Bu golleri YEMEYİN!

Bir birdenbire gelişen ‘akut’ hastalıklar vardır, bir de zaman içinde palazlanan ‘kronik’ rahatsızlıklar. Hangi gruptan olursa olsun, çoğu, hatalarımızın ‘sonuçları’dır. Peki ne yapalım da bu belalardan uzak duralım? Buyurun...

Haberin Devamı


Hastalıkları basitçe iki gruba ayırabiliriz: Birdenbire, beklenmedik şekilde ortaya çıkıp hızla ilerleyen “akut” hastalıklar ve uzunca bir zaman dilimi içinde yavaş yavaş gelişen “kronik” sağlık sorunları!

İnsan bedeni bazen “saman çöpü” gibidir, beklenmedik bir anda “çıt” diye kırılıverir. Akut hastalıklarda boğazınıza yerleşen bir mikrop sabah uyandığınızda sizi ateşler içinde titretip bitkin, halsiz ve yorgun düşürebilir. Hatta daha hızlı bir gelişimle enfeksiyonun akciğerlere atlaması ile (zatürree) birkaç gün içinde hayatınızı bile kaybedebilirsiniz.

 

BİLDİK VE BASİT ‘ÇARELER’

 

Kronik hastalıklarda durum farklıdır. Sağlıklı halden hastalığa giden yolculuk birdenbire, ansızın, beklenmedik ve kendiliğinden gelişmez. Yolculuğun önemli bir kısmında bizim hatalarımızın, yanlışlarımızın da payı vardır. Oysa bu hastalıkların çoğu durdurulabilir, önlenebilir şeyler, doksan dakikalık hayat maçının daha ilk yarısında bile lüzumsuz yere yenen gollerdir.

 

Haberin Devamı

Peki ne yapmalıyız? Bu son dakika gollerini erken yaşlarda yememek –hatta kalemizde hiç gol görmemek- için nasıl bir yol izlemeliyiz?

 

Yapacaklarımız aslında bildik ve basit şeylerdir: Yanlışlardan (uykusuzluk, aktivitesizlik, kötü beslenme, stres, fazla kilolar, sigara, alkol…) uzak duracak, hayat tarzı hatalarımızdan vazgeçip sağlığımızı dikkatle izleyeceğiz. Bu arada da tedbiri elden bırakmayacağız.

 

Detayları merak ediyorsanız buyurun…

 

GOL 1: HİPERİNSÜLİNEMİDEN ŞEKER HASTALIĞINA…

 

Kırklı-ellili yaşlarda başlayan şeker hastalığına “orta ileri yaş diyabeti/tip 2 diyabet hastalığı” diyoruz. Hastalık son derece tehlikeli. Körlükten böbrek yetmezliğine, kalp durmasından felce sayısız problemin de başlıca nedeni. Yetişkin tipi şeker hastalığına (Tip2 diyabet) giden yolculuk ise uzun mu uzun. Bazen 10-15 yıl sürebiliyor. Emin olun ki akıllı dikkatli, bilinçli birinin şeker hastası olmak için çok ciddi hatalar, uzun süreli boş vermeler, akıl almaz vurdumduymazlıklar yapması lazım.

 

Haberin Devamı

ÖNCE ‘BEL’ GENİŞLER

 

Süreç önce bel çevresinin genişlemesi, göbeğin büyümesi, tatlı krizleri, uyku halleri, açlık nöbetleri, hipoglisemi halleri ile kendini belli eden “insülin fazlalığı/hiperinsülinemi” işaretleri ile başlıyor.

 

Bu dönemde fark edilip de gerekli önlemler alınmazsa (şeker, un/nişasta kesilmez, aktivite arttırılıp fazla kilolar verilmez yani insülin fazlalığı iyi yönetilmezse), birkaç yıl sonra “insülin direnci” devreye giriyor.

 

NE YİYORSANIZ, YARISI

 

Eğer bu devrede başlayan “uyuklamalar, ağız kurumaları, halsizlikler, yorgunluklar” ve göbek büyümeleri, bel kalınlaşmaları gibi sorunları ısrarla görmezden gelir, her tatlıyı, böreği ekmeği silip süpürmeye devam ederseniz çok değil en geç 5-10 yıl içinde dört dörtlük bir “şeker hastası” haline geliyorsunuz. Oysa bu yolculuk, her aşamasında geri dönüşümlü bir süreç. Her aşamasında durdurulup normale döndürülebilen bir problem. Yapacaklarınızsa son derece basit, özeti sadece şu iki cümlede saklı: Yiyip içtiklerinizi yarıya indirin. Yaptıklarınızı/aktivitenizi iki katına çıkarın. Daha iyi sonuçlar için tabiî ki başka detaylar da var, onları da doktorunuzla konuşun.

 

Haberin Devamı

GOL 2 : SİGARADAN DAMAR HASTALIĞINA…

 

Yaşlılık yolculuğuna çıkanların en az yarıdan fazlası kalp ve/veya beyin damar hastalıkları sonucu hayata veda eder. Oysa bu yolculukta da “beyazdan siyaha geçiş”, yani “gri alan süreci” oldukça uzundur.

 

AKILLI OLUN, YETER

 

Süreci etkileyen yanlışların tamamına yakını burada da değiştirilmesi/vazgeçilmesi mümkün ve yönetilebilir şeylerdir. Sigara damarları tıkar ama bırakmanız mümkündür. Kan yağları dengesizliği (hipertrigliseridemi/hiperkolesterolemi) damarları hızla yaşlandırır, plaklar ve pıhtılarla tıkar ama onların da düşünülüp dengelenmesi ve tedavisi kolaydır.

 

Tansiyon yüksekliği ciddi bir damar düşmanı olsa da düşürmek kadar kolay bir sağlık sorunu yok gibidir. Kan şekeri yüksekliği pek çok mekanizmayla kalp ve beyin damarlarının en önemli zarar verenlerindendir ama ne var ki onu da normale çevirmek son derece kolay ve basittir. Kilo fazlalığı, uyku sorunu, stres problemi, depresyon vb diğer kalp risklerinin de neredeyse tamamı ya kontrol altına alınabilen ya da tamamen ortadan kaldırılabilen risk faktörleridir. Peki, bütün bunlar bu kadar kolaysa akıllı biri istisnalar dışında neden ve nasıl kalp krizi geçirir? İşte bu sorunun yanıtını anlamak mümkün değildir!

 

Haberin Devamı

GOL 3: BASİT BİR POLİPTEN KANSERE…

 

Kalınbağırsak kanserlerinin (kolon kanseri) çok büyük bir kısmının nedeni bağırsağın içine doğru büyüyen ve tıp terminolojisinde “polip” adı verilen et beni benzeri oluşumlardır.

 

 

 

Bunların kanser öncüsü oluşumlar oldukları biliniyor. Kansere dönüşmeleri ise ortalama 5 ila 7 yıllık bir süreyi alıyor. Hazırlığı ve uygulaması neredeyse sadece üç-dört saati alan kolonoskopi incelemeleri ile bu poliplerin hemen tamamı erken dönemde yakalanabilmekte, daha da mükemmeli kolonoskopi işlemi esnasında koparılıp yok edilmektedir.

 

 

 

ACISIZ, SIZISIZ ÇÖZÜM VAR

 

 

 

Kısacası “kolonoskopik polipektomi” denilen bu yöntem ileride oluşabilecek bir kolon kanserine daha yolun başında “dur” demektedir. Peki, uygulaması bu kadar kolay, acısı sızısı bu kadar az, sonuçları bu kadar mükemmel bir yöntem varken sizce kolon kanserine yakalanmanın bir anlamı olabilir mi? Bu basit, etkili ve ekonomik tarama ve tedavi yöntemi ihmal edilebilir mi? Ben geliyorum diye bağıra bağıra gelen bir gol boş yere yenilebilir mi? Yanıtı size bırakıyorum.

 

 

 

Haberin Devamı

GOL 4: BEL KALINLIĞINDAN HİPERTANSİYONA…

 

 

Bİrkaç istisna dışında hipertansiyon yolculuğu da öyle zannedildiği gibi 3-5 günlük bir yolculuk değil.

 

 

 

“Ben ille de hipertansiyonlu biri olacağım” diyen birinin çok ciddi çabalar göstermesi, aynı hataları tekrarlayıp durması, yani tansiyonunu yükseltip “hipertansiyonlu” unvanını alma konusunda çok ama çok kararlı biri olması lazımdır. Hipertansiyonluların büyük bir kısmında esas neden hastalıklar ya da genetik faktörler değil, hayat tarzı yanlışlarıdır.

 

 

 

YANITI BİLEN, SÖYLESİN

 

 

 

Bazen fazla kilolardır. Bazen hareketsizliktir. Bazen fazla tuz tüketimidir. Bazen strestir, uykusuzluktur, gerginlik ve depresyondur. Bazen de insülin direnci gibi başka bir “yan sağlık sorunu”dur.

 

 

 

Oysa fazla kilolar verilebilir. Tuz tüketimi azaltılabilir. Uyku ve stres bozukluğu iyileştirilebilir. Depresyon sorunu tedavi edilebilir. İnsülin direnci kırılabilir.

 

 

 

Peki, sizce neden hipertansiyon en hızlı büyüyen sağlık sorunlarından biridir? Neden bazıları hipertansiyona bağlı felçler, kalp krizleri, geçirmekte, göz kanamaları, böbrek yetmezlikleri ile mücadele etmektedir? Ve bunu niçin ısrarla yapma eğilimindedir?

 


Bu soruların cevabını ben bulamıyorum. Siz bulabiliyorsanız eğer beni de aydınlatınız lütfen!

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları