Haydi, bir gayret!

Yetişkin tipi şeker hastalığı (tip 2 diyabet) önlenebilir bir sorundur. Ortaya çıktığında da sadece “daha doğru ve bilinçli beslenerek, daha sık ve düzenli aktivite yaparak” yenilgiye uğratılabilen bir problemdir. Bunun için bizden çok sizin gayret etmeniz, “Hayat Tarzınızı Değiştirip” yeni bir hayata başlamanız yetiyor.

Haberin Devamı

Bedenimizin enerji üretip harcayan mükemmel bir organizasyonu var. Enerjiyi üretebilmesi için olmazsa olmazlarından biri ise “şeker”. Metabolik faaliyetlerimizi yürütebilmemiz, kaslarımız ve organlarımızı çalıştırabilmemiz, dokusal/hücresel yaşamımızı devam ettirebilmemiz için hava kadar, su kadar şekere de ihtiyaç duyuyoruz.
Şeker yalnızca “fiziksel” değil, “ruhsal” faaliyetler için de önemli mi, önemli. Öyle olduğu için de vücut ağırlığının en fazla yüzde ikisini oluşturan beynimiz kanımızdaki şekerin yüzde yirmisini harcıyor. Harcayacak yeteri kadar şeker bulamadığı zaman da (tabiri hoş görün) adeta “sapıtıyor!” Ya uyuklamaya, bitkin düşmeye, düşünceleri karıştırmaya, odaklanmada zorlanmaya ya da ölçüsüz ve anlamsız tepkiler verip öfkelenmeye, sinirlenmeye başlıyor. Bu tabloya “şeker yoksunluğu/hipoglisemiye bağlı sinirsel tepkiler” diyoruz.
Kısacası kanımızda kâfi miktarda şekerin olması ve onun belirli hudutlar içinde tutulması çok mühim bir konu. Böyle olduğu için de “imalat şartnamemiz” işi şansa bırakmamış, gereğinde yağ veya proteinlerden de şeker üretecek, yani kan şeker dengesini öyle de böyle de sürdürebilecek şekilde planlanmış.
Ne var ki şekerin azlığı (hipoglisemi) kadar çokluğu da (hiperglisemi ve şeker hastalığı durumu) önemli bir problem. Ve ne acı ki bu iki dert de son zamanlarda çok yaygın. Özellikle de ikincisi, yani kan şekeri yüksekliği ve onun “hastalık” haline gelmiş durumunu ifade eden “şeker hastalığı” problemi global bir tehdit oldu.

BU RAKAMLARI UNUTMAYIN!

Özetle kanımızdaki şeker düzeyi belirli limitler içinde tutulmak zorunda. Alt rakam 80, üst rakam ise 100 civarında. Üst rakamı eskiden 120 (mg/dl) olarak kabul ediyorduk ama zamanla önce 110’a, sonra da 100’e kadar çektik.
Aklınıza sakın “burada da kolesteroldekine benzer bir oyun mu var?” sorusu gelmesin. Rakamın üst hududunun aşağıya 100’lere kadar indirilmesi elde edilen yeni bilgilerin, özellikle de “insülin direnci” olarak tanımladığımız sorunun son yıllarda çok daha iyi anlaşılması.
Öğrendiğimiz şey şu... Açlık kan şekeri değerleri 95’li rakamları aşıp 100’lere yaklaştıkça, hele hele 100’leri geçip 100-110 aralığında bir yolculuğa çıktıkça neredeyse diyabet/şeker hastalığındakine benzer sorunlar içten içe -biz farkında olmadan- bedenimizde kendini göstermeye başlıyor.
Bu yükselme bir anlamda aşırı insülin imalatının (hiperinsülinemi) ve muhtemel bir insülin direncinin de işareti.
İnsülin direncinden sonraki gelişme ise “gizli diyabet” ve “tip 2 diyabet” yani bir “hastalık” hali.

NE YAPMALI?

Böyle olduğu için de son zamanlarda sadece açlık şekeri ölçümleriyle yetinmeyip tokluk şekerlerini de öğrenmeye gayret ediyoruz. Mümkün olursa şekerle birlikte açlık ve tokluk insülini seviyelerini de araştırarak işin biraz daha detayına/derinine inip muhtemel bir diyabeti daha filizlenmeden yakalamaya, problemi şeker hastalığına dönüşmeden önlemeye, “daha doğru beslenerek ve daha çok hareket ederek” sorunu kökünden çözmeye çalışıyoruz.
Özetle eskiden olduğu gibi şeker hastası olmanızı beklemeden, sizi şeker hapları veya insülin iğnelerine muhtaç hale getirmeden sorunu daha erken dönemde çözmenin mümkün olduğu yeni bir aşamadayız. Biliyoruz ki yetişkin tipi şeker hastalığı (tip 2 diyabet) önlenebilir bir sorundur. Ortaya çıktığında da (çoğu kez) sadece “daha doğru ve bilinçli beslenerek, daha sık ve düzenli aktivite yaparak” yenilgiye uğratılabilen bir problemdir.
Bunun için bizden çok sizin gayret etmeniz, “Hayat Tarzınızı Değiştirip” yeni bir hayata başlamanız yetiyor. Bize ise size “haydi bir gayret” demek ve sağlıklı yaşam reçetenize ilaç değil, BİR: “Bilinçli beslen!”, İKİ: “Hareket et!”, ÜÇ: “Fazla kilolarını ver!” uyarılarını yazmak düşüyor.

Haberin Devamı

Depresyon kortizol ilişkisine dikkat

Haberin Devamı

Ağır klinik depresyon geçirenlerin çoğunda kanda (plazmada) kortizol seviyeleri biraz yükseliyor. Zaten bu nedenle de bazı ruh sağlığı uzmanları “majör depresif vakalarda yükselmiş bazal plazma kortizol düzeyleri”ni araştırmanın depresyonun tanısında yararlı olabilecek bir biyolojik işaret gibi görüyor.
Ne var ki bu temel biyolojik değişimin farkında olmadığınızda kanda yüksek bulunan kortizol rakamları sizde de doktorlarda da gereksiz endişelere yol açabiliyor. Bu nedenle hastalar gereksiz yere ileri araştırmalara tabi tutulabiliyor. Eğer depresyondaysanız kortizol seviyelerinizin birazcık yükselebileceği ve bunun da normal sayılması gerektiği aklınızda olsun.

Haberin Devamı

Yağın sağlıklısı olur mu

Tabiî ki olur! Tıpkı proteinler ve karbonhidratlar gibi yağların da sağlıklı ve sağlıksız olanları var. Sağlıksız olan yağların en önemlisi ise trans yağlar. Trans yağlar normalde doğal yağların içinde de bir miktar olabiliyor ama bunlar yani doğal olanları sağlığa zararlı değil. Sağlığa zararlı olanlar doğanın değil, bizim ürettiğimiz trans yağlar.
Bu yağları maalesef besin endüstrisine yardımcı olmaya çalışan endüstriyel kimyacılar buldular! Çünkü onlara besinlerin taşınma ve saklanmaları kolay olsun ya da sıvı yağlar katı yağlara dönüştürülsün diye bir istekte bulunuldu, onlar da çözümü trans yağlarla sağladılar.
Kızarmış ticari ürünler, evde yaptığınız kızartmalar, özellikle fast food dükkânlarında yediğiniz o berbat patates kızartması, pastane ve fırınlarda eski usul margarinler ile üretilen pastalar, çörekler, börekler, çocuklarınızın çok sık tükettiği unlu yağlı atıştırmalıklar, özellikle de cipslerin trans yağ kaynadığını unutmayın.
Ürün etiketlerini okuyun ve kendinize imkân ölçüsünde “trans yağı minimumda tutulmuş” bir beslenme rejimi oluşturun. Trans yağlar damar sertliğini hızlandırdıkları ve kansere davetiye çıkardıkları için “kötü yağ” olarak kabul ediliyor. Bedeninize daha az trans yağ girmesini istiyorsanız yediğiniz her şeyin içinde ne var araştırın, varsa gıda içeriğini (etiket) inceleyin.

Yazarın Tüm Yazıları