Sivilceli, kilolu ve yüzü tüylü

Özellikle orta ve alt gelir grubundaki ailelerimizin genç kızlarında her gün biraz daha yaygınlaşan önemli bir problem var: PKOS!

Haberin Devamı

Kilo alma, tüylenme ve sivilcelenmeye yol açan bir problem PKOS ve bu sayfada sık sık tekrarladığımız gibi o da beslenme yanlışlarıyla doğrudan bağlantılı bir sorun. Tabiî ki tek sebebi beslenme hataları değil ama özellikle genetik bir eğilim varsa kötü beslenme PKOS’u daha da içinden çıkılmaz hale getiriyor.

Tıp lisanında “Polikistik Over Sendromu” (PKOS) olarak bilinen problem, çoğu genç kızda cinsel olgunlaşmayla birlikte en çok da 15-18 yaş döneminde devreye giriyor.
Cinsel hormonal gelişim tamamlanıp güçlendikçe gerek kilo artışı, tüylenme, gerek sivilceler (akne) ve adet düzensizlikleri belirginleşiyor ve 40’lı yaşların başına kadar yani cinsel olgunlaşmanın devamı süresince varlığını sürdürüyor, 40 virajı dönülüp de hormonal aktivasyon yavaşlamaya başladığındaysa belirtiler kendiliğinden hafifliyor, menopozla birlikte belirtilerin çoğu ortadan kalkıyor.
Özetle 15-40 yaş kuşağındaki genç kız ve hanımlarda görülen bir problem söz konusu.

NEDEN ÜZÜCÜ?

PKOS’un belirtileri sadece tüylenme, kilo sorunu, sivilce/akne ile sınırlı değil. Can sıkıcı başka işaretleri de var.
Mesela ağır düzeyde PKOS yaşayan genç kızlardan bazıları sık sık “adet düzensizliği” sorunu yaşıyor. Hatta bazıları -tedavi olmazlarsa eğer- “hamile kalamama” tehdidiyle bile karşılaşabiliyor.
Bu hanımların adet dönemleri daha ağrılı, daha “ödemli”, daha “gergin, sinirli ya da çökkün bir ruhsal yapılanma” içinde geçiyor.
Birçoğu sadece aşırı tüylenmekten, gereksiz yerlerde çıkan erkek tipi kıllardan değil, alın kısımlarından başlayan “erkek tipi saç dökülmelerden” de şikâyetçi oluyor.
“Selülit” sorunu hemen hemen hepsinin problemi. Birçoğunun “kan şeker ve yağları yüksek” ya da yükselme eğiliminde.
Bazılarının vücudunda özellikle deri kıvrım yerlerinde -avuç içi çizgileri, kasık ve koltuk altı bölgeleri, boyun- “siyah lekeler” meydana geliyor.
Özetle PKOS bir hayli can sıkıcı gelişmeleri de beraberinde getiriyor.

ADIMLAR DA LOKMALAR DA SAYILACAK!

İşte bu nedenle önceki notlarımızdan da hareket ederek iki günlük özet bir PKOS turu hazırladık.
Daha yolun başında şunu hemen belirtmek isteriz; PKOS pek çok sağlık sorunu gibi yeme içme yanlışlarıyla alevlenen bir problem.
Şekerli, unlu besinlerin tüketimi arttıkça PKOS yangını alevleniyor.
Tembellikle de bağlantılı. Eğer yeteri kadar aktif bir hayat tarzı oluşturmaz, egzersiz alışkanlığı edinilmezse önce insülin direnci, sonra da metabolik sendrom ortaya çıkıyor, problem daha bir içinden çıkılmaz hale geliyor.
Kısacası PKOS’lu hanımların ne yiyip içtiklerine ve ne kadar hareket ettiklerine dikkat etmeleri, adımlarını da lokmalarını da saymaları (daha çok adım, daha az lokma!) gerekiyor.

Kime gitmeli

Haberin Devamı

Önemli bir ayrıntı da şu: PKOS tedavisi, bir iç hastalıkları/endokrinoloji ve bir jinekoloji uzmanının işbirliğini gerektiriyor. Ne zaman, ne dozda hormon kullanılacağı, metforminden ne zaman ve ne süreyle yararlanılacağı, beslenme ve aktivite planının nasıl oluşturulacağı bu işbirliğine bağlı.

Haberin Devamı

PKOS’TA 5 ÖNEMLİ SORU

1- Bu sendromda kısırlık problemi sık görülüyor mu?

Her polikistik over sendromu olan genç kızın kısırlık sorunuyla karşılaşması söz konusu değil ama kısırlık problemi PKOS’lu genç kız ve kadınlarda diğerlerinden çok daha sık görülen bir sorun.
Bu nedenle gebe kalmakta zorlanan her kadının mutlaka PKOS yönünden de değerlendirilmesi şart!
Bunun için yapılması gereken testlere kadın hastalıkları uzmanları karar verir.
Kısacası sorunun bu yönünün tümüyle onların sorumluluğuna bırakılması gerekiyor.
İyi haber, PKOS ile ilişkili kısırlık problemlerinin tedavisinden sonuç alma ihtimali hayli yüksektir.
Başarılı bir hormonal denge oluşturulabilirse sorun herhangi bir cerrahi girişime gerek kalmadan da çözülebilir. Ayrıca laparoskopik cerrahi girişimlerin deneyimli ellerde mükemmel sonuçlar verdiğini de belirtmek istiyorum.

Haberin Devamı

2- PKOS psikolojik sorunlara yol açar mı?

Araştırmalar, polikistik over sendromu olan genç kız ve kadınlarda depresyondan anksiyeteye kadar değişik psikolojik sorunlara daha sık rastlandığını gösteriyor.
Bu durumun arkasında fazla kilolu olmanın, saç dökülmesi, tüylenme, sivilce gibi kadınları mutsuz eden problemlerle uğraşıp durmanın, bunların üstüne bir de aşırı kaslı ve erkeksi bir vücut yapısının yarattığı estetik kaygılar da yatıyor olmalı.
Ayrıca sık sık tekrarlayan hipoglisemi ataklarının PKOS’lu kadınları daha kırılgan, alıngan, sinirli ve öfkeli yapabileceği de belirtiliyor.

3- Bu sendroma bağlı saç dökülmesinin tedavisi var mı?

Polikistik over sendromu olan bir kadın bir yandan vücudundaki aşırı tüylenmeye karşı çözüm peşinde koşarken, diğer taraftan saçlarındaki dökülmeyle boğuşur. Saç telleri ince, güçsüz ve seyrektir.
Ayrıca dökülmenin, alın ve tepe böl-
gesindeki açılma ile ortaya çıkan erkek tipi saç dökülmesi şeklinde olması, sorunu daha da sinir bozucu hale getirir.
Piyasada satılan ve saç güçlendirici diye pazarlanan hapların, serumların çoğunun bir faydası olmadığını belirtmek istiyorum.
Temelde yatan hormonal problem çözülmeden, maalesef saç dökülmesi de kontrol altına alınamıyor. Bir yandan hormon dengesi düzenlenirken, diğer taraftan bir dermatologdan yardım almak akılcı bir yol olacaktır.

Haberin Devamı

4- PKOS âdet sancılarına ve kansızlığa yol açar mı?

PKOS probleminin âdet döneminde gerginlik, sinirlilik, ödem gibi sorunlara, sancılı âdet görmeye ve periyod düzensizliklerine yol açabileceği biliniyor. Yine bu sendromdan muzdarip olan genç kız ve kadınların âdet dönemlerinin aşırı kanamalı geçmesi ve periyotların düzensizliği yüzünden bazen daha sık âdet görmeleri kansızlık problemine yol açabiliyor. O yüzden kilolu olmalarına rağmen bu kadınlarda demir eksikliğine bağlı kansızlık problemine normalden daha çok rastlanıyor.

5- PKOS’lu hastalarda hipoglisemi problemi neden daha sık görülüyor?

Sağlıklı insanlarda insülin ve şeker arasında dengeli bir ilişki vardır. Polikistik over sendromunda bu ilişki bozuluyor. Hücrelerin dışında yer alan insülin reseptörlerine, insülin molekülü “şekere yer aç” mesajı gönderiyor. Ama hücreler bu mesajı alamıyor. Bu da hücrelerin şeker açlığı çekmesine neden oluyor. Ayrıca pankreastan aşırı bir insülin cevabı da söz konusu olabiliyor. Bu durum, özellikle yemeklerden 1-1,5 saat sonra ortaya çıkan ani şeker düşmelerine ve bunun sonucu ortaya çıkan halsizlik, çarpıntı, terleme, uyku hali, sinirlilik benzeri şikâyetlere neden oluyor. Sık yemek, az ve kontrollü besin tüketmek, şekerli, unlu, nişastalı besinlerden uzak durmak sorunu bir nebze hafifletse bile problemin kontrol altına alınabilmesi için insülin direncinin azaltılması gerekiyor. (DEVAM EDECEK)

Yazarın Tüm Yazıları