Sağlık haberleri

Bugün değişik bir yazı hazırladık. Farklı sağlık sorunlarıyla ilgili çok sayıda yeni habere yer verdik.

Haberin Devamı

İlk haberimiz çocuklarla ilgili. Bilindiği gibi demir eksikliği çocuklar için de önemli bir sağlık tehdidi ve maalesef ülkemiz için mühim bir sağlık sorunu. Anne adaylarının, hamilelerin ve çocuk büyüten genç annelerin çoğu demir eksikliğinin ne kadar önemli olduğunun farkında değil.
Minnesota Üniversitesi’nin (ABD) yürüttüğü bir çalışma gösterdi ki demir eksikliği olan çocuklarda zekâ gelişimi beklenenden çok daha düşük düzeylerde kalıyor. Zekâ gelişimindeki yavaşlama, demir eksikliğinin düzeyiyle doğrudan bağlantılı. Demir ne kadar az ve eksikliğine maruz kalınan süre ne kadar uzunsa çocukların zekâ gelişimindeki olumsuzluklar o ölçüde derin ve belirgin oluyor. Bu nedenle hamile kalmaya karar veren annelerin, emzirenlerin ve çocuk büyütenlerin demir eksikliğinin yaratabileceği problemler hakkında bilgilenmeleri lazım.
Çocuklarla ilgili önemli bir sağlık haberi de şu: Antibiyotik kullanımı çocuklara zararlı, bunu zaten biliyoruz. Özellikle bağışıklık sisteminin gelişmesi söz konusu olduğunda düzensiz ve bilinçsiz antibiyotik kullanımı çok önemli sağlık sorunlarını da beraberinde getiriyor.
Çocuklarda bilinçsiz ve sık antibiyotik kullanımının yaratabileceği problemlere bir yenisi daha eklendi: Antibiyotik kullanan çocuklarda ileri yaşta obez olma riski artıyor. Bu durumun nedeni net ve açık değil ama bana göre antibiyotiklerin bağırsak iç dengesinde yarattığı bozuklukların ve probiyotik gücünde oluşturdukları zararların önemli bir rolü olmalı.
Diğer haberlerimiz yetişkinlerle ilgili. Yeni tamamlanan bir çalışma sık sık gündeme gelen bir problemin rakamsal boyutlarını net ve açık olarak ortaya koydu. Biz “diyabet son yılların en büyük sağlık tehdidi” diyorduk, problem maalesef tehdit olmaktan çıktı, güncel bir sorun haline geldi.
Önemli bir çalışma (Credit-2) gösterdi ki diyabetli hastaların sayısında ciddi bir artış var. 10 yıl önce yüzde 12,7 olan diyabet sıklığı bu yeni çalışmaya göre yüzde 18’leri geçiyor.
Önemli bir uyarı da menopoz döneminde hormon kullanmakta ısrar eden hanımları ilgilendiriyor. İngiltere’de yapılan önemli bir çalışmanın sonuçlarına göre beş yıl ve daha fazla hormon tedavisi gören kadınlarda yumurtalık kanseri riski yüzde 40 artıyor.
Başka bir araştırma sonucu da Parkinson’la ilişkili. Bilindiği üzere Parkinson özellikle yaşlılık döneminin can sıkıcı sağlık sorunlarından biri, yaş ilerledikçe riskin yükseldiği mühim bir problem. İsveç’te yapılan yeni ve büyük bir çalışmaya göre depresyonlu kişilerde Parkinson’a yakalanma riski maalesef daha yüksek.
İsterseniz bir de iyi haber verip güne birazcık keyif katalım. Zona aşısı son yılların önemli buluşlarından biri. Amerika’da yıllardır kullanılan koruyucu bir aşı. Ne var ki etkinliği bir hayli sınırlı bulunuyordu. İyi haber şu: Yeni geliştirilen zona aşısının etkinliği yüzde 100’e yakın (yüzde 97) civarında.
Bir iyi haber de erkeklere verelim: Egzersizin kanserden korunmada önemli bir avantaj sağladığı biliniyordu. Mesela yürümenin kalınbağırsak kanserine yakalanma sıklığını azalttığını gösteren verilere yıllar önce ulaşılmıştı. Yeni bir çalışma, düzenli egzersizin erkeklerde akciğer kanserine karşı da önemli bir korunma sağladığını ortaya koydu.

Haberin Devamı


AKLINIZDA OLSUN

GLİKASYONA KARŞI ALFA LİPOİK ASİT

Cilt yaşlanmasına karşı besin takviyesi almanın gerçekten işe yarayıp yaramadığını merak ediyorsanız, cevabım evet. Tabii ki etkili moleküllerin bir araya getirildiği kaliteli ürünler seçmek koşuluyla...
Cilt takviyeleri ve kaliteli kremler doğru bir beslenme düzeni ile desteklendiklerinde gerçekten etkili sonuçlar verebilirler. Mesela, son yıllarda yıldızı iyice parlayan alfa lipoik asit takviyeleri, özellikle şekerin cilt üzerindeki yaşlanma etkilerine karşı koruma sağlıyor. Glikasyon adı verilen bu mekanizma, kan şekeri yüksek seyreden diyabetlilerin normalden daha hızlı yaşlandıklarının gözlenmesi ile anlaşılmış.
Fakat bu durum sadece diyabet hastalarını değil diyetinde kan şekerini hızla yükselten gıdalar bulunan herkesi etkiliyor. Glikasyonu ve cildi yaşlandıran etkilerini hafifleten besin takviyelerine olan ilgi giderek artarken, bu konuda yapılan araştırmaların sayısı da çoğalıyor. Hatta anti-aging üzerine odaklanan tıp dünyasının en önemli hedeflerinden biri, glikasyonu kontrol altına alarak yaşlanmayı yavaşlatmak.
Bu anlamda, başrolde yer alan ve son derece güçlü bir antioksidan olan alfa lipoik asit, hücre yaşlanmasını geciktirirken, kırışıklık, kuruma, elastikiyet kaybı gibi cilt sorunlarını da tedavi ediyor. Klinik çalışmalar, ağız yoluyla kullanıldığında veya kozmetik ürünlerle cilde uygulandığında yaşlanma belirtilerini hafiflettiğini ve ertelediğini gösteriyor.

Haberin Devamı


BİR NOT

5 BÜYÜK DİYET GÜNAHI
İsterseniz günahları da yeniden hatırlayalım...
1- Aç kalmak: En sık yapılan diyet yanlışı. Aç kalarak, ölüm oruçlarına girip aç susuz gezerek, detoks kamplarında sebze sularına talim ederek ya da popüler diyetlerin cazibesine kapılıp öğün atlayarak kilo vermeyi düşünmeyin.
2- Laksatifle zayıflamak: Bağırsakları hızla boşaltan, su kaybına neden olarak sizi kilo verdiğiniz düşüncesiyle aldatan bağırsak yumuşatıcılardan, yani laksatiflerden uzak durun. Form ve sinameki çaylarını ya da aynı etkiyi yapan hapları kilo vermek amacıyla kullanmayın. Bunlar su ve elektrolit kaybına neden olarak sağlığınızı bozabilir. Bağırsak lavmanları ile detoks yapıp kilo verilmez, bu yanlışa da düşmeyin.
3- İdrar söktürücü kullanmak: İdrar söktürücüler yağ eritmez, kaybettiğiniz ağırlık sadece su kaybıdır. Aşırı ve gereksiz su kaybı beraberinde faydalı mineral ve vitaminleri de götüreceğinden önce böbrekleriniz, sonra sağlığınız için tehdit oluşturur.
4- Otla-çöple kilo vermeye çalışmak: Açai özü, lahana kapsülü, biber hapı, Afrika mangosu, yosun tozu gibi kilo verdirdiği söylenen ürünlerin çoğu palavradır. Bu ürünlerin çoğunun etkinliği kanıtlanmamıştır. Dahası bu karışımların içine karıştırılan zararlı kimyasallar karaciğer ve böbreklerinizin en büyük düşmanlarıdır. Not: Bunlardan biri de benim adımı, resmimi ve yazılarımdan kopartılmış bölümleri kullanarak OBESİ-STOP markasıyla internette satılıyor. Haklarında gerekli kanuni işlemler başlatıldı.
5- Reçeteli zayıflama haplarına güvenmek: Şimdiye kadar üretilen reçeteli zayıflama haplarının tamamı piyasaya çıktıktan bir süre sonra sağlığa zarar verdikleri için yasaklanmıştır. Kim önerirse önersin –diyetisyen, doktor fark etmez– bu haplardan lütfen uzak durun!

Haberin Devamı


MUTFAK YANLIŞLARI

KIZARTMALARA DİKKAT

Yazla birlikte mutfaklar yeniden şenlendi. Mesela biber, patlıcan, kabak kızartıp üzerine bol sarımsaklı yoğurt ekleyip yemek, tatlı bir yaz hayali olmaktan çıktı. Peki sebzeleri (ya da eti) yağda, özellikle de Omega-6 deposu ayçiçeği, pamuk veya mısırözü yağında kızartarak yemek ne kadar doğru?
Sık tekrarlamadığınız takdirde kızartmalardan tamamen vazgeçmenizi, kızartma keyfini tümüyle dışlamanızı ben de istemem. Ama şu noktalara dikkat etmeniz şartıyla! Kızartma zaten sağlık açısından çok önerilmeyen bir pişirme tekniği, üstüne bir de kızartma yağlarını tekrar tekrar kullanmak eklenince durum iyice vahim bir hâl alıyor.
Yağ, her kızartma sırasında kanserojen maddeler üretir. Kızartma yaparken yağın ısısı 200 dereceye kadar çıkar. Dışarıdan bakıldığında aynı görünse de yağın kimyası değişir. Yüksek ısılarda yağ molekülleri parçalanır ve ortaya yağla hiçbir ilgisi olmayan binlerce madde çıkar. Bunlar vücudunuzun tanımadığı maddelerdir. Kızartma yağlarını doğru kullanmak, sağlık açısından son derece önemlidir.
Öncelikle, kömür parçasını andıran partiküllerden arındırmak için yağı dikkatle süzmek gerekiyor. Bir başka önemli nokta ise saklama koşulları. Bu yağlar asla ama asla taslarda saklanmamalı, çünkü ışık ve havayla temas ettikleri zaman bozulurlar. Bu da, içlerinde bulunan kanserojen maddelerin artmaya devam etmesi anlamına gelir.
Kızartma yağlarını saklamanın en doğru yolu, koyu renkli bir şişeye doldurmak –şişe tam olarak dolmalı aksi halde havayla temas eder– ve mümkünse buzdolabında saklamaktır. Özen göstermeniz gereken bir diğer nokta ise yağı iki-üç defadan fazla kullanmamaktır. Aynı yağın içinde ne kadar çok kızartma yaparsanız yapısındaki kanserojen maddeler de o kadar artar.

Haberin Devamı


ÖNEMLİ BİR DUYURU

HAPLA ZAYIFLANMAZ!

İnternette ve bazı gazete/TV reklamlarında adımı ve resmimi kullanarak pazarlanan OBESİ-STOP isimli ürünle ilgili olarak yasal haklarımı koruyan hukuksal süreçler başlatılmıştır. Diyet ve egzersiz yapmadan sadece hap yutarak kilo verdirdiği ileri sürülen bu ürünle benim ve Yaşasın Hayat Beslenme Enstitüsü’nün ilgisi yoktur. Bilginize sunulur.

Yazarın Tüm Yazıları