Gülben Ergen'in sağlık notları

Gülben Ergen tam bir iyi hayat ustası. Akıllı bir beden ve ruh ilişkisi mimarı. Beslenmesi, aktivitesi oldukça akılcı. Pilates ve yoga seçimleri ise yıldızını yükseltiyor. Uyku ve stres konusundaysa birazcık daha çalışması lazım.

Haberin Devamı

GÜLBEN ERGEN İYİ HAYATIN ŞİFRELERİNİ ÇOKTAN ÇÖZMÜŞ

Gülben Ergen tam bir iyi hayat ustası. Akıllı bir beden ve ruh ilişkisi mimarı. Beslenmesi, aktivitesi oldukça akılcı. Pilates ve yoga seçimleri ise yıldızını yükseltiyor. Uyku ve stres konusundaysa birazcık daha çalışması lazım.

Hayat bizim ondan yaptığımız bir şeydir. Eski bir Tibet atasözü bu. Benim rehber cümlelerimden biridir. Hayatımızın “şimdi ve yarın” nasıl olacağını, bundan sonrasının nasıl gelişeceğini tabiî ki sadece biz belirleyemeyiz. Bizim dışımızda da olan biten şeyler, olağanüstü belirleyiciler var. 
Her şeyden önce “kader”e yürekten inanıyoruz ve o noktada tam ve sarsılmaz bir teslimiyet içindeyiz. 
Ne var ki, yukarıdaki cümleyi bize ulaştıran Tibetli rahibin söylediğine de kulak vermemiz şart: Hayatımızı önemli bir ölçüde biz, bizim tercihlerimiz belirliyor. 
Zaten “doğru tercihlerde bulunmak” ve “doğru şeyler seçmek”, sonra da bu seçimleri bir “hayat tarzı” haline getirmek değil midir iyi hayatın değişmez anahtarı... 
Düşlediğimiz hayatı yaşamak istiyorsak eğer, ilk önce seçimlerimize dikkat etmek zorundayız. Tabiî ki o seçimler yalnızca ne yediğimiz, içtiğimiz, ne ölçüde hareketli olduğumuz, nasıl uyuduğumuz ve stres yoğunluğumuzla ilişkili de değil. “Hayat” sadece “bedensel/fiziksel bir iyilik” haliyle arzulanan keyfi asla vermez, veremez. İşin bir de “duygusal” yani “ruhsal yanı” var ki o kısmı çok daha mühimdir.

Haberin Devamı

GÜLBEN ERGEN’İN SAĞLIK NOTLARI

*Beslenme notu: 8
*Aktivite notu: 9
*Uyku notu: 8
*Stres yönetimi notu: 7

Not ortalaması: 8

Mükemmel bir “rol model!”

Gülben Hanım “hayatını iyi yapılandırmayı” becerebilenlerden biri. Onu önemli bir sanatçı olarak yıllardır beğeniyle izlerim. Özellikle son 10 yılda yaşadığı değişimleriyse gıpta ve takdirle takip ederim. 
Bedensel ve ruhsal alanda yaptığı iyileştirmeler, güzellemeler, farklılık ve farkındalıkları onu bugünkü “mükemmel”e ve dinginliğe taşıdı diye düşünürüm hep. 
Her şeyden önce iyi hayatın sadece “kişisel iyileşme” ile başarılamayacağının farkında olması çok önemli. Yaşadığı toplumla, toplumun sorunlarıyla da ilgilenmesi bilhassa kadınlar ve çocuklara olan ilgisi (Hatta tutkusu) örnek alınabilecek özellikleri. 
Geliştirdiği, ürettiği sosyal projeler ise sadece Gülben Ergen’e değil, onu rol model alan çoğu kadına da iyi geliyor bana göre.

Haberin Devamı

Genetik mirası kötü

Peki, eksiği yok mu? Muhakkak ki var. Var ama onun neticeyi etkileyecek ciddi hatalar yaptığını söylemek zor. 
Genetik mirası ise pek sağlam değil. Sanırım bunun o da farkında ki yaşamını oldukça ölçülü süreçler üzerine kurgulamış. 
Beslenmesi iyi. Hamur işi ve tatlılara biraz düşkün olması, hızlı yemesi, sık diyet yapması ve atıştırma yoğunluğunu hafiften abartmış olması beslenme notunu sadece iki puan eksiltti.

Gülben Ergenin sağlık notları


Meyve olarak ananas iyi bir seçim. Nedenini bu sayfada bulacaksınız. Geleneksel beslenmeye düşkünlüğü de ayrı bir hoşluk. Zeytinyağlı ayşekadın fasulye bizim mutfağın sağlık kraliçelerinden biri. Kısır da öyle, Anadolu’nun en yaygın atıştırmalıklardan biri. Güney (Akdeniz) mutfağında sulusu da yapılıyor ve “Batırık” adı veriliyor. 
Anamur, Ermenek, Antalya, Mersin, Hatay ve çevresinde oldukça yaygın tüketilen bir atıştırmalık batırık. Kısır sadece içindeki ana malzeme bulguru nedeniyle değil, yoğun sebze içeriğiyle de mükemmel bir atıştırmalık seçenek. 
Köfteye gelince... Sanırım Türk mutfağı kadar farklı köfte çeşidine sahip başka bir mutfak yok. Neredeyse her kasabamızın, hatta her beldemizin kendi adıyla tanınan bir köftesi var. Hepsi de oldukça lezzetli. Peki, köftelerin en sağlıklısı hangisi? Yağda kızartılanlar değil öncelikle! Kızartma işlemi köftenin lezzetini artırıyor ama ette oluşabilen kanserojen kimyasallar nedeniyle sağlığımızı da tehdit edebiliyor. 
Kömürde ızgara yapılan köfteleri de –çok lezzetli olmalarına rağmen- tavsiye etmem. 
Bunlarda da etin ateş ve yüksek ısıyla teması sonucu kanserojen kimyasallar oluşabiliyor. Türk mutfağının en sağlıklı köfteleri suda haşlanarak yapılanlar. 
Örnek mi? Analıkızlı köfte. Örnek mi? Haşlayarak yapılan içli köfte. Örnekleri daha da çoğaltmak mümkün.

Haberin Devamı

Ananas, ayşekadın fasulye ve köfte
Sağlık durumunuz nasıl? sorusuna yanıtım tereddütsüz “çok iyi” olur. Kendimi formda ve iyi hissediyorum. Gücüm, kuvvetim, enerjim, hevesim, kısacası sağlığa ilişkin her şeyim iyi. Geçmiş sağlık hikâyemde de ciddi bir problemim yok. 
Zaman zaman geçici yorgunluklar yaşadığımı düşünsem de bunların yoğun çalışma temposu, çoluk çocuk telaşı, günlük hayatın hızlı akışından kaynaklandığını düşünüyorum. Şikâyetçi olabileceğim tek şey uykularım! 
Genetik mirasıma gelince: Sanırım işte burada biraz “arıza” var! Ailemde kanser, kalp hastası olanlar oldu. Genelde çoğunun kolesterolü de yüksek. Şeker hastalığına yakalananlar var. Biraz da bu nedenle yaşam tarzı seçimlerinde çok dikkatliyim. 
Sigara, alkol kullanmam. Kiloma dikkat ederim. Beslenmeme özel bir ilgi gösteririm. Bütün bunlara rağmen bazı takıntılarım da yok değil. Mesela hamur işlerini, tatlıları çok seviyor, bu tür atıştırmalıklardan uzak kalma konusunda zorlanıyorum. Akşam atıştırmaları da başka bir yanlışım. Ne yapayım, seviyorum! 
Gün içinde de sık atıştırırım. Öğünlerimi ise olabildiğince düzenli yerim. Biraz hızlı yediğimi düşünüyorum. Çok sık diyet yaptığımı söyleyebilirim. Ananas en sevdiğim meyvedir. Sebze seçimlerimde ise birinciliği tereddütsüz “ayşekadın fasulye”ye veririm. Kısır en keyifli atıştırmam, en sevdiğim lezzetlerden biri. Et tutkunu değilim ama köfteye bayılırım. 
Dolayısıyla en sevdiğim yiyeceklerin ilk üçünde köfte, taze fasulye ve ananas hep vardır. Uzak durduğum yiyeceklerin başındaysa peynir var. Nedense sevmiyorum peyniri. Et, balık, tavuk ayrımı yapmam. Çeşitlendirerek üçünü de yemeye çalışırım. Meyveleri ayarında tutarak, düzenli yiyorum. Sebzelerin her türlüsüne ve salatalara bayılırım. Sofralarımda ekmek, pilav, patates, makarna olmaz. 
Yürümekten beni kimse vazgeçiremez. Açık havada yürümek beni yormaz, tersine dinlendirir. 
İki güzel alışkanlığım daha var: Düzenli pilates yapıyorum ve yoga tutkunuyum. Stres durumuma gelince, işte orada biraz arıza var. Sanırım becerikli bir stres yöneticisi olamadım. 
Gerilim tipi baş ağrılarım, stresle ilgili başka sorunlarım olabiliyor. Ayrıca stresli dönemlerde fazla gıda tüketme eğilimine de giriyorum. Çok şükür kilo problemim yok. Alışkanlıklarıma gelince... Sadece pazar sabahları bir bardak çay içerim, hepsi o kadar. Tuzu iyice azalttım, sadece kaya tuzu kullanıyorum zaten. Turşuya zaafım var, turşunun her türlüsüne bayılıyorum. Şekeri hiç kullanmam, bol bol meyve yiyorum. Hatta bu nedenle de bedenime biraz fazla fruktoz soktuğumu düşünüyor, üzülüyorum.

Haberin Devamı

Destek seçimleri hatalı

Gülben Hanım herhangi bir sağlık sorunu olmadığı için reçeteli bir ilaç kullanmıyor. Bu çok iyi bir haber. Destek olarak magnezyum hapı, papaya özü ve bedenindeki ağır metalleri uzaklaştırmak için bir detoks hapı kullanıyor. İsterseniz tersten başlayalım: Vücudumuzda ağır metallerin birikmesi önemli bir sağlık tehdidi. Cıva, kurşun, kadmiyum gibi metaller sağlığımızda kansere kadar gidebilen tehditler oluşturabiliyorlar. 
Bu nedenle de yiyip içtiklerimizin ağır metal içerip içermedikleri konusunda uyanık olmamız lazım. Suların bazılarından arsenik kazanabiliriz, aman dikkat edin. 
Deniz ürünlerinden, özellikle midyeler ve kirli denizlerin yaşlı-iri balıklarından ise kurşun, kadmiyum, cıva bedenimize girebilir. Uyanık olun! Bunun için de maksimum dikkati göstermeniz gerekiyor. 
Bütün bunlar doğru ama ağızdan yutulan haplarla bu gibi ağır metalleri temizleme işi bilimsel bir bilgiye dayanmıyor. 15-20 yıl kadar önce Amerika’da yaygın olarak uygulanan –benim ilk kitabım Yaşasın Hayat’ta uzun uzun anlattığım- Chelation yapıcı detoks serumu ve haplarının ciddi faydalarının olmadığı anlaşıldı. 
Gülben Hanım’ın da bu haplardan bir fayda göreceğini zannetmiyorum. Bana göre hemen bırakmalı. 
Papaya desteğine gelince... Bağışıklığı güçlendirmek ve içindeki enzimlerle sindirimi kolaylaştırmak için papaya desteğinden faydalananlar var. Bu amaçla üretilmiş çok sayıda ürünü eczanelerde ve vitamin satıcılarında bulabilirsiniz. 
Ben papaya özlerinin de işe yaradığı kanaatinde değilim. İşe yaradıklarını gösteren herhangi bir veri de yok zaten elimizde. Bunu da bırakmalı bence. 
Magnezyum desteği ise Gülben Hanım’ın yaptığı tek akılcı besin desteği seçimi. 
Magnezyumun pek çok marifeti var: Yorgunluğu azaltıyor, ruhsal gevşemeye, uykuya geçmeye yardımcı oluyor, stresi, gerginliği hafifletiyor. 
Daha da önemlisi kas kramplarını önlemede neredeyse birebir etkili oluyor. Yoğun çalışma temposu, uykuya geçme güçlüğü, stres fazlalığı gibi durumları dikkate alındığında Gülben Hanım’ın magnezyumdan vazgeçmemesinde fayda var. 
Prensip olarak günlük 200-300 mg’lık dozlarla yetinmesini öneririm. Sürekli değil, arada kullanmasını tavsiye ederim. Magnezyumun “sitrat” tuzunu tercih etse daha iyi sonuç olur.

Haberin Devamı

Gülben Ergenin sağlık notları

SAĞLIK ZAPTİYESİ
Buzdolabı sınıfı geçti!
Gülben Ergen’in oldukça “light” bir buzdolabı var. En üstte zeytinyağlılar ve sebzeler, hemen yanında da meyveler, badem sütü ve turşular! 
Zeytinyağlılar sebze ve meyve seçimleri için “alkış!” diyorum. Turşu kavanozları notu biraz daha yükseltiyor. Biliyorsunuz, turşunun her türlüsü son yılların yükselen yıldızı. 
Prebiyotik güçleriyle bağırsaklardaki sağlık dostu probiyotik bakterileri besleyen olağanüstü gıdaların başında turşular, özellikle de lahana turşusu geliyor. 
Lahananın aynı zamanda güçlü bir kansersavar ve kemik dostu olduğunu hatırlayalım. Alt katlardaki sebzeler, hele hele havuç ve kırmızıbiberler de tam not alıyor. O bölüm tıka basa C vitamini, betakaroten, lütein ve zeoksantin dolu. 
Alttaki limon yığınağı da C vitamini deposunu daha bir güçlendiriyor. 
Peki, eksiği ya da yanlışı yok mu bu buzdolabının? Var! 
Yoğurt yok mesela, yoğurt olmadan olmaz. 
Kapak önündeki kavanozların içinde ne olduğunu çözemedim, daha doğrusu net olarak göremedim. 
Reçelse olmaz, balsa da dikkatli tüketilmeli. 
Su stoku için de Gülben Ergen’i alkışlıyoruz. Maşallah, çok sıkı bir salça stokuna da sahip. Bunların bir kısmı domates, bir kısmı da biber salçası olmalı. 
Görüntülerine bakılırsa hepsi de muhtemelen ev yapımı. Harika! 
Gelelim orta katın neredeyse yarısını işgal eden badem sütü konusuna... 
İşte burada durum biraz karışık. Ben ne yağlı tohumlardan ne de soyadan elde edilen sütün geleneksel süt ve süt ürünlerinin yerini tutacağına inanmıyorum. 
Ayrıca yetişkinlerin çok özel durumlar dışında süt içmeleri gerektiği kanaatinde değilim. 
Süt büyüme ve gelişme çağında çocukların mutlaka ihtiyaç duydukları bir besin ama yetişkinlerin süt değil, süt ürünü yoğurt, peynir, özellikle de yoğurt tüketmelerini tavsiye ediyorum. 
Benim fikrim bu yönde. Bana göre soya fasulyesinin sütü değil suyu olur. Bademin, fındığın da sütü değil suyu çıkarılabilir.

Neden ananas? 
Günlük C vitamini ihtiyacımızın neredeyse yüzde 80’ini 100 gram ananas ile karşılayabiliriz. 
En iyi antioksidanlardan biri olan C vitamini deposu ananas ayrıca flavonoidler ve polifenoller açısından da zengindir. 
Tüm bu antioksidanlar, serbest radikallerle mücadele ederek bağışıklığı destekler, astım krizlerinin şiddetini azaltır, bazı tümör tiplerinde büyüme hızını yavaşlatır, damar sertliğinden ve eklem romatizmasından ve osteoartritten korur.
Uzmanlar ananasın bu özelliği sayesinde yaşlılıkta en sık görme kaybı nedeni olan sarı nokta hastalığı riskini de azalttığını bildiriyorlar. 
Ananasın içerdiği bromelain adlı madde bir sistein-proteaz bileşenidir ve proteinlerin sindiriminde rol alır. Amilaz ve lipaz ile birlikte sindirimi kolaylaştırır.

Neden 
kaya tuzu?
İçinde sadece sodyum değil, 80’den fazla doğal element bulunduğu için kaya/deniz tuzu! İçinde kimyasal katkılar bulunmadığı için kaya/deniz tuzu! Rafinasyon işlemlerinden geçirilmediği, doğal yapısı bozulmadığı için kaya/deniz tuzu! Daha ucuz olduğu için kaya/deniz tuzu! Sağlığa olumsuz etkileri rafine tuzlardan daha az olduğu için kaya/deniz tuzu. 
Kısacası rafine tuz değil, kaya tuzu/ deniz tuzu!

Yazarın Tüm Yazıları