Yaşlılıkta az işitmek kader mi?

Yaşla beraber nasıl cildiniz kırışıyor, saçlarınız beyazlıyorsa yaşlanma belirtilerinden işitme duyunuz da nasibini alıyor, kulaklarınız daha az duymaya başlıyor. bir miktar kayıp normaldir ama bu problemi mutlaka bir kulak burun boğaz uzmanıyla paylaşın.

Haberin Devamı

Belirli bir yaştan sonra hemen her yaşlıyı ilgilendiren önemli bir sorun var: İşitme kaybı. Ben aslında ılımlı ölçüde işitme kaybının hoş görülmesini bekler, hatta biraz faydalı olabileceğini bile düşünürüm.
Zira belirli bir yaştan sonra gürültülerin, patırtıların, dedikodu ve kötü lafların hepsini duymanın pek bir anlamı olmasa gerek! Bunlar işin “şaka” bölümü.
Yaşlılığa bağlı işitme kaybı tabii ki mühim bir konu. Nedeni şu: Yaşla beraber nasıl cildiniz kırışıyor, saçlarınız beyazlıyorsa yaşlanma belirtilerinden işitme duyunuz da nasibini alıyor, kulaklarınız daha az duymaya başlıyor. İşte bu nedenle de uzmanlar, yaşlanırken belli bir oranda işitme kaybını hoş görmeniz gerektiğini söylüyorlar.
Çocuklarınız televizyonun sesini fazla açtığınızdan, eksik ya da yanlış anladığınız cümleleri size tekrar tekrar söylemek zorunda kaldıklarından yakınıyorlarsa, siz de yaş alan birçok insanla ortak bir sorunla tanıştınız demektir. Ama lütfen yazdıklarımı yanlış anlamayın, yanlış yorumlamayın. Ben “İşitme kaybınızı ciddiye almayın. Bir uzmana başvurmanıza gerek yok, duymamayı kabullenin” demiyorum.
Evet, bir miktar kayıp normaldir ama bu, yaşlılıktaki işitme kayıplarının hepsinin yaşlılıkla ilgili olduğu anlamına gelmesin. Hayat kalitenizi olumsuz etkileyen bu problemi mutlaka ama mutlaka bir kulak burun boğaz uzmanıyla paylaşın. Daha da önemlisi uzmanlar, işitme kayıplarının birçoğunun, hatta yaşlanmayla ilgili olanların bile tedavisinin mümkün olduğunu söylüyorlar.

Haberin Devamı

BİR ÖNERİ
Kırık kalpler kulübüne üye olmayın

Kalp sağlığı en önemli konulardan biri. Kalbimiz çok dirençli ve güçlü bir organ ama belirli bir yaştan sonra hassaslaşıyor, daha kolay kırılıp dökülüyor, daha çabuk hastalanıyor.
Yaşı 60’ı geçen ve sağlığına özen göstermeyenler işte bu nedenle “kırık kalpler kulübüne” üye olabiliyor. Kalbin başlıca düşmanlardan birinin kandaki yağ dengesinin bozulması olduğu fikrine katılsam da yüksek kolesterolün tedavi edilmesi gereken tek sorun olarak görülmesine ben de karşıyım.
Birçok insan kolesterol ilacı kullanmaya başlayınca maalesef diğer tedbirleri elden bırakıyor. Tansiyon da, şeker de kalp sağlığı açısından en az kolesterol kadar önemli faktörler.
Tansiyonunuzla ilgilenmiyorsunuz, şekeriniz kontrolden çıkmış, dolayısıyla kilonuz da almış başını gidiyor ve siz sadece kolesterol hapı kullanarak kalp sağlığınızı koruduğunuzu düşünüyorsunuz!
Bunun ne kadar saçma bir düşünce tarzı olduğunu daha cümleyi okurken bile fark ettiğinize inanıyorum.
Unutmayın, kalp hastalıkları dendiğinde risklerin hepsinin bir bütün olarak ele alınması gerekiyor. Ayrıca kalp sağlığıyla ilgili öyle hatalar yapıyoruz ki, adeta kalp krizine davetiye çıkarıyoruz.
Şekerimizi kontrol ettirmiyoruz. Gizli ya da açık bir şeker problemi, insülin direnci gibi sağlık problemlerimizin olup olmadığını öğrenmek zorundayız. Köşedeki eczaneye ya da sağlık ocağına gidip tansiyonumuzu ölçtürmek bile zor geliyor.
Oysa kontrol altına alınmayan şeker ve hipertansiyon, kalp ve damar hastalıklarına zemin hazırlar. Birçoğumuz fazla kilolardan şikâyetçiyiz, ama nedense bu duruma çözüm aramıyoruz. Oysa göbeğimiz büyüdükçe, belimiz genişledikçe kalbimiz de yük altına giriyor.
Sigaranın başlıca kalp düşmanı olduğunu bilsek de bazen “Atın ölümü arpadan olsun” diyerek, bazen de “Ne yaptıysam bu illetten kurtulamıyorum” diyerek sigara içmeye devam ediyoruz.
Ve tabii ki kötü kolesterolünüzün yüksek, iyi kolesterol değerinizin düşük olması, zaten hoş olmayan tabloyu daha da kötüleştiriyor. Bütün bu faktörlerin birkaçının ya da hepsinin aynı anda mevcut olmasının kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini artırdığını artık biliyorsunuz.
Şekeriniz ya da insülin direnciniz varsa kalp damar hastası olma ihtimaliniz yükseliyor, buna kolesterol sorunu da eklendiğinde risk büyüyor. Üstüne bir de sigara içen ve yüksek tansiyon problemi olan biriyseniz, üzülerek söylüyorum ama her an bir kalp krizi geçirebilirsiniz!

Haberin Devamı

NOT ALIN
Bağırsakları çalıştıran 10 öneri

* Düzenli beslenin. Öğün aralarını uzun tutmamaya çalışın.
* Bol su için. Su içmek bağırsak fonksiyonlarının düzgün çalışması için olmazsa olmazdır.
* Mümkün olduğu kadar çok sebze tüketin. Mümkünse sebzeleri çiğ yemeye çalışın. Çok gaz yapıyorsa, buharda ve suda haşlayabilirsiniz.
* Meyveleri mümkünse kabuğu ile yiyin. kayısı ve incirden istifade edin. Bağırsağın içine meyve sebze posası girdiğinde, bağırsak duvarı gerginleşiyor, bağırsak kasları kasılıyor ve hareket başlıyor!
Bakliyatı ihmal etmeyin.
* Yoğurda ve çorbaya da keten tohumu ilave edin.
* Kahvaltıda 2-4 çorba kaşığı buğday kepeği yiyin. Yoğurtla karıştırmak iyi bir fikir olabilir.
* Probiyotik eklenmiş yoğurtları tercih edin.
* Anason, yeşil çay, rezene, papatya çayları sindirim sistemine dost çaylardır. Ama sinameki içeren çaylardan uzak durun!
* Daha çok hareket edip aktif bir hayat sürün.

Haberin Devamı

BİR UYARI

Yüksek volümlü sese dikkat!

Yüksek sesle müzik dinleme alışkanlığınızın günün birinde, hatta çok da uzak olmayan birinde, size kulak çınlaması olarak geri dönebileceğini unutmayın.
Bugün çok keyifli olduğunu düşündüğünüz bu alışkanlık bir gün canınızı sıkabilir! Çok yüksek sesle müzik dinlemek gibi, çok gürültülü işlerde çalışmak da benzer bir etki yapabilir. Kafaya ya da boyun bölgesine alınan darbeler de orta kulak anatomisinin bozulmasına ve çınlamaya neden olabiliyor.
Bazen de dış kulak yolunda biriken salgılar bir tıkaç etkisi yaratarak çınlamaya yol açıyor. Bazı ilaçların, mesela çok sık tüketilen aspirin ve aktif maddesi benzer olan ağrı kesiciler, kan sulandırıcılar ve kimi antibiyotiklerin yan etkilerinden biri de kulak çınlamasıdır.
Yani bu problem mutlaka yaşlanmayla ilgili olmak zorunda değil. Bu yüzden de hayli can sıkıcı olan kulak çınlaması sorunu ortaya çıktığında lütfen, “Yaşlılık işte, normaldir” diyerek geçiştirmeyin. Yapmanız gereken ilk şey hemen bir kulak burun boğaz uzmanından randevu almaktır.

Yazarın Tüm Yazıları