Hipertansiyona davetiye çıkarmayın

Pek çok sorun gibi hipertansiyon da öyle durup dururken, kendiliğinden ortaya çıkan bir problem değil. Onu biz yaşam tarzı yanlışlarımız ile adeta kırmızı mumlu davetiyelerle bilerek ve isteyerek davet ediyoruz.

Haberin Devamı

Yanlış şeyler yiyip içerek -aşırı tuz ve şeker tüketimi-, kilo alarak -yani yağlanarak-, hareketsiz bir hayat sürmede ısrarlı davranıp strese, üzüntüye, depresyona, öfkeye paçalarımızı kaptırarak tuzağa düşüyoruz. Üstelik hataları bilerek yapıyor, günahları ısrarla işliyoruz.
Şu soruya lütfen samimiyetle yanıt verin: İçinizde alkol tüketiminin fazlalaşması, tuz kullanımının kontrolsüz hale gelmesi, kilonuzun artıp göbeğinizin büyümesi, uykusuzluk sorununun bir alışkanlık haline gelmesi, yaşamınızın sigara-stres sarmalının içine düşmesi halinde hipertansiyona yakalanmanın adeta bir kader haline gelebileceğini bilmeyen var mı? Peki, o zaman neden önlem almıyor, neden tedbirli davranmıyorsunuz?
PREHİPERTANSİYONA DİKKAT EDİN
Araştırmalara göre tıpkı diyabet öncesi hazırlık dönemi gibi -prediyabet safhası- hipertansiyon için de bir erken hazırlık devresi var. Bu devre “prehipertansiyon aşaması” olarak tanımlanıyor. Sorunun bu dönemde farkına varılabilirse tuzu azaltmak, alkolü sınırlamak, varsa fazla kiloları vermek, aktif bir hayat tarzı oluşturup düzenli egzersiz alışkanlığı edinmek, uyku kalitesini yükseltip stresi azaltmak gibi basit önlemler muhtemel bir hipertansiyonu neredeyse yüzde yüz oranında engelleyebiliyor. Üstelik bu önlemler sağlığa her alanda destek olan şeyler.
YANLIŞLARINIZDAN VAZGEÇİN
Kısacası tıpkı obezite gibi, diyabet gibi hipertansiyon da aslında bir tür “yaşam tarzı hastalığı” olarak kabul edilmeli ve bu üçlünün birbirlerine davetiye çıkaran, birlikte hareket eden tehlikeli yol arkadaşları olduğu unutulmamalı. Yaşam süresini etkileyen en önemli faktör olarak kabul edilen damar yaşlanması ve onun oluşturduğu aterosklerozun esas belirleyicileri de bu üçlüdür.
Anlatmak istediğim şey şu: Hayatınıza ilişkin sıradan ve basit seçimler orta ve ileri yaşlar sonrasında başınıza gelecek sağlık problemleri ile birebir ilişkilidir. Doğru seçimler, sağlıklı ve güzel bir geleceği garanti altına alırken yanlış seçimler ise yaşlılık hastalıkları ve kötü yaşlanmaya çıkarılmış birer davetiyedir.

Haberin Devamı

BİR NOT

Enseniz kalınsa riskiniz fazla!
Uzmanlar, bel ve boyun çevresi genişlemesiyle de hipertansiyon arasında bağlantı olduğunu net ve açık bir şekilde orta koydular. Bu bir anlamda ensesi kalın, göbeği geniş kişilerde hipertansiyon ihtimalinin arttığının da göstergesi. Araştırmalara bakılırsa bel ve boyun çevresi genişledikçe hipertansiyon riski de büyüyor.

Haberin Devamı

ÖZET
Hipertansiyon davetiyeleri
* Kilo almak
* Alkol
* Sigara
* Tuz tüketimi
* Uykusuzluk
* Stres
* Depresyon
* Aktivite azlığı


Yaşam tarzı hastalıkları * Obezite
* Kanser
* Diyabet
* Hipertansiyon
* Ateroskleroz
* Artrit
* Depresyon
* Osteoporoz
* Bellek kaybı/Demans

ÖNEMLİ

Ne yiyorsak oyuz
Günümüz insanını tehdit eden temel sağlık sorunları artık akut hastalıklar (mesela salgın hastalıklar) değil, kronik hastalıklar, yani obezite, şeker hastalığı, hipertansiyon, kalp damar hastalığı, romatizma, kemik erimesi, bellek kaybı, kalp krizi, felçler gibi sağlık sorunlarıdır.
Bunların her biri beslenme biçiminizle doğrudan ilişkilidir. Çünkü ne yiyip içtiğiniz sadece damak tadınızı ya da tokluğunuzu değil, kalbinizi, damarlarınızı, beyninizi, kemiklerinizi, kanınızda dolaşan şeker yağ miktarını, uykunuzu, dinlenmenizi, kısacası her şeyinizi etkileyebiliyor.
Kanserlerin en az yüzde 30’u, kalp hastalıklarının en az yüzde 40’ı beslenme ile doğrudan bağlantılıdır.
Sık sık yakındığınız gastrit, reflü, gaz, şişkinlik, ishal ya da kabızlık gibi sorunlar, alerjileriniz ve daha pek çok sorununuz da besin seçimlerinizle ikiz gibidir. Kısacası Hipokrat’ın bin yıl önce koyduğu kural bugün de fazlasıyla geçerli: NE YİYORSAK OYUZ.

Haberin Devamı

BİR NOT

Afrodizyak besinler
Cinsel güç ile bazı besinler arasında bağlantı olduğunu gösteren net ve açık kanıtlar yok. Bununla birlikte tarih boyunca biriken “geleneksel” bilgiler cinsel güce iyi geldiği düşünülen besinleri belirlemiş ve onlara “afrodizyak yiyecek” unvanı verdirmiş. İşte onlardan bazıları: Tarçın, nane, kekik, karanfil, safran, kişniş, zencefil, çörek otu, zerdeçal, rezene, ada çayı, arı sütü, fındık, Antep fıstığı, yer fıstığı, istiridye, kuş konmaz, muz, çikolata, çilek, avokado.

Yazarın Tüm Yazıları