‘Yapan nasıl yapıyor’ diye diye

Bu yazıyı okumaya başlayan ey şehirli insan!

Haberin Devamı

Şehirdeki ilişkileri nasıl buluyorsun? İkili ilişkileri, arkadaşlıkları...
Bize özgü bir tuhaflık, bir boşluk mu var diyorsun?
Tam çözemediğin, bir türlü tanımlayamadığın...
O zaman Rüzgarda Salınan Nilüfer filmini izle.
İlk filmi Çoğunluk çok beğenilen yönetmen Seren Yüce öyle bir film yapmış ki!
Tam da şu anın şehirli kadınını, erkeğini anlatıyor.
Filmde iki evli çift var. Ailecek görüşüyorlar. Ama iki tarafın kadınları daha da çok. Kadınlardan birinin adı Handan. Diğerinin adı Şermin. Handan’ın bir işi yok, çalışmıyor. Zaten Şermin’lere göre onun kocasıyla maddi durumu daha iyi. Ama ölesiye sıkılıyor Handan. Bir şey yapmak istiyor, ama ne? Mesela mekan açmak istiyor, “yapan nasıl yapıyor, ben neden yapmayayım ki?” diyerek...
Ama bir türlü açamıyor. Çünkü gerçekten böyle bir şey mi yapmak istiyor, emin değil. Kafa bulanık.

ÇOK TANIDIK
Derken arkadaşı Şermin’in roman yazmış olmasına özenip kitap yazmak istiyor Handan.
Yine aynı motivasyonla: Yapan nasıl yapıyor diyerek...
Sadece Handan savrulup durmuyor film boyunca. Kocası Korhan da öyle.
Onun da seks savrulmaları var önüne geçemediği.
iPad’iyle fotoğrafını çektiği penisini internetteki sitelere yollamaya kadar varan...
Filmde günlük hayattan tanıdık çok fazla diyalog var.
Hepimizin bildiği, bir türlü derinleşemeyen, o kopuk, tuhaf ve çöp diyaloglar.
Bilirsiniz işte, “Naber, neden görüşemiyoruz”lar ya da o manasız cep telefonu muhabbetleri:
“Ya X markanın modeli daha iyi, bence onu kullanmalısın. Adamlar bir kamera yapmış, Y markadan daha iyi.”
Çocuklarla olan iletişimi de veriyor film.
“Aç mısın, dersine çalıştın mı?”dan öteye gitmeyen ya da “O kadar piyano aldık bari çalış!” diyerek çocuğu sürekli aşağı
çeken ebeveyn-çocuk diyalogları da hayli tanıdık...

BÖYLESİ DAHA DA TOKAT

Rüzgarda Salınan Nilüfer sadece vaziyeti ortaya koyuyor. Bir çözüm önermiyor.
Ya da Michael Haneke gibi bir yola sapıp karakterleri delirtmiyor.
Finale doğru şiddetli bir coşma yaşanmıyor.
Böyle gelmiş böyle gider diyor film.
Kimse kimseyi tam olarak anlamadan, kimse kendini tam olarak keşfetmeden, gerçekte kim olduğunu asla bilmeden. Belki böylesi daha da tokat:
Ot gibisiniz diyor film! Böyle de ayrılıp gideceksiniz bu dünyadan...

 

Ulaşmak zor

Haberin Devamı

Tabii ki bu filme ulaşmak zor. Öyle her yerde, her salonda filan yok.
İstanbul’da sadece iki sinemada buldum ben. Biri Akmerkez Pink’ti. Üstelik sadece iki seansı vardı. Merak edip izlemek isteyenin bir hayli çaba göstermesi gerekiyor.

 

Tıkanma

Haberin Devamı

Filmi izleyince aklıma düştü:
Hiçbirimiz karşımızdakinin gerçekten ne hissettiği ya da ne düşündüğünü duymaya meraklı değiliz.
Bu yüzden muhabbetlerin çoğu “Naber, görüşemiyoruz” çapında kalıp tıkanıyor ya...

 

Nokta atışı

* TELEVİZYON... Bir sabah programında (Jess Molho’nun sunduğu) Kerimcan Durmaz’ın neden kadın çantası taşıdığına takılıp kalınmış, imalar havada uçuşmuş, stüdyodaki karbondioksit oranı artmış.
70’li yıllarda Zeki Müren mini eteğiyle sahneye çıktığında iyi ki bu programlar yoktu.
O zamanlar sadece yazılı basın vardı ve daha saygılı bir dillenmeyle bu durumu eleştirenler.
Ve bakın Zeki Müren nasıl zekice yanıt vermiş o dillenmelere: “Bu hep böyle olmuştur efendim. Görenin, o an orada, o atmosferin içinde bulunanın fikri önemlidir. O beğeniyor mu, tutuyor mu, mesele yok”. Kısacası Kerimcan da kıs kıs gülüşmelere aldırmasın, çantalı/tektaşlı/makyajlı bildiği yolda devam etsin.
* MEKAN... Ortaköy’deki Zuma İstinye Park’a taşınıp yeniden o havalı günlerine döneli çok oldu.
Peki Zuma’nın eski yeri ne olmuştu? Filmin burası kopuktu.
İşte o muamma pazartesi itibariyle aydınlanmış oldu. Zuma’nın eski yerine Capricorn adında bir deniz ürünleri restoranı açıldı. Mekanın Zuma günlerinden yadigar havası/manzarası yerli yerinde. Menüsünde ise midyeler, kalamarlar, ahtapotlar tavan yapmış durumda.
Başlangıçlarda bir ahtapot bazlama var ki (ben adını böyle koydum), lezzeti şairane.
Bakalım Capricorn tutacak mı, İstanbul mekan rotasında kendine yer bulacak mı?

 

Haberin Devamı

Meryem Uzerli cephesinden haber var

Pazartesi günkü Meryem Uzerli analizi üstüne ünlü oyuncuyu temsil eden ajansı beni aradı.
Özetle, “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” dizisinden vazgeçme durumu yokmuş. Halen bekleme aşamasındalarmış. Senaristlerin Meryem için yaratacağı karakteri bekliyorlarmış.
Meryem’in içine o karakter sinerse kesinlikle dizide olacakmış.
Üç bölüm ya da 13 bölüm, o kısmı da hâlâ belli değilmiş.

 

 

Yazarın Tüm Yazıları