Panik odası gerçek mi?

Haberin Devamı

Panik atak, son zamanların en sık gündeme gelen sağlık sorunlarından. Kimisi gerçekten ‘panik atak’tan mustarip, kimi başka sorunlarını ‘panik atak’ zannediyor. Peki bu nasıl anlaşılır? Çaresi, tedavisi nedir?

Panik odaları gerçekten var mı? Varsalar işe yararlar mı? Bu soruların yanıtını bilmiyorum ama “panik atağı”nın sık gündeme getirilen bir sağlık sorunu olduğuna eminim. Belki de bu nedenle çoğu kişi kendini “panik atağı hastası” zannediyor. Tersi de doğru: Panik atağı hastası olduğu halde sorunu kalbinde, tansiyonunda, böbreğinde zannedip doktor doktor dolaşanlar da var.
Bu hafta sayfamızın ilk konuğu “panik atağı”. Bilgileri hazırlarken psikiyatri alanının duayenlerinden Prof. Dr. Özcan Köknel’in “Kaygıdan Korkuya/Remzi Kitapevi” kitabından faydalandım, Özcan hocaya teşekkür ederim. Eğer hazırsanız başlayabiliriz, buyurun…


BİR BİLGİ

Haberin Devamı


Bir ‘panik’ özeti

-Panİk atak, en kısa tarifiyle, ‘aniden ortaya çıkan bedensel, ruhsal belirti ve yakınmalarla kendini gösteren korku, şaşkınlık ve endişe nöbeti’dir. Nöbetin değişmez oyuncusu ‘kaygı hali’dir.
-Nöbetlerin değişmez karakteri ise birden bire, hiçbir neden yokken başlamaları, belirsiz bir süre devam edip düzelmeleri, ne zaman geleceklerinin önceden kestirilememesidir.
-Kişi, ataklar dışında (genelde) tamamen sağlıklıdır. Görünüşleri, sosyal/toplumsal iletişimleri, uyumları, çalışma/üretme kapasiteleri normaldir. Ataktaki belirtiler nöbetle başlar, nöbet bitince ortadan kalkar.
-Panik atak hastalarının en önemli korkuları aynı şeyleri (nöbetleri) yeniden yaşama ihtimalidir.


EN VURUCU İŞARET

-Nöbetlerin en vurucu işareti ‘ölüm korkusu’dur. Korku, nöbetler esnasında kişinin bütün benliğini kaplar, “Galiba hemen öleceğim/ölmek üzereyim/kalp krizi geçiriyorum/tansiyonum düştü, şoka gireceğim/bayılacağım/tıkanmaktan öleceğim, nefes almam mümkün olmayacak/inme geçirecek, felç olacağım/beyin kanaması geçiriyorum’ gibi düşüncelere sebep olur.
-Yaşam boyu en az bir kez panik atak geçirme olasılığı %10. Görülme sıklığı kadınlarda erkeklerden iki kat daha fazla. En sık görüldüğü yaş aralığı 20-30 yaş dilimi.

Haberin Devamı


PANİĞİ NELER TETİKLER?

-Hİpoglİsemİ atakları,
-Besin alerjileri sakinleştirici ilaçların aniden bırakılması,
-Fazla miktarda çay, kahve, alkol tüketimi,
-Ateşli hastalıklar, hipertiroidi, bronşit ve astım nöbetleri,
-Kalp kapağı bozuklukları,
-Denge, koordinasyon, işitme ve görmede oluşan problemlerin yarattığı endişe hali.

Panik hastası ne hisseder?


-Ağız ve boğazda kuruluk.
-Çarpıntı/göğüs ağrısı.
-Sık soluk alıp verme.
-Havasızlık hissi.
-Baş dönmesi.
-Terleme.
Tansiyon fırlamaları.
-Bitkinlik, halsizlik, baygınlık duygusu.
-Konuşmada güçlük çekme.
-Tüylerin diken diken olması.
-Sık idrara çıkma.
-Bulantı, kusma veya ishal.
-El ve ayaklarda yanma, üşüme.
-Uyuşma ve karıncalanmalar.
-Kaygı, korku ve aşırı duyarlılık hali.
-Yoğun ve derin endişe durumu.
-Kalp ya da ruh hastası olma, delirme korkusu.
-Ölüm korkusu.

BİR ÖNERİ

Haberin Devamı

Elmalı ıspanak salatası


Nİtrİk oksit sağlığımız için önemli bir madde. Özellikle damar sağlığı bakımından mühim görevler üstleniyor. Görevi sadece damar esnekliğini sürdürmek ve damar sağlığını korumakla sınırlı değil.
Kandaki şekerin (glikozun) optimal kullanımı, özellikle kasların ondan faydalanması için de zorunlu bir madde. Ayrıca kan yağlarının dengelenmesinden oksidasyon süreçlerinin frenlenmesine kadar bir dizi görevi var. Zaten bu nedenle son yılların gözde molekülleri arasına girdi. Özetle dolaşımdaki nitrik oksit miktarını arttırmak önemli bir konu.

HER ŞEYE İYİ GELİR


Nitrik oksidi arttırmanın en etkili yollarından biri ise nitrat ve flavonoid bakımından zengin gıdalara ağırlık vermek. Bu işi argininden zengin besinlerle destekleyerek yapabilirseniz dolaşımınızdaki nitrik oksit miktarı tavan yapar. Nitrat zengini besinlerin başında kırmızı pancar ve ıspanak var. Flavonoidlerse hemen her türlü taze ve renkli meyve sebzede (mesela elmada) mevcut. Arginine gelince… Badem, argininin en zengin kaynaklarından biri. Üzerine elma dilimleri ve öğütülmüş badem parçaları eklenmiş bir ıspanak salatası mükemmel bir nitrik oksit bombasıdır. Üstelik sadece enerjinizi arttırmakla kalmaz, “her şeye” iyi gelir!

Haberin Devamı


Omega dengemiz nasıl bozuldu?


Sağlığımızdakİ gelişmeler hepimizi endişelendiriyor. Haksız da değiliz. Yeni hastalıklar ortaya çıkıyor, yüzyıl önce nadiren karşılaştığımız hastalıklar (mesela kanserler) sık görülen sağlık sorunları haline geliyor. Bu kötü gidişin bizden ve çevreden kaynaklanan sebepleri var. En önemlisi de beslenme hatalarımız. Neredeyse tamamımız kötü besleniyoruz.

‘ELZEM’ MADDELER

Kötü beslenmenin ağır sonuçlarından biri ise omega dengemizin bozulması. Nedeni şu… Bedenimizin üretemediği, mutlaka besinlerle almamız gereken bazı doğal maddeler var. Bunlara “elzem/esansiyel” maddeler deniyor. Omega-3 ve omega-6 yağları da bu tür çoklu doymamış yağlar. Normalde omega-3 ve omega-6 yağları arasında doğal bir denge var. Ve bu denge bozulduğunda sağlığımız da bozuluyor.

Haberin Devamı


SONUÇ ‘AĞIR’ OLUR


Normalde omega-3/6 oranının 4/1 civarında olması gerekiyor. Hoş görülebilecek en kötü oran 1/1. Beslenme yanlışlarımız sofralarımızdan omega-3 kaynaklarını alıp götürdü, omega-6 kaynaklarını ise arttırdı. Neticede denge bozuldu. Tersine dönen omega-6/3 oranı 20’nin bile üzerine çıktı. Netice maalesef ağır: Kalp krizleri, felçler, bellek sorunları, kanserler, bağışıklık çökmesi, depresyon… Peki, yapılabilecek bir şey yok mu? Tabi ki var.

PEKİ NE YAPALIM?

Sofralarımızda bitkisel omega-3 kaynaklarına daha fazla yer verebilir, başta ceviz kuruyemişlere yönelebiliriz. Keten tohumu, kalın yapraklı taze sebzeleri daha sık kullanabiliriz.
Ayrıca doğal ortamda yetişmiş, büyümüş, otlaklardan beslenen, kümeslerde ve açık alanlarda yetiştirilen tavukların, ineklerin süt/süt ürünleri, yumurtaları ve etlerini tüketebiliriz. Zeytinyağı dışındaki bitkisel yağları minimuma indirip kızartmalardan vazgeçebiliriz. Bana sorarsanız hiç durmayın, değişimi hemen başlatın!

Yazarın Tüm Yazıları