Ayrılık sosyal medyaya dahil mi?

Biliyorsunuz bu aralar magazini en fazla meşgul eden çift; Tuba Büyüküstün ve Onur Saylak. Boşanıyorlar mı, hangisinin dizisi daha iyi, çocuklara kim bakacak, kim daha fazla kazanıyor ve daha nicesi.

Haberin Devamı

İkisinden de bir açıklama gelmeyince, her yaptıkları didiklenir oldu. En son, Tuba Büyüküstün, Onur Saylak’ın Instagram’da fotoğrafını beğenince, ‘barıştılar’ denildi. Hayır, sanki adam kadının babasını küvette boğmuş, evin arka bahçesine atmış. Tuba’nın da kolunu kesip, sokaklarda dilendirmiş gibi büyük bir düşmanlık bekliyorlar. Tuba Büyüküstün de olsan, alt komşumuzun kızı Hacer de olsan aynı. İnsanlar ilişkinin gidişatını sosyal medyadan öğrenip, yorum yapıyorlar.

Sosyal medya artık hayatımızın her alanında, yapacak bir şey yok. Hatta, insanlar artık sevgililerini sosyal medyadan pat diye buluyor. Mantıklı mı, gayet mantıklı! Kişinin fotoğraflarını en ince ayrıntısına kadar inceliyorsun. Kimle arkadaş, oturup tek tek bakıyorsun. Bir dakika içinde siyasi görüşüne dair fikir yürütüyorsun. Hangi mekânlara gider, en sevdiği yemek nedir biliyorsun. Nereden mezun olmuş, eski mesleği neymiş, neden oradan çıkmış pat pat pat, hepsi önünde. Eskiden bunları bulmak için canımız çıkıyordu. Adamla en az 5 buluşma gerekliydi. Şimdi hoop, baştan niyet belli.

 

Haberin Devamı

Tam kendine uygun birini buluyorsun. İşte buluşmalar, eski sevgilisini araştırmalar derken... Eski kızla Instagram’a 3 fotoğraf atmış. Seninle daha bir tane atmadı diye içten içe, ‘İlişkimiz ciddi değil mi?’ diye dertlenmeye başlıyorsun. Önceden, ‘anasıyla beni tanıştırmadı’ muhabbeti, şimdi ‘Benimle fotoğraf koymadı’ olayına dönüyor tabii. Ardından bütün mecralardan, ‘Bunun sahibi var’ sinyalini vermek için uğraşıyorsun.

 

Sonra işte, işin en kötü tarafı geliyor. Adamla kavga ediyorsun mesela, aklından ilk ayrılık geçiyor. “Ama şimdi ayrılırsam, o fotoğrafları kim silecek” diye kara kara düşünüyorsun. Eş dost diyecek ki, “Bu kız da bir dikiş tutturamadı.” “Keşke bu kadar çabuk atmasaydım” diyorsun. Milleti sevindirmemek adına ayrılmıyorsun. Ama bazen de karşı tarafa ne kadar gözü kara olduğunu belli etmek için, ufacık bir tartışmada; onu evdeki buzdolabından bile engelleyip, ortada toz bırakmıyorsun. İşte bu da kötü, çünkü bunun barışması var. Bu kez de elâlem, “Ay bunlar da zırt pırt kavga ediyor. Bi cacık olmaz bu ilişkiden” diye konuşacak. Aslında ne yapsan konuşacaklar.

 

Haberin Devamı

Ayrılık kısmında acı çekmeni izlemelerini istemiyorsun, ama adama da mesaj göndermek istiyorsun. O yüzden çok dram olmayan, genel görünen, aynı zamanda kişiselleştirebildiğin Mevlana sözlerini paylaşıyorsun. Anlayan anlıyor tabii. Misal, Gaziantep’te oturan yengen, “Yazık bu kıza” diyor oturduğu yerden. O yıllarını verdiğin, güçlü kadın gibi durduğun, en kaliteli, organik yemekleri yediğini gösterdiğin, sürekli gezmelerde olduğunu belli ettiğin, ‘imrenilecek derecede mükemmel’ olan sosyal medya hesaplarına bir bomba atıyorsun. Her durumda yazıklı insan oluyorsun, yapacak bir şey yok. Bütün emekler çöpe gitti!

 

Bir-iki seneye kadar geçer bu ‘hayatlarımızı mükemmel gibi gösterme arzusu’. O yüzden, mutlu olmak istiyorsan, sosyal medyayı sadece başkalarının hayatlarını kurcalamak için kullanacaksın. İşin gıybet tarafı çok eğlenceli, gıybete konu olma kısmı ise çok rahatsız edici.

 

Yazarın Tüm Yazıları