AYM’nin Balyoz Kararı (1) : ‘Delillerde zaman ve içerik çelişkileri...’

ANAYASA Mahkemesi’nin (AYM) Balyoz davasında adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmettiği kararının gerekçeli metni geçen cuma günü mahkemenin web sitesinde yayımlandı.

Haberin Devamı

Öncelikle belirtelim ki, AYM’nin üç ayrı iddianame, delil dosyaları, özel yetkili mahkemenin tutanakları, mahkemenin gerekçeli karar metni ve Yargıtay kararı dahil olmak üzere on binlerce sayfa tutan bu dosyayı tam 5 raportörden oluşan bir heyete inceletmiş olması işini ne kadar ciddiye aldığının bir göstergesidir.
Gerekçeli kararında, AYM’nin Balyoz davasının en önemli tartışma konusunu oluşturan dijital delillerin değerlendirilmesi meselesine titiz bir şekilde eğildiğini, bu başlıktaki son derece karmaşık teknik konulara geniş bir şekilde nüfuz etmiş olduğunu hemen vurgulamalıyız.
AYM, 17 üyesinin oybirliğiyle aldığı bu kararda, Balyoz davasında savunmanın dijital delillerle ilgili getirdiği karşı delillere, bu yöndeki bilirkişi raporlarına özel yetkili mahkemenin itibar etmemesini, Yargıtayın’da bu tutumu onaylamasını büyüteç altına yatırıyor.
Bu bağlamda en çok dikkat çeken nokta, AYM’nin gerekçeli kararında delillerdeki çelişkileri, tutarsızlıkları ortaya koyan bilirkişi raporlarından geniş alıntılar yapmış olmasıdır.
Böylelikle, delillerin sahteliğiyle ilgili tartışma kuvvetli bir tema olarak metne yerleşmiş oluyor.


* * *

Haberin Devamı

Söylediğimizi bir-iki örnekle göstermeye çalışalım. AYM kararının atıf yaptığı bilirkişi metinlerinden biri, Birinci Ordu Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından görevlendirilen bir heyet tarafından hazırlanan 28 Haziran 2010 tarihli rapordur. Peki AYM bu raporun hangi bölümünü alıntılıyor? Bakın hangi bölüm:
Darbe planının gerekçesini oluşturduğu öne sürülen “Balyoz Güvenlik Harekât Planı”nın “en son kaydedilme tarihi” 2 Aralık 2002’dir. Yani 3 Kasım 2002 seçiminden tam bir ay sonra. Oysa bu harekât planında 2 Aralık 2002 tarihinden sonra meydana gelmiş durumlar da yer almaktadır. Örneğin, 2002 tarihli bu belgede 2006 yılında kurulan bir sivil toplum kuruluşunun (Türkiye Gençlik Birliği) adı geçiyor.
AYM, aynı bilirkişi raporunun projektör tuttuğu bir başka çelişkiye daha yer veriyor gerekçeli kararında. Bu çelişki, iddianameye göre darbeden sonra kurulacağı ilan edilen “milli mutabakat hükümeti’nin programıyla ilgilidir. Bu belgenin “en son kaydetme tarihi” 3 Mart 2003’tür. Oysa metnin içinde Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı’nın (Haydar Baş) 27 Kasım 2005 tarihinde katıldığı bir ekonomi kongresinde yaptığı kapanış konuşmasının 25 paragrafından alıntılar yer almaktadır.


* * *

Haberin Devamı

Bunlar bilirkişi raporlarından belgelerin tutarsızlığına işaret eden çarpıcı örnekler. Bir de meselenin teknik tarafı var. Gerekçeli kararda teknik nitelikteki bilirkişi raporlarından yapılan ilginç atıflara da rastlamak mümkün.
Bunlardan biri Yıldız Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Coşkun Sönmez ve Dr. Özgür Bozkurt’un 28 Mart 2011 tarihinde verdikleri uzman mütalaası. Bu raporda, darbe belgelerinin yer aldığı ileri sürülen 11, 16 ve 17 No’lu CD’lerin içinde bulunan toplam 80 dosyanın, bu CD’lerin hazırlanma tarihlerinden sonraki yıllarda kullanıma sunulan programlarla hazırlandığı belirtiliyor.
AYM’nin alıntıladığı bu doğrultudaki bir başka bilirkişi raporu, ABD’deki “Arsenal Consulting” isimli bir uzmanlık kuruluşundan gelmiştir. Bu rapora göre, 11 ve 17 numaralı CD’lerde bulunan en az 76 belgenin tarih ve zamanlarında çelişkiler saptamıştır.
Arsenal’in dikkat çektiği en çarpıcı çelişkilerden biri şudur: 2003 yılında CD’ye kaydedilmiş gibi görünen belgelerde Microsoft Office 2007 programından önce mevcut olmayan XML şemaları ve Calibri yazı karakterlerine referanslar yer almaktadır. 2007’de kullanıma giren bir yazılımın özelliklerinin 2003 yılında hazırlanmış belgelerde ortaya çıkması “mümkün değildir”. Buradaki çelişki, söz konusu delillerin aslında 2003 değil, sonradan hazırlandığı tezinin en önemli dayanaklarından birini oluşturuyordu.


* * *

Haberin Devamı

AYM, bunları sıraladıktan sonra “benzer zaman ve içerik çelişkileri”nin adli bilişim uzmanları Tevfik Koray Peksaral ve Türker Gülüm’ün rapor ve mütalaalarında da tekrar edildiğini vurguluyor. Bitmedi. Bir de 11 ve 17 No’lu CD’lerin üzerine yazılmış olan ve sanık Süha Tanyeri’nin elinden çıktığı izlenimi uyandıran elyazılarının -bir insan eli değil bir yazı makinesi tarafından yazıldığını gösteren- “American Forensic Laboratory” isimli firmanın verdiği bilirkişi raporu var. Adli Tıp Uzmanı Dr. Jale Bafra’nın verdiği uzman mütalaası da var.
AYM’nin gerekçeli kararı bütün bu raporları sıralıyor ve “Mahkeme bu rapor ve mütalaaların hiçbirini hükme esas almamıştır” diyor.
Peki mahkemenin böyle bir hakkı var mıydı? Yarın bu konuyu tartışmaya devam edelim.

Yazarın Tüm Yazıları