Safra taşı nedir, nasıl ve neden oluşur, nasıl önlenir veya tedavi edilir? Buyurun...

Diyelim ki bir gece karın ağrısı, ateş, bulantı, kusma ile uyanıp soluğu acil serviste aldınız. Muayene, tahlil ve tetkik derken “teşhis” belli oldu: Taşlı kolesistit! Açıklaması şu: Safra kesesinde taşları olan birisiniz, taşlar nedeniyle safra kesenizde iltihaplanma oluşmuş!

Haberin Devamı

Aynı hikâyenin benzer bir versiyonu da şu: Yemeklerden sonra karnınızda, özellikle sağ kaburga yayınızın hemen altında oluşan ağrılardan şikâyet ediyorsunuz. Ağrılar sırtınıza, sağ omzunuz, sağ kürek kemiğinizin altına doğru yayılıyor. Bitmedi, ağrılara şişkinlik, gaz, bulantı gibi hazımsızlık işareti başka sorunlar da eşlik ediyor. Sorunun yine safra kesenizle ilgili olabileceği, muhtemel bir safra kesesi taşından kaynaklanabileceği aklınızda olsun.
Ayrıca orta yaşlı, biraz topluca/balıketi ve göbekli biriyseniz, sağlık hikâyenizde karaciğer yağlanması, gizli şeker, tansiyon yüksekliği gibi sabıkalar da varsa bu ihtimalin daha da yükseleceğini bilin.
Peki, nedir bu safra taşları, nasıl oluşur, neden oluşur ve nasıl önlenir veya tedavi edilir? Buyurun...

TAŞLAR NASIL OLUŞUR?

Safra kesesi taşlarının oluşmasına yol açan birden çok faktör var. Safra yoğunluğunun artması, bazı kan hastalıkları, safra yolu tıkanıklıkları, kanda bazı maddelerin fazlalaşması en önemli faktörler.
Yaş ilerledikçe, kilo arttıkça, kolesterol seviyesi yükseldikçe taş oluşması riski artıyor. Kadınlarda (özellikle fazla kilolu, beyaz tenli, sarışın, çok doğum yapmış kadınlarda) risk yükseliyor. Aile hikâyesinin de önemli bir faktör olduğu biliniyor.
Sanılanın aksine yiyecek ve içeceklerin safra taşı oluşumuna doğrudan bir etkisi söz konusu değil ama safra kesenizde zaten taş varsa bazı yiyecekler (özellikle yumurta, yağlı yiyecekler, kabuklu bakliyat grubu besinler, alkol) safra taşının ağrı yapması ihtimalini yükseltiyor.

BELİRTİLERİ NELER?

Mideye, göğse, sırta (kürek kemikleri arasına) yayılan şiddetli ağrılar, şişkinlik, geğirme, bulantı gibi şikâyetler safra kesesi taşıyla ilişkili olabiliyor. Safra kesesi taşının teşhisini sadece yakınmalarına dayanarak koymak pek mümkün olmuyor. Safra taşları gastritten kolite, kalp-damar hastalığından pankreatit gibi birçok hastalıkta görülen belirtileri taklit edebiliyor. Eğer yukarıdaki şikâyetler size de varsa safra kesesi taşı ihtimali aklınızda olsun.

TEŞHİSİ KOLAY

Safra kesesi taşlarının teşhisi eskiye oranla çok daha kolay hale geldi. Ağrısız, acısız ve ucuz bir teşhis yöntemi olan ultrasonografi ile hastaların neredeyse yüzde 98’ine kesin teşhis konabiliyor.
Safra taşı hastalığının kesin ve kökten tedavisinde bugün hâlâ en geçerli yöntem, cerrahi girişim olarak gösteriliyor.
Son yıllarda iyice yaygınlaşan ve laporoskopik cerrahi olarak da bilinen kapalı ameliyatlar hastaların işini daha da kolaylaştırmış durumda. Bu yöntemle ameliyat olanlar neredeyse 2-3 gün sonra işlerine dönebiliyor.

Haberin Devamı

Tarçın, şekere faydalı mı

Haberin Devamı

Tarçın, yalnızca sütlü tatlı ve/veya salepte, aroma ve lezzet verici olarak kullanılmaz, kan şekerinin yükselme hızını yavaşlatarak şeker hastalarına destek de olur.
Araştırmacılar, tip 2 şeker hastalarına tarçın takviyeleri verip açlık kan şekeri seviyelerini kontrol etmişler ve tarçın takviyesi alanlarda, almayanlara oranla değerleri daha düşük bulmuşlardır.
Tarçının kalp sağlığına da önemli ölçüde yararları olduğu uzmanlar tarafından belirtiliyor. Tarçın, LDL (kötü) kolesterol ve trigliserit seviyelerinde düşüşe sebep olurken, HDL (iyi) kolesterolün artmasına da katkıda bulunuyor.
Tip 2 şeker hastalarında tarçın takviyesinin ne süre ile ve ne kadar kullanımının katkı sağladığı kesinleşmiş değil. Bununla birlikte günlük beslenmenizde en azından yediğiniz 1 kâse yoğurt veya içtiğiniz 1 bardak sütün içerisine 1 çay kaşığı tarçını eklemenizde büyük yarar var.
Dyt. Müge BAŞER

Haberin Devamı

Erken tanı çok önemli

Kadınlarda görülen kanser türleri içerisinde belki de en sinsi olanı yumurtalık kanseridir. Başlangıç evrelerinde neredeyse hiçbir belirti vermeyebilir. Geç dönemlerindeyse kabızlık, spastik kolon ya da huzursuz barsak gibi başka sorunlarla karışabilecek belirtileri nedeniyle göz ardı edilebilir.
Karın şişliği, alt karın bölgesinde müphem bir rahatsızlık hissi, çabuk doyma, kilo kaybı, kabızlık, sık idrara gitme gibi çoğu, ancak kitlenin belirli bir boyuta ulaştıktan sonra çevre organlara bası yapmaya başlaması ile ortaya çıkan yakınmalar olur.
Kadınların çoğu menopozdan sonra, hatta son doğumlarından itibaren bir daha doktor kontrolüne gitmeye gerek duymadıklarından yumurtalık kanseri de erken dönemde zor yakalanan bir kanser türü olarak yaşamı tehdit etmeyi sürdürür.
Hâlbuki yumurtalık kanserleri menopoz sonrası kadınlarda genel sağlık değerlendirmeleri sırasında en çok dikkat ettiğimiz konulardan biri hatta birincisidir. Bu kanserler 3. evre dediğimiz karında su toplanması ve buna bağlı karın şişliği nedeniyle istenen incelemelerde fark edildiğinde tedavi çok zorlaşıyor.
Genellikle gaz, hazımsızlık, kabızlık gibi nedenlerle iç hastalıkları bölümüne gidildikten sonra ileri tetkiklerle işin ciddiyeti anlaşılıyor. Düzenli kontrollerde, henüz tümör küçükken yakalanırsa cerrahi müdahale ve kemoterapi ile çok başarılı sonuçlar alınabiliyor.
İleri evrelerde ameliyattan yeterli sonuç alınmayabildiği gibi, kemoterapi de daha uzun sürüp zorlu geçebiliyor. Aslında sağlık kontrollerini, yaşına, sağlık sorunlarına ve aile öyküsüne göre doktorunun istediği tetkikleri aksatmamak yumurtalık kanserinin ilk tedavisi sayılabilir.
Dr. Evren ALTINEL

Yazarın Tüm Yazıları