Dönülmez aşkın ufkundayım

Havalar ısındı, börtü böcek bile aşka geldi.

Haberin Devamı

Ama sizin aşk hayatınız kesat. Hemen “Benim ex ne yapıyor acaba” kafasına girmeyin. Neden mi, inceleyelim


Döndüğünüzde ya da o döndüğünde artık ilişkinizin içeriğini bilemiyorum kusura bakma, zaten hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. “Ben bunca acıyı bunun için mi çektim” diye bir de kendine kızacaksın buna öncelikle hazırla kendini.
Ayrılık çok garip bir hadise. Özellikle de senin isteğin dışında oluşmuşsa. Bir anda adamı eşsiz zannediyorsun. Sanki herkes onun peşindeymiş ve kaybeden sen olacakmışsın gibi. Oysa öyle bir şey yok. Değiştiği de yok. O hâlâ aynı öküz.
Ayrılık acısı ne kadar büyükse, geri dönmenin verdiği pişmanlık aynı oranda oluyor. O kadar çok acı çektikten sonra bir kere zaten olaya adapte olamıyorsun. Sanki beklediğin o değilmiş gibi... Kendi gözünde o kadar büyütüp, hayaline sarılıyorsun ki gerçeğiyle karşılaşınca hayal kırıklığına uğruyorsun.
Herhalde bir milyon kez yazdım bunu, bir daha yazmamın bir sakıncası olmaz sanırım. Kimse değişmiyor, değişmeyecek. O yüzden ‘bu sefer farklı!’ falan da olmuyor.
Sen bu kadar soğuk muydun
Ben hayatında yokken neler yaptı, nasıldı, neredeydi. Ayrıyken bile bu kadar çok düşünmediğin bütün sorular beyninin içinde yankılanıyor. O zaman daha mutluydu sanki bensiz daha iyiydi, nasıl daha iyi olabilir ya, hâlâ o kız listesinde üstelik. Kesin görüşüyorlar. Allah ikisinin de evlerini ateşe versin!
Bir de böyle sanki yabancı biriyle berabermişsin gibi gelir. Çayına artık şeker atmayı bırakmıştır. En sevdiğiniz yemekten artık hazzetmiyordur. Saçlarını da iğrenç kestirmeye başlamıştır. Sanki o, o değil gibi...
“Barıştığımız gün, her şey düzelecek” gibi bir inanca sahip oluruz genellikle. İmkânı var mı? O köprünün altından ne sular aktı. Ne kırıcı laflar söylendi. Kaç kez gerçeklerle yüzleşildi. Gerçek seni tanıdı, panik halinde yaptığın saçmalıkları gördü. Sen gerçek onu tanıdın. Bu kadar soğuk olduğunu hiç görmemiştin daha önce. O ilk günlerin verdiği uzaklık sanırım ayrılmaktan daha korkunç, daha acı verici ve çaresizce gelmiştir bana hep.
“Kıymetimi bilsin, beni anlasın, yokluğumla terbiye olsun” gibi düşüncelerin varsa o ayrılma süresini daha kısa tutmanı öneririm. Ayrılık süresi ne kadar uzunsa, geri dönüş de aynı uzunlukta oluyor maalesef.
İyi olsa eskide kalmaz
Daha kırıcı oluyorsun. Daha yıpratıcı, daha zarar verici. Üstelik “bu kez kaybedeceğim” diye bir derdin de olmuyor. Ağzına geleni daha rahat söylüyorsun. Bir kere denedin, onsuzluk ölüm demek değil. Aynı şekilde onun için de öyle. Artık dan dun istediği lafı söyleme hakkına sahip sanıyor kendini. Ne olacak ki en fazla ayrılırsınız. Yapmadığınız bir şey mi?
Eşe dosta anlatma durumu var tabii bir de. “İki dünya bir araya gelse hayatta barışmam. Ayy o kim be, o kim? Yatsın kalksın dua etsin benim gibi biriyle beraberdi. Kendi kaybetti kızım, iki gün üzülürüm, üçüncü gün dünya varmış derim!” laflarını yemek biraz hazımsızlık yapmıyor değil. O herkesin gözünde, ‘yine ayrılacaklar, artık cıvıdı bunların ilişkisi, o araya kimler kimler girdi ne mide varmış arkadaş!’ bakışlarını da gördüğün için bu kısım en sinir bozucu olan yer olur.
Büyük bir klişeyle kapatalım madem: Zaten iyi olsaydı, eskide kalmazdı. Topu topu kaç sene yaşayacağız. Kaç yaz tatili göreceğiz, kaç yılbaşımız kaldı. Bu zamanını da bitmiş bir ilişkiyi yeniden canlandırmak için kullanmak. Ne bileyim biraz salaklık. Bu kadar zahmetli bir ilişkiyle bütün yolu kendine zehir etmek istiyorsan, tabii yine sen bilirsin.

Yazarın Tüm Yazıları