AYM’nin Balyoz kararındaki oybirliğinin önemi

RESMİ Gazete’de 5 Mart 2014 tarihinde yayımlanan Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü değişikliği, mahkemenin geçen çarşamba günü Balyoz davasında verdiği karara kadar uzanacak önemli bir düzenleme getiriyordu.

Haberin Devamı

Bu değişiklik öncesinde bireysel başvuru talepleriyle ilgili kararlar Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “Bölüm” diye adlandırılan iki kurulu tarafından veriliyordu. Oysa bu değişiklikle -bazı durumlarda- bireysel başvuruların bölümler yerine doğrudan 17 üyenin bir araya geldiği Genel Kurul’a götürülmesinin önü açılıyordu.
Örneğin, “konunun niteliği itibarıyla Genel Kurul tarafından karara bağlanmasının gerekli görülmesi halinde” bu yönteme gidilebilecekti.


* * *


AYM’nin toplam 17 üyesi var. Başkan Haşim Kılıç dışındaki 16 üye “Birinci Bölüm” ve “İkinci Bölüm” olmak üzere her biri sekizer üyeli iki kısma dağılıyor. Mahkemenin iki başkanvekilinden Serruh Kaleli Birinci Bölüm, Alparslan Altan ise İkinci Bölüm’ün başkanlığını yapıyor.
AYM’nin bireysel başvuru kararlarını vermeye başladığı geçen sonbahardan bu yana mahkemenin içtihat birliğini sağlayabilmesi için bölümler ciddi bir eşgüdüm içinde çalışıyor. Ayrıca, bölümlerin kararlarının da kendi içlerinde çoğunluk oybirliğiyle çıktığı söylenebilir.
Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un serbest bırakılmasını mümkün kılan 6 Mart tarihli karar ile Twitter yasağını kaldıran ve hükümeti çok kızdıran 2 Nisan tarihli karar İkinci Bölüm tarafından -her ikisi de- oybirliğiyle verilmişti. Prof. Mehmet Haberal’ın serbest kalmasının önünü açan karar ise 12 Aralık 2013 tarihinde Birinci Bölüm tarafından yine oybirliği ile alınmıştı.


* * *

Haberin Devamı


Ancak geçen mart ayındaki tüzük değişikliği AYM’nin içtihat birliği arayışını yeni bir çerçeveye oturttu. Mahkeme, kritik kararlar söz konusu olduğunda doğrudan Genel Kurul olarak karar verme imkânını kazandı. Bu yöntem içtihat birliğine yardımcı olmasının yanı sıra mahkemenin aldığı kararların taşıdığı ağırlığı, dolayısıyla AYM’nin etkisini de arttırıyor.
AYM’nin söz konusu tüzük değişikliğinden sonra Genel Kurul düzeyinde aldığı ilk karar 29 Mayıs tarihindeki YouTube yasağının kaldırılması oldu. Ancak ilginçtir ki, oybirliği hedeflense de bu karar oyçokluğu ile çıktı. İki üye (Mümtaz Akıncı ve Hicabi Dursun) çekince koyunca, YouTube kararı 17 üyeden 15’inin oyuyla çıktı.
Buna karşılık, AYM’nin geçen çarşamba günkü Balyoz kararına baktığımızda, metnin altında 17 üyenin hepsinin adını görüyoruz. Bu, mahkemenin bireysel başvurularda genel kurul düzeyinde oybirliğine dayanan ilk kararı oluyor.


* * *

Haberin Devamı


AYM’nin doğrultu tutarlılığı içinde hareket etmesinin gerisinde bireysel başvuru mekanizmasının fiilen işlemeye başlaması öncesinde geçirilen yoğun hazırlık döneminin önemli bir etkisi var. Bireysel başvurunun 12 Eylül 2010 Anayasa referandumunda kabul edilmesinden sonra bu konuyu düzenleyen yasa 30 Mart 2011 tarihinde çıktı, bireysel başvurular ise 23 Eylül 2012 tarihinden itibaren işleme alınmaya başlandı.
Arada geçen süre içinde AYM’ye yeni raportör ve raportör yardımcıları alınarak kadro kuvvetlendirildi. Ardından AİHM içtihatları ve bireysel başvuru sisteminin işleyişiyle ilgili yoğun bir çalışma başladı. AYM üyeleri kendi hazırlıklarını yaparken, raportörler Almanya ve İspanya anayasa mahkemelerinden gelen uzmanlarla yoğun bir hizmet içi eğitime girdi. Bir bölümü Strasbourg’daki AİHM’ye gönderildi.
Mahkeme bu arada kendi sistemini de geliştirdi. Mevcut uygulamada başvuru kabul edildikten sonra A) önce bir raportör tarafından inceleniyor, B) ardından ilgili bölümün başraportörünün önüne gidiyor, C) bir sonraki aşamada Araştırma Dairesi’nin önüne geliyor. D) son kez raportöre dönüyor ve buradan bölümlere ya da Genel Kurula, yani üyelerin önüne gidiyor. Ve AYM üyeleri bütün bu kontrol süreçlerine dayanan hazırlık üzerinden kararlarını veriyor.
Bu şekilde üretilen AYM’nin bireysel başvuru kararları şu ana kadar genel çizgisi itibarıyla AİHM içtihatlarıyla büyük ölçüde uyumlu bir doğrultuda şekillendi. Ancak AYM’nin yinede bu noktada geçmesi gereken kritik bir sınav var.
AYM’nin bireysel başvurular için Türkiye’de yargı sistemi içinde etkili bir itiraz yolu haline geldiğinin AİHM tarafından tescil edilmesi gerekiyor. Genelde iki yıllık bir izleme dönemi oluyor. Avrupa Konseyi’nin 7 Temmuz tarihinde Strasbourg’da düzenleyeceği uluslararası konferansta Türkiye’deki Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru tecrübesinin tartışılacak olması önem taşıyor.
AYM’nin bu toplantıda sunum yapmak üzere Strasbourg’dan aldığı davet, iki yıllık izleme dönemini başarıyla tamamlamakta olduğunun bir işareti olarak görülebilir.

Haberin Devamı


NOT: Bugünkü yazımız, dün bu köşede yer alan AYM’nin Balyoz dosyasıyla birlikte genel kurul düzeyinde ikinci kez oybirliği ile karar aldığı yolundaki hatalı değerlendirmeyi de düzeltmektedir. S.E.

Yazarın Tüm Yazıları