Sabahları mutsuz musunuz?

Sabah mutsuzluğunun pek çok nedeni var. Bunlardan ikisi çok ama çok önemli: Hipoglisemi ve depresyon.

Haberin Devamı

Güne keyifli başlamak önemlidir. Bedenen ve ruhen güçlü, moraliniz yüksek, mutlu bir başlangıçla sadece kendinizi daha iyi hissetmezsiniz, işiniz, sosyal yaşamınızdaki verimliliğiniz ve başarınız da artar. Gelin görün ki bu iş pek çok nedenle her zaman mümkün olmaz, olamaz. Özellikle sabah mutsuzluğu bana göre giderek yaygınlaşan bir sorun olma yolunda.
Sabah mutsuzluğu ya da keyifsizliğinin altında pek çok başlık var: Sabah yataktan yorgun ve bitkin uyanmak, her sabaha endişe ve vesvese ile başlamak, güne iyi ve güzel beklentilerle değil de can sıkıcı bir ruhla günaydın demek ya da tam tersi her sabaha “tersinden uyanıp” her öneriye “negatif tavırlar” oluşturmak ve de her şeye olumsuz yaklaşmak, sabah mutsuzluğunun işaretleridir.
Sabah mutsuzluğunun pek çok nedeni var. Bana sorarsanız ikisi çok ama çok önemli olmalarına rağmen hep gözden kaçıyor. Bunlardan biri hipoglisemi, diğeri de depresyon sorunu.
HİPOGLİSEMİNİZ VAR MI?
Hipoglisemi yani kanda şekerin aşırı düşmesi, bir anlamıyla beynin hayati ihtiyacı olan şekerden mahrum kalması demektir. Oysa beynimiz en güçlü şeker tüketicisi organlardan biri, hatta birincisidir. Kanımızdaki şekerin büyük bir kısmını beynimiz kullanır. Tıpkı kaslarımızın fiziksel faaliyetleri için bol şekere ihtiyaç duymaları gibi beynimiz de düşünsel faaliyetlerini şekersiz yapamaz.
Bir örnek vermek gerekirse; vücut ağırlığının neredeyse 50’de biri kadar olan beyniniz, ağırlığına göre çok fazla miktarda şeker tüketir, kan şekerinizin neredeyse 5’te 1’i beynimiz tarafından kullanılır. Bunun bir anlamı da şudur: Beyin kanda şekerin noksanlığına yani kan şekeri düşmelerine (hipoglisemiye) en hassas organımızdır. Yeteri kadar şeker bulamadığında daha öfkeli, daha karamsar, daha endişeli, daha mutsuz bir duygu durumu içine girebilir. Bu nedenle sizde ya da evinizdeki, işyerinizdeki herhangi birinde yerleşik bir sabah mutsuzluğu/yorgunluğu durumu varsa bunun arkasında gözden kaçmış bir hipoglisemi sorununun olabileceği aklınızda olsun.
DEPRESYONDA MISINIZ?
Sabah mutsuzluğunun bir diğer nedeni de depresyondur. Depresif bir ruh hali sadece uyku sorunlarına, dikkat bozukluklarına, konsantrasyon güçlüklerine, unutkanlık ve yorgunluklara değil, mutsuzluğa da yol açar, özellikle sabah mutsuzluğu bunların başında gelir. Ne iyi ki “düşük şeker/hipoglisemi” sorunu da, “depresyon” problemi de çözümlenebilir veya yönetilebilir sağlık problemleridir.
Güne mutsuz başlayanlara acilen duyurulur!

Haberin Devamı

BİR BİLGİ
Depresyonun belirtilerini biliyor musunuz?

Depresyonun işaretler şunlardır:
* Negatif olma durumu: Kötümserlik ve hiçbir şeyin hayatı daha iyi yapamayacağı duygusu hakimdir.
* Uyku düzeninde değişme: Tipik olarak başlangıçta uykusuzluk hali vardır. Kişi gecenin ortasında uyanır ve bir daha uykuya dalamaz. Bunun tersine fazla uyuma da olabilir. Tüm gece uymanın ardından sabah kişi yorgun uyanır.
* Yeme alışkanlıklarında değişme: İştahta değişiklikler oluşur. Kişi ya iştah azlığı nedeniyle çok az yer, hatta hiç yemez ve kilo kaybeder ya da çok fazla yiyerek kilo alır.
* Bitkinlik: Enerji yoksunluğu hissedilir. Bu yoksunluk, ilgi alanında olan işlerin yapılmasında bile ortaya çıkar. Konsantrasyonda veya karar vermede zorluklar görülür.
* İzolasyon: Sosyal çevreye ilgisizlik hissedilir ve sonunda insanlardan uzaklaşma görülür.
* İnatçı, üzüntülü ve kendinden nefret etmek: Kendine güven azalır ve işe yaramazlık duygusu ortaya çıkar. Nedensiz ağlama krizleri olabilir.
Araştırmalar, kişilerin hayatlarının belli dönemlerinde depresyona daha meyilli olduğunu göstermiştir. Boşanma, cinsel problemler, iş yaşamında kısıtlanma, geçmişte yaşanmış kederler orta yaşlarda depresyona neden olabilir. Hormonal değişimler de depresyona zemin hazırlayabilir.

Haberin Devamı

İYİ HABER
Statinle omega-3 birlikte daha faydalı

Omega-3 yağlarının özellikle de EPA’nın (Eikosa Pantaenoik Asit) kalp damarları/koroner arterler için hayati öneme haiz olduklarını yıllardır yazıyoruz. Daha sağlıklı bir kalp için özellikle kalp sağlığı konusunda riski olanların omega-3 bakımından zengin beslenmeye, hatta omega-3 desteklerinden faydalanmaya yönelmeleri gerektiğinin sık sık altını çiziyoruz.
Düşüncemizi doğrulayan yeni bir araştırma sonucu, geçtiğimiz mayıs ayında Orlando’da toplanan Florida Ulusal Lipid Derneği bilimsel toplantısında sunuldu. Araştırma, dünyaca ünlü hastanelerden birinde; Boston’daki (ABD) Brigham and Women’s Hastanesi’nde yapılmış.
Araştırmanın sonuçlarına göre kolesterol yüksekliği sorunu olanlarda statin kullanımına ek olarak EPA desteğinin de kullanılması, kardiyovasküler hastalık riskini daha da azaltabiliyor. Bu ikili beraber kullanıldıklarında koroner arterlerin iç yüzeylerini döşeyen endotel hücreleri fonksiyonlarını daha iyi yapıyor.
Araştırmayı yöneten Dr. Preston Mason’a göre bu sonuçlar, “EPA desteğini sadece yüksek trigliserid tedavisi için değil, kardiyovasküler riski azaltabilmek için de kullanılabileceğini” vurguluyor. Bilindiği gibi kanda /dolaşım sisteminde, yüksek trigliserid düzeyleri ve düşük HDL kolesterol seviyeleri özellikle diyabeti ve hipertansiyonu olanlarda önemli bir kalp riski faktörüdür.

Haberin Devamı

AKLINIZDA OLSUN
Yağsız proteinleri tercih edin
Hayvansal proteinler, çok güçlü ve değerli besinlerdir. İnsan vücudu tarafından üretilemeyen, biyolojik değeri yüksek aminoasitlerin bazılarının tek kaynağı hayvan etleridir. Hayvansal proteinlerin kusuru, birlikte taşıdıkları yağların, yani ete eşlik eden yağlı kısımların doymuş yağlardan zengin olmasıdır.
Doymuş yağların süratle kolesterole çevrildiği ve kanda kötü kolesterolü yükselttiği biliniyor. Bu sakıncayı azaltmanın yolu, yağsız kırmızı et yemekten, hatta kırmızı eti uzun süre kaynar suda haşlayarak tüketmekten geçiyor.
Böyle yapıldığında, ette bulunan gözden kaçmış yağ parçaları da sıcak suda eriyerek yağı terk ediyor, kaynama suyuna karışıp suyun yüzeyinde birikiyor. Eti kaynatırken yüzeyde biriken bu zararlı yağları ayırmayı ihmal etmeyin.
Tavuk etinin göğüs bölümlerini tercih edin. Derisini mutlaka soyun. But ve diğer kısımlarını haşlayarak tüketin. Sütün yarım yağlı veya yağsız olanını, peynirin, yoğurdun yağı azaltılmış, kaymağı alınmış olanları tercih edin.
Az yağlı çökelek veya lor peyniri, light krem peynirler, keçi peyniri gibilerini tercih edin. Yumurta yemekten kolesterol sorununuz yoksa korkmayın.

Yazarın Tüm Yazıları