Ne olacak bu dizlerin hali?

Diz eklemlerinin ömrünü kısaltan, yapılarını bozan birçok yanlışımız var. Bu yanlışların en başında da kilo artışı geliyor.

Haberin Devamı

Bana göre en vefakâr ve cefakâr eklemler, dizlerimizdir. Biz daha yürümeye başlamadan, önce onların üzerinde emekleyerek hareket etmenin ilk keyfini yaşarız. Ayağa kalktıktan sonraysa biraz afacanlık, biraz dikkatsizlik derken en çok onları yaralarız.
Onlar bu yanlışlara uzun süre ses çıkarmaz, hoşgörülü kalırlar. Ne var ki yaşımız 50’lere geldi mi önce ağrı sinyalleri vermeye, sonra da yardım isteyip “bana biraz ihtimam göster!” demeye başlarlar.
Bu uyarıları dikkate almazsanız eğer yaşlılığınız “ağrılı ve kısıtlı” bir sürece döner. İnleyip oflamadan oturup kalkabilmek, şöyle rahat rahat gezip dolaşmak, merdiven inip çıkabilmek, hele hele birkaç adım koşabilmek en büyük arzumuz haline gelir. Daha da kötüsü 70’e, 80’e gelince hareket edemeyen, kişisel ihtiyaçlarını bile gideremeyen biri olmaya başlarız. Peki, ne yapmalıyız?
Yapacak pek çok iş, farklı pek çok öneri var ama hiçbiri sağlam, doğal, sağlıklı dizleri geri getiremez. Zaten bu nedenle “koruma” burada da öncelikli ve ilk iştir. Diz eklemlerinin ömrünü kısaltan, yapılarını bozup onların canını sıkan birçok yanlışımız var ve biz önce onlardan uzak durmalıyız.
Yanlışların en başında kilo artışı gelir. Eklenen her kilo, dizlerimize, yürürken en az 3 ve koşarken en az 10 kat yük bindirir. Kısacası kilo almamak, varsa vermek, yani “HAFİFLEMEK” ilk önlemdir. Diğer çözümlere gelince...

Haberin Devamı

KESİP SAKLAYIN

İŞTE ÇÖZÜMLER...

* SOĞUK UYGULAMALAR: Şişlik, sıcaklık ve ağrı içerisindeki ekleme soğuk uygulama yapmak yararlı olabilir. Eğer diz zarar gördüyse veya artritten dolayı acı varsa her saat başı 20 dakika eklem etrafına uygulamak yangıyı azaltmaya yardımcı olur.

* İLAÇLAR:
Tıp dilinde non steroid anti inflamatuvar (NSAI) olarak adlandırılan, içerisinde kortizon olmayan yangı gidericiler, en sık kullanılan ağrı kesici olan asetaminofenden daha etkilidir. Midenizi dikkatle koruyarak 10-14 gün süreyle ilaç tedavisi uygulayabilirsiniz. Elbette bu öneri, sizi izleyen hekiminizden gelmeli ve sonuçları onunla paylaşmalısınız.

* EGZERSİZLER:
Kesinlikle çalışmayı, günlük yaşantınızın gerektirdiği hareketleri bırakmayın. Diz eklemini destekleyen kasları aktif tutun. Ağrınız varsa şu iki şeyi yapmamanızda fayda var: Koşmak ve direnç egzersizleri ile bacak çalıştırmak. Bunların yerine yürüyüş yapmak, eliptik bisiklete binmek ve ayaklarınızı yukarı kaldırarak uygulayacağınız kinetik egzersizleri tercih edin.

* BESLENME:
Bu konuda çok klinik çalışma var. Sonuçları tartışmaya açık. Bir çalışmada günde 2 su bardağı süt içen kadınlarda osteoartrit belirtilerinde gerileme olduğu öne sürülmüş. Bir diğer çalışmada da C vitamininden zengin beslenme ile osteoartrit belirtilerinin daha hafif yaşandığı saptanmış. Zerdeçal ise yüzyıllardır bilinen antiinflamatuvar=yangı giderici özelliği sayesinde bizim kliniğimizde yaptığımız öneriler listesinde 1 numara olmayı sürdürüyor.

* KİLO KAYBI:
Verdiğiniz her 1 kilo, dizlerinizden 5 kilo gibi bir ağırlık azaltıyor. Düzenli egzersiz ve dengeli beslenmeyi birleştirmek, diz eklemlerine işlevlerini geri kazandırmada bence altın standart. Daha sağlıklı dizlere (tüm
eklemleri de eklemeliyiz) sahip olmanın yolu “işleyen demir ışıldar” deyip hareket etmekten ve ne yiyip ne içtiğimize dikkat etmekten geçiyor.

* GLÜKOZAMİN / KONDROİTİN:
Bu iki madde hakkında yapılmış pek çok klinik çalışma var. Bazılarında çok anlamlı sonuçlara ulaşılmış ve kullanılmaları öneriliyor, diğerlerinde ise kontrol grupları ile arasında belirli bir fark saptanmadığı bildiriliyor. Bazı hastalarımızın dizlerinin olumlu yönde etkilendiğini, bazısının yarar görmediğini bildirdiğini biz de kliniğimizde izliyoruz. En doğrusu 2-3 aylık bir kür yapmak ve sonuçları gözlemlemektir.

* DİZ EKLEMİNE İĞNE:
Bu uygulamanın temel amacı ağrının kaynağına doğrudan ulaşmak. Kortizon ekleme direkt olarak enjekte edildiğinde yangıyı hafifletebiliyor. Geçici olarak işe de yarıyor. Ancak tekrarlanan enjeksiyonların kıkırdak dokuya olumsuz etki yaptığı görüşü yaygın. Bu nedenle uzmanlar yılda dört-beş uygulama ile bu tedavi yöntemini sınırlıyorlar. Diz eklemine kayganlaştırıcı Hyalüronik asit enjeksiyonları da yaygın bir uygulama.

* TROMBOSİTTEN ZENGİN PLAZMA (PRP):
Kan örneği üzerinde işlem yapılarak trombosit (kanın pıhtılaşmadan sorumlu hücreleri) zengini bir içerik kazandırılır. Büyüme faktörleri olarak adlandırılan konsantre proteinlerle ekleme enjekte edilir. PRP ilk olarak atletlerde sakatlıkları gidermek amacıyla kullanılmış ve erken müdahale edilerek diz ağrısının giderildiği gözlenmiştir. Uygun hastalarda PRP bir süreliğine ağrıyı gidererek ya da en aza indirgeyerek hareket kısıtlılığını ortadan kaldırıp diz ekleminin işlevini sürdürmesine olanak tanıyabilir.

* DİZ PROTEZİ:
Eğer tedavi yöntemleri bir işe yaramıyorsa, eklem tümüyle haraplandıysa ve artık işlevini yitirdiyse, son çözüm olarak cerrahi girişimle femur ile tibia (üst ve alt kemik) uçlarına yapay eklem yaratarak protez konur.

* YUMURTA KABUĞU:
Yumurta kabuğundan elde edilen özlerin glukozamin benzeri faydaları var.

* DİĞERLERİ:
Doğal destek olarak TİP 2 KOLAJEN’den, OMEGA-3’ten ve HYALÜRONİK ASİT’ten faydalanılabilir.

Yazarın Tüm Yazıları