Her şeyin bir anlamı var (*)

Başımıza gelen her şey ama her şeyin bize anlatmak istediği bir şeyler, vermek istediği mesajlar, dersler var.

Haberin Devamı

Ne zaman bunalsam, havasız, soluksuz kalsam ben de “hayat odama” sığınırım. Altı üstü 3-4 metrekarelik küçücük bir alandır. Hüzünlerimi, korkularımı, gelecekle ilgili hayallerimi kendimle bu odada paylaşır, sorunlarım ve kaygılarımla burada hesaplaşırım. Ve böyle zamanlarda içinden çıkamadığım bir problem olduğunda manevi zenginlikler ve “psikiyatri/ruh sağlığı” biliminin engin fikirlerine/düşüncelerine sığınmaya çalışır, yanıma bu konuda yazılmış bir kitabı da alırım.
Yaklaşımlarını çok beğendiğim çok sayıda psikiyatr dostum var ama kitaplarını tekrar tekrar okuduğum iki “yazar” psikiyatri hocası sanki benim “mentor”um gibi oldular. İkisiyle de çok istememe rağmen hâlâ tanışamadım. Tanışamadım ama ikisini de hayat odamda ve bu sayfada sık sık -müsaadeleriyle- misafir ettim.

Bunlardan biri Amerika’da, çok önemli bir üniversitenin psikiyatri bölümünün başkanlığını yürütüyor: Prof. Dr. Toksöz Karasu. Diğeri, çalışmalarını ülkemizde sürdüren Prof. Dr. Kemal Sayar. DR. SAYAR’A KULAK VERİN...
Kemal Hoca, sanırım halen Fatih Üniversitesi’nde öğretim üyesi. Klinik pratiğini özel ofisinde sürdürüyor. Bugünkü yazımın başlığını da onun bir kitabının adından aldım zaten. Evet, Kemal Hoca’nın da dediği gibi “Her şeyin bir anlamı var!” Başımıza gelen her şey ama her şeyin bize anlatmak istediği bir şeyler, vermek istediği mesajlar, dersler var.
Bugün konuğumuz Prof. Dr. Kemal Sayar. Onun tavsiyelerine bugünlerde daha çok ihtiyacımız var. Çünkü ruhumuz derinden, hem de çok derinden yaralanmış, kafalarımız fena halde karışmış, daha da kötüsü birbirimize tam da en çok ihtiyaç duyduğumuz bir zamanda “nefret” hepimizi esir almış, “teselli” hepimizden iyice uzaklaşmış durumda...

Haberin Devamı

PSİKİYATR TAVSİYESİ (1)

Her ömür bir hikâyenin parçasıdır
“İnsan düşüyor, kalkıyor, kendisine bir hikâye kuruyor. Kendi hikâyesine çok inanıyor, az inanıyor, hiç inanmıyor. Başkalarının hikâyesine inanıyor. Kendisine inanılacak değişik hikâyeler buluyor. Bir ömrü bir hikâyenin parçası olmak için tüketiyor. Bana diyorsun ki ‘Bu dünya anlamsız; ben burada olmayı kendim seçmedim.’ Bu sözcüklerde burası ile orası arasında asılı duran bir hayatın izleri var. Yokluk ve varlık arasında yürüyen bir ip cambazının hüneri.
Şimdi diyorum ki ben sana, her şeyin bir anlamı var. Çiçeğin, böceğin, dalları eğer rüzgârın, ağzımızdan çıktıktan sonra yüzyıllarca uzayda asılı duran sözcüklerin bir anlamı var.
Konuşuyoruz seninle. Yavaş yavaş iyileştiğini hissediyorum. Öfken azalıyor. Artık Tanrı’ya kızmıyor gibisin. Ve artık şükür ki yaralarından ibaret değilsin. Hayatın çiçek tozları gibi oradan oraya neşe içinde uçuşuyor. Var oluşuna sinen ıstırap sanki daha derinlere, kımıldadığında hissetmeyeceğin bir yerlere iniyor. Onunla da başın hoş olsun, çünkü bir anlamı var.”

Haberin Devamı

PSİKİYATR TAVSİYESİ (2)

Nefretten uzak durmalıyız
“Mesele, psikolojik olgunluktadır. Kamil insanlar kendi içlerindeki kötülüğü dışarıya yansıtmaz ve düşman icat etmezler. Düşman, çoğu zaman kendi benliğimin kabul edilemez kısımlarını yansıttığım kimsedir. Kendimde nahoş bulduğum şeyi ona yapıştırırım. Muzaffer Şerif’in yarım yüzyıl önce gerçekleştirdiği deney, bir yaz kampında bile öğrenciler arasında gruplar yaratmak suretiyle ‘nifak tohumu’ ekmenin kolaylığını göz önüne sermişti. Oysa düşman gruplar ortak bir amaç etrafında bir araya geldiklerinde nefret çözünüyor ve anlayış öne çıkıyordu. Eğer düşmanınızla karşılaşmazsanız, onu kafanızda bir canavar olarak canlandırır, ona ait olumlu unsurları görmezden gelirken, olumsuzları abartırsınız.”

Haberin Devamı

PSİKİYATR TAVSİYESİ (3)

Hayat teselli bulmaktır

“’Hayat, teselli bulmaktır’ demiş, ariflerden biri. Kalbimi, duyduğum ilk anda, yerinden hoplatan bir söz. Bu metaforu biraz daha ileriye taşıyabilirsiniz. Başkasının hikâyesini dinlemediğinizde, onların hikâyesini dinlemeye değer bulmadığınızda, dilleri anlaşılmaz, kişiliklerinizi uzlaşılmaz gördüğünüzde onları kolayca bir teşhis objesi kılabilirsiniz. Onlara bir isim verdiğiniz zaman toptancı davranmaya hakkınız olur. Başkasının hikâyesini dinleyecek takatiniz yoksa onları dışarlıklı ve tehlikeli sayarak ‘büyük kapatma’ya maruz bırakabilirsiniz.”

(*) Her Şeyin Bir Anlamı Var/Kemal Sayar/Timaş Yayınları/İstanbul

Yazarın Tüm Yazıları