9 soru 9 yanıt

Yeni yıla yeni bilgilerle girelim... Bugün size çalışma arkadaşım Dr. Evren Altınel’in, son zamanlarda kliniğimizde sık duyduğumuz bazı sorulara hazırladığı yanıtları aktarıyoruz.

Haberin Devamı

1- YAĞ YAKMAK İÇİN 20 DAKİKADAN FAZLA HAREKET ŞART MI?
Önemli olan yaptığınız hareketin hızı, yoğunluğu, sizin bedensel özellikleriniz ve ne kadar sık antrenman yaptığınızdır. Her hareket yağ yakmaya katkıda bulunur. 20 dakika yağ yakmak için yeterlidir. Sık sık aktivite yapmayanlarda hızı ve yoğunluğu düşük hareket de yağ yakar, ama düzenli spor yapanlar kadar değil.

2- KAHVE SICAK BASMALARINI TETİKLER Mİ?

Uzmanlar yalnız kahvenin değil, sigaranın ve alkolün de sıcak basmalarının şiddetini ve sıklığını artırdığını öne sürüyor. Yakın tarihli bir araştırmanın sonuçlarına göre günde 2 fincandan fazla kahve ve 10 taneden fazla sigara hem sıcak basmalarını hem de gece terlemelerini sıklaştırıyor. Üstelik menopozun gelişini de hızlandırıyor.

3- PROBİYOTİKLER KABIZLIĞI ÇÖZER Mİ?
Kabızlık ilaçlarının kullanımı tartışma konusu olmayı sürdürüyor. Laksatifleri kullananların bir bölümü gittikçe azalan etkisi, diğerleri de karın ağrısı, kramp ve ani tuvalet isteği nedeniyle konfor bozması yüzünden memnun değiller. Peki, probiyotikler kabızlığa karşı işe yarar mı? Yoğurt, kefir ve diğer kültür besinlerinde bulunan bu yararlı bakteriler uzun süren sindirim sıkıntılarını iyileştirmede oldukça yeteneklidir.
Araştırmacılar probiyotiklerin “bağısaktan geçiş zamanını” yavaşlattığını, haftalık bağırsak hareketlerinin sayısını arttırdığını ve dışkının yumuşamasına yardımcı olduğunu bildiriyorlar. Bifidobacterium lactis içeren probiyotiklerin en etkili kabızlık desteği olduğunu söylüyorlar. Probiyotiklerin herhangi bir yan etkisinin olmadığı bilinmekle birlikte doktorunuzdan kullanacağınız süre ve miktar konusunda bilgi almalısınız.

4- BİBER GÖRMEYİ GÜÇLENDİRİR Mİ?
Kırmızısı, sarısı ve yeşili ile biber, her mevsim sofralarımızın önemli besinlerinden biri olmayı sürdürüyor. İçerdiği fenol bileşenleri, karotenoidler ve A, B2, B3, B5, B9, C, K vitaminleri biberi adeta bir “destek şampiyonu” yapıyor.
A vitamininden çok zengin olan biber kemiklerin gelişmesi, diş sağlığı ve cildin enfeksiyonlardan korunması açısından önemli bir destektir. A vitamininin görmeyi, bilhassa gece görmeyi güçlendirdiğini de listeye eklemek gerekir.
Özellikle buharda pişmiş ya da hafif haşlanmış biberin A vitamini açısından çok zengin olduğunu anımsatalım. Düşük kalori getirisi, lif içeriği, lezzeti ile bolca biber tüketmenizi öneriyoruz.
5- B 12 VİTAMİNİ DEPRESYONA İYİ GELİR Mİ?
Başta B12 olmak üzere tüm B grubu vitaminler, beyin fonksiyonlarının ve mizacın düzenlenmesinde rol oynayan “nörotransmitter” denilen kimyasal maddelerin üretimine katkıda bulunur. B12 eksikliğinin birinci nedeni yetersiz ve dengesiz beslenmedir. Bu durum depresyonun en önemli belirtilerinden biri olduğu için B12 eksikliğinin depresyonun nedeni mi yoksa sonucu mu olduğu tartışma konusudur.
Depresif kişiler yiyeceklerle ve içerikleriyle ilgilenmediklerinden, niteliksiz gıdalara kolayca yönelebildiklerinden, vitamin, mineral ve benzeri değerli besin öğelerinden yoksun kalabilirler. Bir klinik çalışmada, 3800 denek incelenmiş, B12 eksikliği depresif olanlarda (özellikle de yaşlı kişilerde), olmayanlardan daha çok görülmüştür. Sonuçta, yaşlı ve B12 eksikliği olan kişilerin depresyon riskinin çok daha yüksek olduğu belirtilmiştir. Olağan check-up değerlendirmelerinizde B12 düzeylerinize de mutlaka baktırmanızda yarar görüyoruz.
6- ŞİTAKE MANTARI NE İŞE YARAR?
Çin’de 3000 yıldır grip, soğuk algınlığı, kızamık, baş ağrısı, sindirim ve karaciğer hastalıklarının tedavisi için kullanılmaktadır. Dünyada 1960’lı yıllarda ilaç sektörüne girmiştir. Protein içeriği zengin olan Şitake mantarı, selenyum, ergesterol, tiamin, riboflavin, niasin, esansiyel aminoasitler, lif ve nükleik asit türevlerini içerir.
Şitakede izole edilen bir polisakkarit türü olan letinan üzerinde yapılmış araştırmalarda, bağışıklık sistemini destekleyici, antimikrobiyal ve antiviral etkilerine de sahip olduğu görülmüştür. Kanser tedavilerinde ise vücudun kanserli hücrelerle mücadele edebilmesi için üretilen interferonun yapımını çoğaltarak iyileşmeye yardımcı olur. Japonya’daki onkoloji kliniklerinde, bazı kanser türlerinin (mide ve akciğer) tedavisinde ilaç olarak halen kullanılmaktadır.
7- DEMİR DESTEĞİ ŞİŞMANLATIR MI?
Özellikle kadınları ilgilendiren demir eksikliği için destek tedavisi planlandığında kilo alma kaygısı, bu konuda zaten duyarlı olan kadınları çok etkiliyor. Halsizlik, bitkinlik, yorgunluk, hızlı ve düzensiz kalp atımları, nefes darlığı, saçlarda matlaşma, kırılma ve dökülme, tırnaklarda çukurlaşma, soyulma, solgunluk, el ve ayak üşümesi, gıda maddesi olmayan şeyleri yeme (pika) ve hatta depresyon benzeri yakınmalarla eksiklik belirtileri geniş bir yelpazeye yayılır. Bazen de anlamsız tatlı yemeler, önüne geçilemeyen çikolata, gofret krizleri ile kendini gösteren demir eksikliği, kilo artışına neden olur.
Eksikliğin nedeni beslenme ile yeterince demir alamamak olabileceği gibi (vejetaryenlik, hamilelik, yanlış diyetler gibi), depoların tüketildiği kayıplar da (regl düzensizlikleri, sindirim sistemi kanamaları) demir yetmezliği yapabilir. Yetişkin bir erkeğe 8-10 mg demir yeterken kadın için günlük gereksinim 15-20 mg’dır.
Tedavi sırasında kullanılan demir destekleri kilo aldırmaz. Eksik olan demirin yerine konması sonucu yakınmaların düzelmesinden kaynaklanan iyilik hali sayesinde dengeli beslenmeye başlayan kişiler olmaları gereken sağlıklı kiloya iner ve o kiloyu korurlar.
8- BETA BLOKANLAR KİLO ALDIRIR MI?
Beta blokanlar, beta reseptörleri (almaçları) durdurarak böbrek üstü bezinden salgılanan adrenalin hormonunun çalışmasını engeller. Böylece kalp daha yavaş ve düzenli atar, kan damarları gevşer, kan akımı kolaylaşır ve kalp daha az yüklenir. Bu sayede de kan basıncını düşürür.
Beta blokanlar, yüksek kan basıncı ve ritm bozukluğunun yanı sıra kalp yetmezliği, göğüs ağrısı, kalp krizi, glokom (göz tansiyonu), migren, kaygı bozuklukları, hipertiroidizm ve bazı tremor (titreme) durumlarında da kullanılabilir. Yorgunluk, ellerde soğuma, sersemlik, güçsüzlük ve seyrek olarak nefes daralması, uyku bozuklukları, cinsel işlevlerde azalma, kalp atımının yavaşlaması beta blokanların yan etkileri arasında yer alır. Astım hastalarında, atakları tetikleyebileceğinden dolayı kullanılması önerilmez. Trigliserid düzeyinde hafif artış ve HDL (iyi huylu kolesterol) oranında azalma yapabilir. Bu değişikliklerin hepsi geçicidir.
Beta blokanların kilo yaptığı iddiası kanıtlanamamıştır. Uzun süreli kullanımlarında kilo alan olgulara rastlanmıştır. Kan basıncını düşürmek için önce idrar söktürücüler kullanılıp sonra beta blokanlara geçildiğinde birkaç kilo artış olduğu görülmüş, bu durumun vücutta su tutulmasına bağlı olduğu öne sürülmüştür. Eğer beta blokan kullanmaya başladıktan sonra, 1–2 kilodan fazla kilo artışı (özellikle de 24–48 saat içerisinde) yaşamaktaysanız mutlaka doktorunuzla iletişime geçmenizi öneriyoruz.
9- BESLENMENİN PARKİNSON’A KATKISI VAR MI?
Bir grup araştırmacı, 20 yıl boyunca tam 130 bin kişiyi izlemişler ve beslenmesinde flavonoidlerden zengin gıdalara çok yer veren erkeklerin Parkinson’a yakalanma riskinin yüzde 40 oranında azaldığını saptamışlar. İlginç olanı kadınlarda bu koruyucu etkinin gözlenmemiş olmasıdır. Ancak, özellikle antosiyan adlı flavonoidden zengin olan dut, yaban mersini, ahududu, kiraz ve siyah üzümü çok tüketen kadınlarda da Parkinson riskinin yüzde 24 oranında azaldığını fark etmişler. Flavonoid yoğunluğu fazla olan kırmızı şarabı da beyni ve sinir dokuları koruyanlar listesinde üst sıraya yerleştirmişler. Belki bu haberi okuyan beylerin çay, elma, portakal, fasulye, patlıcan ve böğürtlen gibi zaten sağlığa katkıları nedeniyle sık sık önerdiğimiz besinleri tercihleri artar.

Yazarın Tüm Yazıları