Sıcak coğrafyada deklanşöre basıyor

Türkiye’nin yakın coğrafyası son yıllarda dünyanın ilgi odağı olan çatışmalara ev sahipliği yapıyor.

Haberin Devamı

Türkiye’den pek çok meslektaşım da bu olayları yakından izleyip fotoğrafları ile yaşananları dünyaya anlatıyor. Sıcak coğrafyada yaşananları ve buralarda deklanşöre basmanın zorluklarını İhlas Haber Ajansı’nın hem Baş Foto Muhabiri hem de Fotoğraflı Haberler Sorumlusu Abdullah Coşkun’la konuştuk.
“Bizler acıya bakarken, o acıyı orada olmayan insanlara ulaştırmaya çalışıyoruz. Bu durum psikolojinizi de bozabilir. Örneğin ben Panik Atak hastasıyım” diyerek yaşadıklarının zorluğunu ortaya koyan Coşkun’un “İçimden geldiği gibi konuşuyorum” diyerek anlattıklarını onun cümleleri ile aktarıyorum:

FOTOĞRAF MAKİNESİZ GÜNÜM YOK

“Mesleğe Afyonkarahisar’da yerel bir gazetede başladım. Gazetecilikte haber çok önemli ama beni etkileyen cümlelerden çok fotoğraflar oldu hep. Fotoğraf çekmeyi yaşam biçimi haline getirdim, son 14 yıl içerisinde fotoğraf çekmediğim gün sayısı 10 günü geçmez desem abartmış olmam, fotoğraf makinesi benim bir uzvum gibi artık. Foto muhabirleri aynı zamanda çok iyi bir gözlemcidir. Ben de bunu başarmaya çalışıyorum. Bir çok savaş bölgesinde bulundum. Dünyanın en iyi foto muhabirleriyle aynı ortamlarda çalışma imkanım oldu.

ETRAFIMIZDA ÇOK HİKAYE VAR

Haberin Devamı

Türkiye’de bu işi layıkıyla yapan çok az sayıdaki foto muhabiri var bence ama bu sözün şöyle anlaşılmasını isterim. Az sayıda foto muhabiri işini dünya standartlarında yapıyor. Ben de bu usta isimlerin söylediği herşeyi dikkate aldım. Bence Türkiye’de foto muhabirliğinin en büyük eksiği proje fotoğraf çalışmalarının az sayıda olması ki, tabii bu tür işleri gazete ve ajansların desteklememesinden de kaynaklı. Etrafımızda o kadar çok hikaye var, ancak geleceğe taşıyacak foto muhabiri sayısı çok az. Ben buna çabalıyorum, çabalayan mesklektaşlarımı da ilgiyle izleyip alkışlıyorum.

BU İŞ MESLEK DEĞİL

Foto muhabirliği Türkiye’de ‘meslek’ gibi değil, daha çok kendini sevgiyle bu işe adayanların yaptığı bir iş. Meslek denince akla bu işin hakkı parayı almak geliyorsa. Meslektaşlarımın büyük bölümü bu işten iyi paralar kazanmıyor. İşte tam burada sevgi ve bağımlılık devreye giriyor. Foto muhabirliği karşılığı para olan bir iş değil.
Peki çok sevdiğiniz bu bağımlılığın zor yanlarından söz eder misiniz?
Doğal afetler, ülkelerin ani gelişen iç savaşları, sizi bir ülkeden diğerine sürükler. Bu işi yaptığınız sürece, düzenli bir hayat yaşamayı unutmalısınız. Düzensiz uyku, düzensiz yemek yeme gibi sorunlarınız olur. Tabi bu iş sadece savaş bölgelerinde yapılmıyor. Yurt içinde olduğunuz zamanlarda da gündemdeki olayları, kişileri fotoğraflamanız gerekli. Garip bir iş ki şöyle bir örnek vereyim: Ülkenin Başbakanı ile oturup yemek yersiniz fotoğraflarını çekersiniz, dışarı çıkıp toplumsal olayda fotoğraflar çekersiniz.

PANİK ATAK HASTASIYIM

Haberin Devamı

Savaşlarda insanlar ölür ve oralarda görev yapan gazeteciler de bunun farkındadır. Arap Baharı adı verilen son dönem savaşları düzenli savaşlardan daha tehlikeli olmaya başladı. Çünkü gerilla savaşı denilen bir taktikle savaşılıyor. Düzenli savaş bölgelerinde gazeteciler duracakları yeri bilir, taraflar da gazetecileri resmi anlamda tanır. Ancak son dönem savaşlarında şansa gazetecilik yapılıyor. Libya ve Suriye’de bunları yaşadım. Bizler çoğu kez zor anlarda deklanşöre basıyoruz. Bu bile bile büyük bir cesarettir aslında. İnsanlar hayatlarını kaybederken, gazeteciler görevlerini yapar. Her ne kadar başkasının acısı da olsa, sonuçta bir makine değiliz, insanız. Bir çok sıcak olayda yanımdaki kişiler öldü. İçimin yandığı zamanlar oldu. Cenaze törenlerinde hiç anlamadığınız bir dilde yakılan ağıt dahi yüreğinizi burkabiliyor. Bizler acıya bakarken, o acıyı orada olmayan insanlara ulaştırmaya çalışıyoruz. Bu durum psikolojinizi de bozabilir. Örneğin ben Panik Atak hastasıyım. Uzun süredir tedavi görüyorum.

TÜRKİYE’DE DURUM ÜZÜCÜ

Haberin Devamı

Maalesef Türkiye’de gazetelerde çalışan fotoğraf editörleri yok. Olanların ismi künyede ama fotoğrafı seçenler sahada çalışmamış, fotoğraf çeken muhabirin halinden anlamayan kişiler. Bu durum Türk foto muhabirlerini de olumsuz etkiliyor. Kendi gazetesinde çalıştırdığı foto muhabirinin ismini dahi girmekten aciz gazeteler var. Foto muhabiri fotoğrafın yanına girecek bir imza için çalışır, benim lüks hayalleri olan meslektaşım yok ama büyük gazetelerde fotoğrafının girmesi ile ilgili hayalleri var her birinin.

ABDULLAH COŞKUN KİMDİR

1981 yılında Adana’da doğdu. Afyon Kocatepe Üniversitesi’ndeki eğitiminin ardından, aynı ilde Kurtuluş Gazetesi’nde muhabir ve haber müdürü olarak çalıştı. Daha sonra İhlas Haber Ajansı’nda (İHA) foto muhabiri olarak mesleğe devam eden Abdullah Coşkun, aralarında Afganistan, Irak, Lübnan, Gürcistan, Suriye, Mısır, Libya, Tunus, Somali ve Ukrayna’nın bulunduğu 57 ülkede görev yaptı. Ulusal ve uluslararası çok sayıda ödülün sahibi olan Abdullah Coşkun, halen Marmara Üniversitesi Gazetecilik Bölümünde basın fotoğrafçılığı dersleri veriyor ve İHA’da Fotoğraf Editörü olarak görev yapıyor.

Yazarın Tüm Yazıları