Kötü bir 1 Nisan şakası!

Berlin’in en iyi 10 barından birinin İstanbul’a şube açması, bardağı taşıran son damla.

Haberin Devamı

Şehirde bir Berlin sevdasıdır, aldı başını gidiyor. Bakın baştan uyarıyorum: En son bu kafaya girdiğimizde, koca imparatorluk elden gittiği gibi, İstanbul’u da İngilizler işgal etti… Yine de “nayn Daavud, bis seviyoğuz” diyenlerdenseniz, buyurun İstanbul’da Alman sicimiyle asılma rehberiniz…

Birçok listede Berlin’in en iyi 10 barı arasında gösterilen Luzia, İstanbul’a şube açtı. Zaten sahibi Kaan Müjdeci bir Türk. Hani şu ‘Sivas’ filminin yönetmeni. Ama rejisörlükle, işletmecilik farklı şeyler işte. Hele de İstanbul gibi çetin ve çok başarılı bir piyasaya giriyorsan...
Arnavutköy’de, eski Eylül Bar’ın yerine açılan Luzia için ‘hayalkırıklığı’ kelimesi hafif kalır. 1 Nisan’daki açılış, ancak kötü bir ‘şehir şakası’ olabilirdi. Tabii sarılık kapmadıysanız...
Toplandık, gittik. İçerisi, kapısı, dükkanın önü/yanı tıklım tıklım insan dolu: Bolca Arnavutköylü, birazcık Alman liseli, ortalama Beyoğlu-Cihangir insanları, tek tük Karaköy-Galata efradı... Üç-dört gey kapıl, birkaç da lezbiyen tripıl... Ama çıkanların çoğu “Hadi abi hadi, yürü başka yere” diye söyleniyor.
Eylül barın duvarları soyulmuş, o ‘pek matah’ Berlin barlarının beton soğukluğu yüzümüze vurulmuş. Yine âdet olduğu üzere bol bol balıkçı ampülü, yer yer neon florasanlar... İlginçlikler yok mu? Var tabii: Ortada (hâlâ ne mânâya geldiğini düşünüyorum) kocaman bir aslan heykeli, piyanodan bozma DJ kabini....
Fonda önce 80’ler, sonra abuk bir Latin müzik. Fakat asıl mesele, ses düzeni de berbat; bir köşe bar bar bağırırken, bir köşede ne dinlediğinizi anlamıyorsunuz. O kapaksız klimaya da bir kapak takın kurban olayım, üstündeki tozlar topak topak insanın üstüne dökülüyor. Kıyıda köşede üst üste yığılmış mont dağları...
Personel ya modern fötrlü-kravatlı ya da hepten metal işlemeli, deri ceketli; arası yok. Servis mi dediniz? Alman usulü diyoruz ya: Ne garsonu? Barda tabii ki içki kuyruğu...
Tek güzel şeyi, kokteylleri Beyoğlu’nun mini-butik kokteylcisi Alex’in yapması. Umarım ben yanılıyorumdur; onlar İstanbul’dan, Dersaadet de onlardan razı olur. Ama arabaya binip eve dönerken bir baktım hep beraber slogan atıyoruz: “Arnavutköy kı-ro-ysberg ol-ma-ya-cak!”
Kusura bakma Luzia ama şu hattı Boğaziçi, epeydir senin kadar kötü mekân görmedi.

Haberin Devamı

MORALİNİ BOZMA, BAK BUNLAR DA VAR

Haberin Devamı

* 1920 DANSLARIYLA ÇILGIN PARTİLER: Berlinliler kafayı Swing, Lindy’s Hop gibi 1920-30’ların danslarına takmış durumda. Deli gibi bu kurslara gidip, akşam da kostümlü partilerini yapıyorlar. Nerede mi? Franzzz, Claerhens Ballhaus gibi yerlerde. Ne zaman mı? Boheme Sauvage gibi dev partilerde. İstanbul geri kalır mı? Buyurunuz: İstanbul Lindy’s Hoppers / Öğreniniz: Solo Caz / Katılınız: The Mekân’dea perşembe partileri... (0536) 383 35 45
* BEYAZ YAKALILAR İÇİN BİT PAZARI: Berlinliler de bizim gibi, nerede beleş, oraya ‘kondu’laş.. Boş bir yer, izbe bir fabrika, eski Doğu Alman bir bina bulmasınlar! Hemen içine içinde bir komün; yapılsın grafitiler, tasarlansın tişörtler, sıkılsın organik meyveler, yapılsın müzikler... İçlerinde en yenisi ve popüleri: Neue Heimat yani yeni memleket. Peki bizim memlekette nasıl yapacağız? Karaköy’de Souq’a (artık her haftasonu açık); Kadıköy’de Muhit’e takılacağız. (0216) 337 52 78
* SANAYİ TİPİ SANAT-TASARIM-SOSYALLEŞME: Aynı şey tasarlamak/sosyalleşmek için de geçerli. İçi boş bir endüstriyel bina kafi. Gelsin jam session, gitsin yoga / varsa brunch, yoksa aperetivo. Örnek çok: Betahaus, Agora Collektif, Factory Berlin... Tıpkısının aynısı bizim Levent Sanayi Mahallesi’nde açıldı; kafa, aynı post-sanayi kafası: Eski bir antrepo. Duvarlar çok sanatlı, pek boyalı. Atölye de mevcut, ofis de. İçinde bol tasarımcı/yogacı/kreatif insan. (212) 807 01 06
* ÇOLUK ÇOCUK KAFE GEZMECE: Çok seks yaptıklarından olamaz, Berlinliler olsa olsa az korunuyordur. Sonuç: Almanyanın en çocuklu şehri! Bu yüzden de çocuklu annelerin sosyalleşebilmesi için bir ton kindercafe var. Analar bir tarafta takılırken, veletleri de oyun odalarında kendi aralarında sosyalleşiyor. Bakınız: Cafe Ballon / Biliniz: Emma und Paul / Sevindiriniz: Milchbart. Arnavutköy’de tıpkısının aynısı bir bir ‘ana-velet’ kafesi var: Fotini. Zaten sahibi Lena da yarı Türk, yarı Alman. Evinde sıkılan, pusetini/yavrusunu kapan soluğu orada alıyor. Çocuklar için ayrı oyun odası, anneler için bol sosyalleşme/koca çekiştirme/ evlat yarıştırma imkânı... Temiz/ucuz/leziz… Lena’nın ilham verici arkadaşlığı da cabası. Evet,onun da 5 yaşında, Mila adında dünya tatlısı bir kızı var.
* BUGÜN DEFTER Mİ YAPSAK, EV EŞYASI MI BOYASAK: Berlinliler tam anlamıyla ‘kişiye özel’ delileri. Yazdıkları defteri de kendileri yapmak, çaldıkları gitarı da kendileri boyamak istiyorlar ve bunun için Taktberlin, Pictureberlin gibi kişiye özel atölyelerin kapılarını aşındırıyorlar. İstanbul’da tam karşılığı: Bitti gitti. Defter yapma kursu da var, gitar boyama atölyesi de. Serigrafi de öğrenebiliyorsunuz, duvar boyama sanatı da. Kıpır kıpır, son derece tatlı bir ekip. Tanışınız/kaynaşınız: bittigitti.com.tr

Haberin Devamı


Hafta sonu nereye gitsek? Hem lezzete doysak hem de kilo almasak....


* İstanbul’da PDC’ye... Gelsin kabaklı, gitsin patlıcanlı pide!
Beş şubesi olan PDC Pidecisi’nde 30 çeşit pide var, fiyatları 13-18 lira: Üç çeşnili, tonbalıklı, Hürrem, Hünkar, Cariye... Ama asıl numara, formuna dikkat etmek isteyenler için kepek unuyla hazırlanan patlıcanlı, kabaklı, ıspanaklı pideler. Eve servisleri de var; Akatlar şubesi: (0212) 352 13 95.
* İzmir’de %100 Cafe’ye... Düşük kalorili mozaik pasta yemeye!
Mutfak şefi ve bir diyetisyen oturdu; teker teker kalorilerini hesaplayarak şahane bir diyet mönü oluşturdu: Beluga mercimeğinden salata, kuskuslu bonfile (34 lira), pırasa köftesi, limon soslu tavuk şiş (32 lira) ve mozaik pasta (12 lira)... Haftanın her günü 10.00-00.00 arası açıklar. (0232) 463 65 90.
* Ankara’da Fitiz Mutfak’a... 530 kaloriye kebab-ı fit var!
Sahibi diyetisyen. Hiçbir porsiyonda 5 gramdan fazla yağ yok. Şeker ve beyaz un asla kullanmıyorlar. Sonuç: Fit kahvaltı (282 kalori), kinoa çorbası (40 kalori), kebab-ı fit (530 kalori), meyveli-yulaflı parfe (190 kalori)... Dışarıya servis ve catering hizmetleri de var. (0312) 447 40 42

Haberin Devamı


Dersaadet’te yaşıyorsun peki bunları biliyor musun?


* Sinamia adında yeni bir uygulama çıktığını... Ayda 59 lira ödeyerek üç boyutlu olanlar dahil 30 sinema filmine gidebileceğinizi...
* Keme mantarı zamanının geldiğini... Rumelihisarı’ndaki Nezih Kebap’ın keme kebabı (54 lira) yapmaya başladığını... (0212) 265 74 55
* AronChupa’nın ‘I am an Albatroz’ şarkısının 50 ülkede 1 numaraya yükseldiğini... Önümüzdeki cuma, Roxy’de (giriş 40 lira) çıkacağını... (0212) 249 13 01
* ‘Mamma Mia’ müzikalinin tekrar Türkiye’ye gelmeye hazırlandığını... Eylül’deki gösteriye en ucuz biletin 98 lira olarak açıklandığını... (0216) 556 98 00
* One Love Festival için geri sayımın başladığını... Daha önce Santral İstanbul’da sorun yaşayan feltivalin bu yıl 13-14 Haziran’da Bahçeköy Lifepark’ta yapılacağını... (0212) 226 18 94

Yazarın Tüm Yazıları