Yüzler farklı acılar aynı

Başta Ankara olmak üzere Diyarbakır, Urfa, Antep ve Kilis’te yaşayan Suriyelileri fotoğraflayan Ünal Çam, “İnsanlar yanlarından geçip gidiyor. Ama bilmedikleri, Ankara’da küçük bir Suriye var. Kapı ve penceresi olmayan evlerde ve derme çatma çadırlarda yaşamaya çalışıyorlar” dedi.

Haberin Devamı

Hemen yanı başımızdaki Suriye’de yaşananlar, her geçen gün daha da kötüye giyiyor. Bu acı tablo, bu kötü gidiş Türkiye’deki Suriyeli mülteci sayısınında günden güne artmasına sebep oluyor. Tüm Türkiye’nin görmeye alıştığı Suriyeli sığınmacılar, Ankara’da da hayat mücadelesi veriyor. 2013 yılından bu yana başta Ankara olmak üzere Diyarbakır, Urfa, Antep, Kilis’te yaşayan Suriyelileri fotoğraflayan Milliyet Gazetesi’nden Ünal Çam, “Başkentin kavşaklarında, camilerinde, sokaklarındalar. İnsanlar yanlarından geçip gidiyor. Ama bilmedikleri, Ankara’da küçük bir Suriye var. Kapı ve penceresi olmayan evlerde ve derme çatma çadırlarda yaşamaya çalışıyorlar” dedi.

FARKLI YÜZLER ORTAK ACILAR

Tanıştığı her Suriyeli’de aynı ortak acılara tanık olduğunu aktaran Milliyet’in genç yüzlerinden Ünal Çam, sık sık fotoğraflarını çektiği komşudan gelen mültecilerle yaşadıklarını anlattı:
“Suriyeli mültecilerin hayatlarını, yaşadıkları yerleri fotoğraflamaya başlamam ‘evlerini, ülkelerini terk etmek zorunda kalan bu insanlar dilini bilmedikleri bir ülkede nasıl yaşar’ sorusu üzerine başladı. Görev için gittiğim bir çok kentte de yine elimden geldiği kadar Suriyeli mültecileri görüntülemeye çalıştım. Bölgede yaşayan ve Suriyelilere yardım eden sivil toplum kuruluşlarınında bu fotoğraf serüveninde oldukça yardımı oldu. Çünkü aramızda ciddi bir dil problemi vardı. Evlerine, derme çatma barakalarına gittim. Çoğu zaman gördüğüm manzara içler acısıydı. Çoğu evde ne yatılacak bir yatak, ne ısınacakları bir soba vardı. Çocuklar yaşadıkları zor hayatı algılayamıyorlar. Çocuk olmanın verdiği rahatlıkla buldukları bir tahta parçası ya da kırık bir bisikletle oyunlar oynarken anne ve babalarının gözlerinde gelecekten duydukları umutsuzları okumamak imkansız. Bir ailenin evine ya da ev diye adlandırdıkları çadırlarına misafir olduğumda birbirimize olan yabancılığımız kısa sürede sona eriyor.

Haberin Devamı

ANKARA’DA KÜÇÜK BİR SURİYE VAR

Beni en çok şaşırtansa Ankara’daki Suriyelilerin durumu oldu. Sokaklarda sıklıkla gördüğümüz bu insanların nereye nasıl şartlarda yaşadığını öğrenmeye çalıştım. Altındağ, Çankaya, Mamak başta olmak üzere hemen hemen Ankara’nın tamamına yayılan Suriyelilerin fotoğraflarını çekmek için Ulus’un en eski mahallelerinden tarihi Hacıbayrım-ı Veli Camii’nin arkasında bulunan Hacıbayram Mahallesi’ne gittim. Başkentin göbeğinde resmen küçük bir Suriye inşa edilmiş durumda. Ve burada ki durum, gördüklerimin en kötüsü. Kapı ve penceresi olmayan evlerde ve derme çatma çadırlarda yaşamaya çalışıyorlar. Kışın yaptığım çekimlerde çoğu evde soba yoktu, olanlar ise yakacak odun bumadıkları için çöplerden topladıkları kağıtları, yıkılan gecekondu enkazından çıkardıkları tahtaları kullanıyordu. Bazen bir bakış ile ne kadar çaresiz ve zor durumda olduklarını anlatıyorlardı. 18 yaşında eşi ile Türkiye’ye gelen Ali Muhammed’in şimdi bir oğlu var. 4 aylık bu bebeğin adı Ali Ali. Kartonlarla ısıtılmaya çalışılan naylon ve battaniyelerden örülü çadırda iki direk arasına gerilen iplerden yapılmış beşiğinde yatan Ali’nin babası geleceklerinden umutlu olmadığını bakışları ile anlatıyor. Muhammed Ali ve ailesinin fotoğrafları yayınlandıktan sonra belediye ekipleri onları yaşadıkları sağlıksız ortamdan çıkarıp AFAD’ın kurduğu çadır kentlere yerleştirildi. Muhammed Ali ve ailesinin fotoğrafına her baktığımda şuanda ne yaptıklarını,durumlarının nasıl olduğunu merak ediyorum.”

ÜNAL ÇAM

Haberin Devamı

8 Temmuz 1989’da İzmir’in Ödemiş ilçesinde doğan Ünal Çam, Konya Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nde eğitimine devam ettiği yıllarda staj için geldiği Milliyet Gazetesi’nde muhabir olarak çalışmaya devam ediyor. Lise yıllarında başlayan fotoğraf ilgisinin üniversite tercihlerinde etkili olduğunu söyleyen Çam, “Fotoğraf haberin tamamlayıcısı, çoğu zaman tek anlatıcısı. Gördüğüm, yaşadığım acıları mutlulukları fotoğraflamayı seviyorum. Elimden geldiği kadar iyi bir arşiv tutmaya özen gösteriyorum. Fotoğraflarımı gazetenin dışında daha çok insana ulaştırmak için Facebook, Twitter ve İnstagram gibi sosyal medya ağlarında da güncel olarak paylaşmaya gayret ediyorum” dedi.

Haberin Devamı

Instagram’dan #enguzelankara kareleri

Sosyal medyanın popüler paylaşım uygulamalarından Instagram’a #enguzelankara ve #hurriyetankara etiketiyle yüklenen kareler arasından fotoğrafları yayınlamaya başlıyoruz. Bundan sonraki haftalarda da bu etiketlerle yapılan paylaşmlardan seçilen kareleri kullanıcılarının imzasıyla Ankara Hürriyet sayfalarında görebileceksiniz. Siz de fotoğraflarınızın bu sayfada yer almasını istiyorsanız, Başkent’ten çektiğiniz kareleri #enguzelankara ve #hurriyetankara etiketleriyle Instagram’a yükleyin. Fotoğrafların üzerinde tarih, isim ya da başka bir yazı bulunmaması gerekiyor.

İşte Rıza Özel’in seçimleriyle Instagram’dan #enguzelankara

Haberin Devamı

Yüzler farklı acılar aynı

@sefabilge kullanıcı adıyla Sefa Bilge’nin gözüyle Seğmenler Parkı.

Yüzler farklı acılar aynı

@___ageless___ kullanıcı adıyla Betül Eşmelioğlu, Anıtkabir’deki 19 Mayıs etkinlikleri sırasında çektiği fotoğrafı bir kutlama mesajıyla süslemiş.

Yüzler farklı acılar aynı

@_alibabba_ kullanıcı adıyla Ali Öztürk, Ulus’tan çektiği kareye siyah-beyaz olarak sayfasında yer vermiş.

Yazarın Tüm Yazıları