Anayasa Mahkemesi’nin ifade özgürlüğü kriterleri

ANAYASA Mahkemesi (AYM), Türkiye’nin son dönemde hukuk alanında karşılaştığı tıkanıklıkların aşılmasında özgürlükçü yorumlara dayanan bireysel başvuru kararlarıyla hayati bir rol oynuyor.

Haberin Devamı

AYM’nin bu kararlarını geçen sonbahardan itibaren vermeye başladığı dikkate alındığında, ilk dönemde şekillenen bu içtihatlar mahkemenin bundan sonraki döneme ilişkin kriterlerini belirlemesi bakımından büyük önem taşıyor.
Yüksek mahkeme, geçen sonbahar ve kış aylarında daha çok uzun tutukluluk, adil yargılama hakkı, uzun yargılama ve mülkiyet hakkı gibi başlıklardaki başvurulara öncelik verdi. Merakla beklenen bir konu, AYM’nin özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesinde düzenlenen “ifade özgürlüğü” başlığı altında nasıl bir doğrultuya gireceği sorusuydu.
AYM’nin ifade özgürlüğüyle ilgili ilk kararı (Emin Aydın), ünlü Twitter kararından çok önce geçen ocak ayı sonunda çıktı ve 13 Mart 2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı. Bu karar Türk kamuoyunda yeterince fark edilmedi. Fark edilmesi daha çok AYM’nin Twitter yasağını kaldıran 2 Nisan 2014 tarihli kararının gerekçeli metninde yapılan atıflar nedeniyle oldu. Gerekçede Emin Aydın kararına tam sekiz atıf vardı. AYM’nin dün açıklanan You-
Tube kararı gerekçesinde ise 6 atıf.

* * *

Haberin Devamı

Önce kararın konusuna bakalım. Olay Aydın’ın 53 bin nüfuslu Çine ilçesinde geçiyor. Karar, ilçede yayımlanan “Çine Madran” gazetesinin genel yayın yönetmeni Emin Aydın ile ilçe emniyet müdür vekili H.Y. arasında bu gazetede çıkan yazılar nedeniyle 2012 yılında patlak veren ve yargıya intikal eden anlaşmazlığı konu alıyor.
Emin Aydın, 2012 yılında biri “Ucuz Olmak” diğeri “Motosikletli Zibidiler” başlıklı iki yazı kaleme alıyor. H.Y., isminin geçmemesine karşılık yazılarda kendisinin hedef alındığını belirterek gazeteciyi dava ediyor. Çine Asliye Mahkemesi, iki ayrı davayı birleştiriyor ve 2013 yılında gazateciye birinci yazıda “Kamu görevlisine hakaret” suçundan dolayı 7 bin 80 lira adli para cezası, ikinci makalede ise “iftira” suçundan 10 ay hapis ve ayrıca “Kamu görevlisine hakaret” suçundan 7 bin 80 lira para cezası vererek, hükmün açıklanmasının geri bıraktırılmasına karar veriyor.
Gazeteci, bir üst mahkemeye yaptığı itiraz reddedilince konuyu bireysel başvuru yoluyla AYM’ye taşıyor.

* * *

Haberin Devamı

“Ucuz Olmak” başlıklı yazıda, bir fıkrada bir kişiye “Oğlum, belli zaten senin ucuz kadından olduğun” denmesinden yola çıkılıyor, daha sonra “ucuzlar” sınıfından olanlar arasına “kamusal yetkisini kullanarak motosikletine son üç rakamı aynı olan plaka koyanlar” da dahil ediliyor. İlçede kurum amiri pozisyonunda yetkisi olan ve plakasında üç rakam bulunan tek kişi vardır: ilçe emniyet müdürvekili...
Gazeteci, ikinci yazıda Çine Emniyet Müdürlüğü’nün “kadına kıza baktıkları, laf attıkları için Çine’nin erkeklerinin kahvehane önlerinde oturmalarını yasakladığını” belirterek, Emniyet’e sert eleştiriler yöneltiyor.

* * *

Şimdi karara bakalım. AYM, birinci yazı ile ilgili olarak mahkemenin gazeteciyi mahkûm eden kararında bir hak ihlali olmadığını belirterek, kararı yerinde bulmuştur. Buna karşılık, ikinci yazıda gazeteciye verilen para ve hapis cezalarının bir hak ihlali olduğuna hükmetmiştir.
AYM’nin özellikle birinci yazıyla ilgili dikkat çekici bir saptaması var. Mahkeme, gazetecinin “kadının değerinin para ile belirlenebileceği yönündeki cinsiyetçi bir söylem üzerinden ucuzluk mefhumunu temellendirdiği” saptamasını yapıyor. Mahkeme, yazıda yer alan cinsiyetçi söylem ve “kişilerin ucuzluklarında annelerinin suçu olmadığı” gibi ifadelerin “demokratik bir toplumda korunmasının gerektiğinin söylenemeyeceğini” belirtiyor. AYM, sonuçta hakaret suçundan verilen cezanın “demokratik toplum açısından gerekli ve ölçülü olduğuna” kanaat getirmiştir.
AYM, ikinci yazı hakkında “Çine’de erkeklerin kahve önüne çıkmaması yasağı olayının doğru olduğunu” kayda geçirerek, “makalede siyaset, özel sektör ve emniyet kurumları hakkında değer yargısı taşıyan eleştirel bir yaklaşım sergilendiğini, eleştirilerin kamuoyunu ilgilendiren ve genel yarara ilişkin bir tartışmaya katkı sağlama amacı taşıdığını, şiddet çağrısı veya nefret söylemi içermediğini” belirtmiştir.
AYM, sonuçta bu yazıdan dolayı gazeteci hakkında verilen mahkumiyetin Anayasa’da güvence altına alınan ifade ve basın özgürlüğüne “ölçüsüz müdahale” olduğuna hükmetmiştir.

* * *

Haberin Devamı

Oybirliği ile alınan kararın önem taşıyan bir yönü, mahkemenin, AİHM’nin ifade özgürlüğü alanındaki belli başlı bütün içtihatlarına tek tek atıf yaparak kendisi için yol gösterici bir referans belgesi ortaya çıkarmış olmasıdır.
Kuşkusuz, mahkemenin yerel basından bir gazetecinin durumuna eğilmiş olması da önemlidir. AYM, burada hakaret unsuru karşısında cezayı yerinde görmüş, buna karşılık eleştiri hakkının cezalandırılması karşısında gazetecinin yanında yer almıştır.
İfade özgürlüğü tartışmalarıyla ilgilenen çevrelerin dosyalarında muhakkak bulunması gereken bu kararın önümüzdeki yıllarda sıkça karşımıza çıkacağını söyleyebiliriz.

Yazarın Tüm Yazıları