Oruç ve sağlık

Sağlam bir bünyeniz varsa oruç tutmak sağlığınızı bozmaz, güçlendirir. Sağlık sorunlarınız söz konusu olduğundaysa oruç tutarken biraz daha dikkatli olmanız gerekir.

Haberin Devamı

ASLINDA “oruç tutmak” yaşı, cinsi ne olursa olsun herkesin biyokimyasında bazı değişikliklere yol açar. En çok etkilenen biyokimyasal parametrelerin başındaysa “kan şekeri” gelir. Normalde en uzun açlık süresi olarak 6-8, bilemediniz 8-10 saatlik bir zaman dilimine göre ayarlanmış olan metabolizma özellikle ramazanın ilk günlerinde kan şekeri dengesini ayarlamada biraz zorlanır. Zaten bu nedenle de “oruç-sağlık” ilişkisi söz konusu olduğunda akla önce kan şekerinin düşmesi, yani “hipoglisemi sorunu” gelir. Bu sorundan en çok etkilenenlerin ise daha önceden hipoglisemik olduğu saptanmış olanlar ile açık ve gizli şeker hastaları olduğu bilinir.

HİPOGLİSEMİYE DİKKAT!

Haberin Devamı

Ramazan ayı uzun yaz günlerine rastladığında açlık süresi daha da uzayacağı için kan şekerini ayarlamak metabolizma için daha da zorlaşacağından hipoglisemik ya da diyabetik biri olsa da olmasa da oruçluların çoğunda kan şekerinin düşmesine bağlı işaretlere özellikle ilk günlerde sık rastlanır. Baş ağrısı, yorgunluk, çarpıntı, uyku hali, bitkinlik, sinirlilik gibi sorunlar hipogliseminin işaretleridir. Ne iyi ki sağlıklı biriyseniz metabolizmanız birkaç gün içinde hipoglisemik ataklardan korunmayı başarır. Bununla birlikte oruç tutan herkesin ama özellikle şeker hastalığı olanların, bilhassa şeker hastalığı nedeniyle ilaç kullananların, insülin iğnesi yaptıranların, hipoglisemili kişilerin, yaşlıların ve organ yetmezliği olanların kan şekeri düşmelerinden korunmaları çok önemli. Alınması gereken bazı önlemler vardır ve en başta da sahur öğününü mutlaka hakkıyla değerlendirmek gelir. Sahura kalkmadan oruç tutmak ya da sahuru sadece su veya basit atıştırmalıklarla geçiştirmek hatalıdır. En önemli noktalar şunlar olmalıdır: Sahurda kan şekerini hızla yükselten ve sonra da aniden şeker düşmelerine yol açabilen yiyeceklerden uzak durmak gerekir. Yani hoşaflar, şerbetler, meyve suları, gazlı meşrubatlar, pirinç pilavı, makarna, beyaz ekmek, beyaz un ile yapılan her türlü yiyecek, mesela börek, poğaça ve benzerleri. Hoşaf yerine ayran, pirinç yerine kepekli bulgur, makarna yerine bakliyat kullandığınızda riskiniz oldukça azalır. Ayrıca protein zengini besin almakta fayda var. Bu nedenle yumurta, yoğurt, peynir ve et ürünleri bir şekilde sahurda yer almalıdır. Yaşasın Hayat Kliniği diyetisyenlerinin sahur favorilerinin başındaysa kıymalı yumurta ve menemen geliyor. İçecek tercihi olarak da ayran ve cacığı öneriyorlar.

Haberin Devamı

DİYABETLİLER NE YAPMALI?

Şeker hastalarının oruç tutup tutmayacağı sorusuna verilecek “evet” veya “hayır” yanıtının olmadığı kanaatindeyim. En doğru yanıtları o hastayı izleyen hekimler vereceğinden şeker hastalarının bu konuyu doktorlarıyla konuşmaları, özellikle ilaç dozajı ve zamanlamaları bakımından bir ayar yaptırmaları, hatta iftar ve sahur menülerinde nasıl beslenecekleri konusunda beslenme önerileri almaları gerekir. Özellikle insülin kullanan şeker hastalarının oruç tutmadan önce mutlaka doktorları ile görüşmeleri gerekir. Kullandıkları insülinin türü, ünitesi, beslenme koşulları dikkatle gözden geçirilmelidir. Şeker hastalığı nedeniyle böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği gibi sorunları olanların ise daha da dikkatli olmaları lazımdır.

Haberin Devamı

HİPERTANSİYONUNUZ VARSA...

Hipertansiyonluların oruç tutup tutmamaları konusuna gelince; bu konuda da kararı hastaların hekimleriyle birlikte konuşarak vermeleri doğru olur. Prensip olarak hafif veya orta düzeyde hipertansiyonu olan birinin ilaç dozlarının ve zamanlamaların ayarlanması koşuluyla oruç tutmalarında bence mahsur yoktur. Çok sayıda ilaç kullanan, günde 3, 4 kez ilaç yutması gereken, hipertansiyon nedeniyle kalp yetmezliği ve benzer problemleri olan hipertansiflerin ise oruç tutmamaları gerekir. Günde sadece bir hapla tansiyonu ayarlanabilen bir hipertansiyonlunun oruç tutması ciddi bir problem yaratmaz.



PEKİ YA KANSER hastaları?


Kanser hastaları özellikle mevcut bir kanser nedeniyle kemoterapi, radyoterapi ve benzeri tedavileri görenler de oruç tutmamalı. Sağlık geçmişinde kanser sorunu olanlar ise yine hekimleriyle konuşarak karar vermeli. Prensip olarak yaşı ilerlemiş, geçirdiği veya hâlâ yaşadığı kanser sorunu nedeniyle bedeni yorgun, bitkin düşmüş, güçsüz ve dirençsiz birinin özellikle bu uzun yaz gündüzlerinde oruç tutmalarının doğru olmayacağı kanaatindeyim.

Haberin Devamı

REFLÜ, GASTRİT, ÜLSER

Mide bağırsak hastalıkları olanların, özellikle “reflü, gastrit, ülser, kolit” sorunu yaşayanların oruç süresince ciddi bir problemle karşılaşacaklarını sanmıyorum. Burada da kararı “kişiye özel” oluşturmakta fayda var. Oruç bu sorunları olan kişilerde olumlu, hatta faydalı sonuçlar verirken diğerlerinde şikâyetlerin artmasına neden olabiliyor. Burada da hekimlerden fikir almak gerekiyor. Aslında hemen herkeste orucun ilk günlerinde tıpkı kan şekerini, kan basıncını ayarlayan sistemler gibi sindirim sistemi de bazı uyum sorunları yaşar. Örneğin kabızlığa eğilimi olanların kabızlık sorunu şiddetlenebiliyor –ki bu nedenle iftar sahur aralığında bol miktarda sıvı tüketmek, özellikle su içmeyi ihmal etmeyip posalı yiyeceklere ağırlık vermek gerekiyor-, reflü olanlarda reflü atakları, ülseri-gastriti olanlarda mide ağrıları sıklaşabiliyor. Ama iyi haber şu: Sindirim sistemi de tıpkı kan şekeri gibi yeni sürece kısa sürede intibak ediyor ve bu sorunlar ortadan kalkıyor.

Haberin Devamı

ADAPTASYON SÜRESİ

Orucun ilk günlerinde uyku düzenimizin bozulması söz konusu olabilir. Özellikle sahur için uyanmak ve sonra tok mideyle yeniden uyumak herkes için kolay olmayabiliyor ki bu da uykusuzluğa bağlı bazı sorunları –halsizlik, yorgunluk, bitkinlik- tetikleyebiliyor. Ama burada da “adaptasyon” devreye giriyor ve en fazla bir hafta sonra beden yeni düzene ayak uyduruyor. Hamilelerin oruç tutup tutmaması konusuna gelince. Prensip olarak hamilelere oruç önerilmiyor. Emziren annelerin de tutmaları tavsiye edilmiyor. Kısacası orucun sağlığımız üzerinde olumlu etkiler yaptığı doğru ama sağlık sorunu olanların, özellikle ciddi ve ağır hastalıklar nedeniyle tedavi görenlerin orucun bedenlerine sağlık değil zarar vereceğini de bilmeleri ve karar vermeden önce hekimleriyle konuşmaları şart.

KİMLER ORUÇ TUTMAMALI?

PRENSİP olarak hamilelerin, özellikle önceki hamileliklerinde sağlık sorunu yaşayanların, ergenlik yaşına gelmemiş küçük çocukların, hele hele 7-8 yaşından daha küçük olanların oruç tutmamalarında fayda var. Daha önce felç atağı ya da geçici iskemik atak geçirenlerin, Alzheimer hastalığı nedeniyle tedavi görenlerin ya da başka bir nedenle bellek bozukluğu olanların ve antipsikotik ilaçlar kullanan kişilerin de oruç tutmaları tavsiye edilmiyor. Böbrek yetmezliği olanların, hele hele bu amaçla diyaliz tedavisi uygulananların, karaciğer yetersizliği ve solunum yetersizliği nedeniyle tedavi altında olanların da oruç tutmamalarında fayda var.

SAHURSUZ ORUÇ OLMAZ!

ORUÇ tutarken sık yapılan hatalardan biri de sahura kalkmayıp sadece iftar ve sonrasında yenilip içilenlerle oruç tutmaya kalkmaktır. Normalde günde üç öğün beslenen birinin öğün sayısı ve yiyecek içecek miktarını aniden ve ciddi miktarlarda azaltmasıyla oluşabilecek bazı problemleri –örneğin hipoglisemi- yaşamaması için sahura da iftar kadar önem vermek gerekiyor. Sahuru hafife almak, hoşaf-pilav, yoğurt-makarna, çay-peynir tost, sandviç gibi basit ve yanlış seçimlerle geçiştirmek, hele hele sahura hiç kalkmadan sadece akşamdan yedikleriyle bütün bir günü oruçlu olarak tamamlamaya çalışmak metabolizma için ciddi bir tehdit. Kısacası sahur öğününü mutlaka ciddiye almanız. Sahur menülerine mutlaka protein yükü fazla yiyecekler yerleştirin. Önerim yoğurt, peynir, yumurta üçlüsünden daha sık faydalanmanızdır. Özellikle “menemen” mükemmel bir sahur seçeneğidir.

TOK TUTAN SAHUR SEÇENEKLERİ


1-Çorba ( kuru baklagil eklenmiş yoğurt çorbası, kuru baklagil çorbaları –ezogelin, mercimek- yulaf kepeği eklenmiş sebze çorbaları).

2-Badem, ceviz, fındık, yerfıstığı.

3-Yoğurtlu sebze salataları (ızgara kabak, közlenmiş patlıcan ile hazırlanabilir).

4-Haşlanmış mercimek, nohut gibi kuru baklagillerin eklendiği salatalar (mercimekli semizotu salatası gibi).

5-Yumurta (omlet, menemen şeklinde sebzelerle de zenginleştirilebilir).

6-Süt, yoğurt ve kefir (ana ve ara öğünlerinizin vazgeçilmezi olsun)

7-Yoğurt meyve ikilisi (şeftali doğranmış 1 kase yoğurt).

8-Etli dolmalar (pirinç yerine bulgur ile yapmaya ne dersiniz).

9-Kuru baklagil yemeği ve bulgur pilavı birlikteliği 1 kase cacıkla.

10-Kepekli sandviç (peynir, domates, biber ve hindi füme ile hazırlanmış).

11-Proteinli salatalar (tavuklu, ton balıklı, peynirli).

Yazarın Tüm Yazıları