar başka bir ülkenin toprağında çok zor koşullarda, hatta sefalet koşullarında yaşamayı, savaş ve açlık seçeneğine tercih ediyorlar.
Muhammed ailesiyle başını sokacak bir ev bulabildiği için şanslı ama onun gibi dört çocuğu ve eşiyle gelen Fahreddin derme çatma bir çatısı olan, yan tarafları açık depo gibi izbe bir yerde kalıyor. Aile buradaki yer yataklarında geceliyor. Üst başları tasvir edilebilecek gibi değil. Fahreddin, “Açtık, buraya geldik. Bu köydeki insanlar bize bakıyor” diye konuşuyor.
Dikkat çekici nokta, çevrede çok sayıda kamp bulunmasına karşılık, mültecilerin çoğunun kamp ortamına girmektense bütün zorluklarına, açıkta kalma tehlikesine rağmen kasaba ya da köylerde çalışarak ayakta kalmayı denemeleri.
Şenyurt’un bağlı olduğu Kızıltepe ilçesinde 24-25 bin dolayında mültecinin yaşadığı tahmin ediliyor. İlçenin nüfusunun 225 bin olduğu dikkate alınırsa, bu bir hayli yüksek bir sayı. Mardin’in toplamında ise mültecilerin sayısının 60 bin dolayında olduğu tahmin ediliyor.
Türkiye’de kampların dışında yaşayan Suriyeli mültecilerin toplamı ise 1 milyona ulaşmış durumda. Hepsi Türkiye’de ayakta kalmaya, yeni bir hayat kurmaya çabalıyor.
Zamanının çoğunu demiryolu istasyonunun orada oynayarak geçiren, buranın maskotu haline gelmiş olan Ahmet de buna dahil. Halid’in hayata tutunup tutunamayacağı ise belli değil.

Haberin Devamı

NOT: Menenjit hastası olan Halid’in durumunu cuma akşamı Mardin Valisi Mustafa Taşkesen ve Kızıltepe Kaymakamı Erdoğan Turan Ermiş’e aktardım. Halid, cumartesi sabahı evine giden bir doktorun gözetiminde ambulansla Kızıltepe Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Hastalığının ileri bir devreye girmiş olduğu anlaşılıyor. Dün akşam kaymakamlıktan verilen bilgiye göre, muhtemelen Ankara’daki bir hastaneye gönderilecek.

Yazarın Tüm Yazıları