Tıp değişiyor

Teşhis ve tedavi yöntemlerinden sağlığa yaklaşım şekline, kullanılan araç gereçten ilaçlarına kadar, modern tıp kendini şu aralar baştan aşağı yeniliyor, sorguluyor. Kısacası modern tıp, yüz yıl kadar önce kaybettiği ‘ruh’unu yeniden keşfediyor...

Haberin Devamı

Bana göre modern tıp yeniden yapılanıyor. Eksiklerini gediklerini gözden geçiriyor, mevcut süreçleri denetliyor ve size daha çok yardımcı olmanın yollarını arıyor. Değişimin en çok göze battığı alanların başındaysa tedavi yöntemleri ile teşhis araçları var. Neredeyse her gün yıllardır kullanılan bir ilaç, klasikleşmiş bir ameliyat ya da başka bir tedavi yöntemi masaya yatırılıp gözden geçiriliyor. Bunun son örneklerinden birini kolesterol ilaçları konusunda yaşadık. Benzer tartışmalar antibiyotikler için de yapıldı, yapılıyor.

‘KORUYUCU TIP’

Tıbbın sağlığımıza yaklaşım şekli de sorgulanıyor. Yalnızca teşhise ve tedaviye odaklanan ve neredeyse tümüyle modern teknolojinin emrine giren tıp anlayışı yavaş yavaş bırakılıyor, insanın sağlıklı kalma haline daha çok değer veren, sağlığı koruma ve güçlendirmeyi temel hedef olarak düşünen, kısacası “koruyucu sağlık” temelli hareket eden yeni bir tıp anlayışı geliyor. ‘Kanser olunca nasıl tedavi olacağımız’ kadar ‘kanser olmamak için neler yapmamız/yapmamamız gerektiğine’ de odaklanıyor, diyabeti, hipertansiyonu nasıl önleyeceğine de kafa patlatıyor. İki önemli alanda daha sessiz ve derinden ama müthiş bir değişim var. Birincisi “beden ruh ilişkileri” alanı, diğeri ise “modern tıp-geleneksel/tamamlayıcı tıp” bağlantıları. Modern tıp yaklaşık yüz yıl kadar önce kaybettiği “RUH”u neredeyse yeniden keşfetti! Beden ve ruhun ayrılmaz bir bütün olduğunun farkına nihayet yeniden vardı. Bedensel hastalıkların yol açtığı ruhsal sorunların, ruhsal bozuklukların temel faktör olduğu bedensel problemlerin ne denli büyük tahribatlar yapabildiğini en nihayet gördü.

GELENEKSELİN DEĞERİ

Bir diğer önemli konu da modern tıbbın tamamlayıcı/geleneksel tıbbı yeniden keşfetmesi. Burada geleneksel tıbbı şarlatanlık şeklinde pazarlamaya çalışan üçkâğıtçılardan bahsetmiyorum. Benim gündeme getirmek istediğim yüz yıllardır denenen, zararsız olduğu kanıtlanmış, faydası ise her gün biraz daha iyi anlaşılan geleneksel yöntemleri içeriyor.

YAŞASIN HAYAT 2

Koruyucu ve tamamlayıcı tıp konusunda neredeyse takıntılı hale gelen hekimlerden biri olarak saydığım gelişmeler en çok da bizi mutlu ediyor. Sizlerin sağlığınızı koruma konusunda bilgilenmeniz biz hekimlerin hem en büyük övünç kaynağı, hem de işlerini kolaylaştıran önemli bir faktör çünkü. Neredeyse on yılı aşkın bir süredir Hürriyet’in bana ayırdığı sayfada, zaman zaman da televizyonlarda size bu konudaki düşüncelerimi aktarmaya gayret ediyorum. Şimdi de bunları derli toplu bir arada bulabileceğiniz yeni bir kitap hazırladık: YAŞASIN HAYAT 2. Aşağıdaki kutularda bu kitaptan alıntıladığım bazı bilgiler var...

Haberin Devamı


Beslenme neden önemli

Haberin Devamı

Yiyip içtiklerimiz sadece karnımızı doyurmuyor. Protein, yağ ve karbonhidrat ihtiyaçlarımızı karşılamakla da kalmıyor. Besinler, içerdikleri yüzlerce, hatta binlerce doğal mucize sayesinde ilaç işlevi de görebiliyor. Bu doğal mucizeler doğal şekilleriyle vücuda kazandırılabilirlerse, bağışıklığınızı güçlendirmekten damar duvarınızı korumaya, şekerinizi, kolesterolünüzü, tansiyonunuzu dengelemekten belleğinizi takviye etmeye kadar birbirinden son derece farklı alanlarda işe yarayabiliyor. İşte bu nedenle her doğal mucizeyi kendi kaynağı ile bedene kazandırmak öncelikli hedef haline geliyor. YAŞASIN HAYAT 2/ABM YAYINLARI/İSTANBUL/2014)


Egzersiz neden hayati önemde

Haberin Devamı

Egzersİzİn her türlüsü sağlıklı yaşamı destekler ve geliştirir. Yüzen, koşan veya tempolu yürüyüşler yapan erkeklerin hareketsiz yaşam sürenlere göre ölüm oranlarının yüzde 33, kalp hastalığı risklerinin yüzde 41 azaldığı görülmüştür.

GÜNDE 15 DAKİKA

Egzersizin yararlarını görmeniz için her gün kilometrelerce yürümek zorunda da değilsiniz. Günde 10-15 dakikalık yürüyüşler bile yarar sağlıyor, kalp krizi, diyabet, hipertansiyon, depresyon gibi pekçok beladan koruyor.

KORUYUCU ‘HAP’

Kısacası egzersiz bir “koruyucu hap” işlevini üstleniyor. Elli yaşından sonra da başlasanız bu faydaları –üç aşağı beş yukarı- kazanmanız mümkün. Yeter ki başlayın ve bir daha bırakmayın! Yeter ki onun faydalarına yürekten inanın!

Haberin Devamı


Uyku sorunları neden tehlikeli

Yaşamımızın üçte birini uykuda geçiririz. İnsan yaşamında bu kadar önemli yeri olan uykuyla ilgili birçok bilimsel çalışma başlamış, yeni ve hızla büyüyen bir uzmanlık alanı haline gelmiştir. Uyku fizyolojik bir ihtiyaçtır. Kaliteli bir hayat için kaliteli bir uyku gereklidir. Uzmanların belirttiği gibi: “Uyku tam bilinçsizlik değildir, çevre algılamasının kaybolmasıdır.” İnsanı, bütün geceyi yanı başındaki saatin tik taklarını dinleyerek geçirmesi kadar yıpratan bir şey var mıdır? Uykusuz geçirilen geceler insandaki canlılığı ve yaşama gücünü tüketir. Uykusuzluk sinirli, alıngan, depresif, ani patlamalara hazır, dikkatsiz, zor konsantre olan, zor üreten kişilikler yaratır. Unutmayın! Uyku sadece dinlendirmez, tamir eder, iyileştirir ve sizi geleceğe hazırlar.

Haberin Devamı


İYİ HAYAT “KEYİFSİZ” OLMAZ!

Fiziksel ve ruhsal yapımızın bir sınırı vardır. Bu sınırı çok fazla zorladığımız zaman, sistem karmaşık hale gelir. Fiziksel ya da ruhsal olarak sınırlarımızı zorlayan unsur süreklilik kazanırsa sorun yaratmaya başlar. İşte o zaman durumun adını koyuyor ve ona ‘stres’ diyoruz. Uzun yaşam uzmanları stresi şöyle tanımlıyor:

“Stres, yapılması gerekenleri yapmak için çok az zaman ve çok fazla engel olduğunu hissetmekten daha fazlasıdır. Stres aynı zamanda fizyolojiktir ve vücudun pek çok kısmını etkiler. Beyne ve kalbe kan hücum eder; buna karşılık böbrek, karaciğer, mide ve deriden kan çekilir. Sonuç olarak stres tüm sistemde belirgin değişimlere yol açar. İyi ve güzel bir hayat mutlaka ama mutlaka “stres ayarı” da gerektirir. Bu ayarı yapmanın yolu ise keyiften, hazdan, eğlenceden, dinlenceden daha çok pay almak, güzele, iyiye, coşkuya, sevgiye daha çok zaman ayırmak anlamına gelir. Bunlar olmazsa stres de, hayat da yönetilebilir olmaktan çıkar.”

Yazarın Tüm Yazıları